Ragıp Duran
TSK, Hande Fırat, siyasi iktidar ve tetikçiler: Hürriyet Sıkıntılı
Hürriyet’in ‘Karargâh Sıkıntılı’ haberi sorunlu. Bir Yakup Cemil zaten hemen kendi cephesinden sert bir tepki gösterdi. Komplo teorisyenleri çeşitli senaryolar üretti. Hürriyet de başka işi gücü yokmuş gibi cevap vermek zorunda. Hürriyet hakikaten gazetecilik yapıyor mu?
Ragıp DURAN
Elimizde, irdelenmesi/tartışılması gereken üç metin var: Hürriyet Ankara temsilcisi Hande Fırat’ın imzasıyla yayınlanan ‘Karargâh Sıkıntılı’ başlıklı haber; iktidarın medyadaki Yakup Cemillerinin bu habere tepkileri ve nihayet Hürriyet gazetesi yönetiminin bu tepkilere verdiği yanıt. Söz konusu üç metni, mevcut siyasi durum yani TSK-AKP ilişkileri ve Hürriyet-AKP ilişkileri bağlamında tahlil etmek mümkün.
Önce Fırat imzalı haber. Bu haberin yazım tarzı, içeriği, birinci sayfadan ‘Karargâh Rahatsız’ başlığı ile verilmesi, sıradan bir gazetecilik/habercilik faaliyetinin ürünü olmadığını gösteriyor. Haberde, yedi konu hakkında, ‘Karargâh’ın kimi yerde ‘askeri kaynakların’ yanıtları yer alıyor. İlginçtir, eleştirilerden nispeten ayrıntılı bir şekilde söz edilmesine rağmen, bu eleştirilerin kim ya da kimler tarafından yapıldığına dair bir bilgi ya da ima bile yok. Böylesine önemli konularda bir açıklamayı ancak Genel Kurmay Başkanının yapabileceğini herhalde herkes bilir, kabul eder. Ne var ki Hulusi Akar, bu kez doğrudan ve açık bir şekilde demeç vermek ya da söyleşi yapmak yerine, ‘Karargâh’ ya da ‘Askeri kaynaklar’ gibi kod isimleri kullanmayı tercih etmiş. Çünkü Türkiye’de siyaset genel olarak doğrudan siyasi, ideolojik, fikri temelde yapılamıyor. Bu aralar da kimse, Genel Kurmay Başkanı dahil, iktidarı rahatsız edecek bir şey söyleyemiyor, söylese bile sorumluluğunu üstlenmek için kendi adıyla söylemiyor. Ya da belki, bu yöntem, TSK’nın bu konularda tam bir birlik ve beraberlik içinde olduğunu göstermek için tercih edilmiş olabilir.
Haberde sadece yedi konu var. Ama kamuoyunun gündeminde, egemen medyaya da yansıdığı üzere eleştiri konusu olan başka meseleler de var. Mesela Akar’ın 15 Temmuz darbe girişimindeki konumu hala net bir şekilde ortaya çıkarıl(a)madı. Mesela, Akar’ın ve Genel Kurmay’ın, Cizre, Şırnak, Nusaybin, Silopi, Gever’de gerçekleştirilmiş olan operasyon adı verilen kıyım ve yıkımlardaki hukuki sorumluluğu gündeme getirilmiyor. Keza, kısaca ‘TSK’nın Suriye’de ne işi ne var?’ cümlesiyle ifade edilen eleştiri de, yedi konunun dışında tutulmuş. Gazeteci iseniz, bu konuları da gündeme getirip muhatabınızdan cevap almak durumunuzdasınız. Gazetecilik, haber kaynağının hazırlayıp size sunduğu metni, haber şekline sokup yayınlamak değildir. Aynı şekilde gazetecilik, sadece bilgi/görüş aldığınız kişinin saptadığı ve istediği konuları kamuoyuna aktarmak değildir. Siz gazeteci olarak bu soruları sormak zorundasınız. Muhatabınız arzu etmez ise yanıtlamayabilir. O zaman da bu durumu okura bildirmekle görevlisiniz.
Konunun önemi itibarıyla, bu haberin yazı işlerinde uzun uzun tartışıldığını, patronun onayının alınarak yayınlandığını kestirmek de güç olmasa gerek. Hürriyet, 1 Kasım seçimlerinden bu yana, iktidar yanlısı editoryal çizgisini derinleştirdi. Belki henüz tam olarak Saray’ın ya da AKP’nin yarı-resmi yayın organı haline gelmedi ama şimdilik gazete sayfalarını magazin haberleriyle doldurarak inkitaları oynuyormuş izlenimi veriyor. Tayin edici konularda ise susmayı tercih ediyor. Yazılı basında belki çok açık seçik bir şekilde belli olmayabilir ama bir haber radyosu düşünün, 21 dakikalık bir haber bülten, sunuyor, 7 dakikası sessizlik!
Hürriyet bu haberin yankı tepki yaratacağını mutlaka biliyordu. Farklı şekillerde algılanacağını da kestirmiştir mutlaka.
Yakup Cemilgillerin salvoları. Adı, Hürriyet’in bordrosunda yer almamasına rağmen, yazılarında ve TV programlarında kendisini Hürriyet’in patronundan da güçlü göstermeye çalışan bir zat var. Yenimahalle nüfusuna kayıtlı olduğu söyleniyor. Nereli olduğu pek mühim değil ama özgüven patlaması yaşayan bir şahsiyet, önüne geleni Hürriyet’ten atabileceğine hatta cezaevine tıkabileceğine inanıyor. Fırat imzalı haber karşısında kızgınlıktan kudurmuş durumda kendisi. Aydın Doğan darbeci, Hürriyet darbe üssü, Fırat’ın haberi suç, ve bu iki kişi tutuklanacak…gibi şeyler yazmış. Benzer birkaç tepki daha okudum Twitter’da ama en güçlüsü yukarıda verdiğim örnek. Şimdi bu yaklaşımın yanı sıra, Türk milletinin en sevdiği spor olan komplo teorileri üretme alanında zengin malzeme var. Efendim, bu haber, Evet’lerin gerilediği bir dönemde, darbe ihtimalini yeniden canlandırmak ve dolayısıyla Evet’i güçlendirmek için yayınlanmış. Kimisi de diyor ki, ‘Aydın Doğan baktı Hayır güç kazanıyor, o zaman TSK vasıtasıyla Saray’a bir taş da ben atayım’. Rivayet muhtelif…
Burada önemli olan bence yine Hürriyet. Çünkü bir gazetenin bağımsız bir yayın politikası yok ise, iktidar odakları tarafından daha kolay bir şekilde manipüle edilebilir. Bir gün Erdoğan bastırır, senin atman gereken manşeti o atar, ertesi gün Akar bastırır o da kendi manşetini senin gazetene çakar. Yakup Cemilgillere fırsat doğar böylece…
Hürriyet kendi habercilikle savunmaya kalkışınca… Bir gün sonra, belli ki Karargâh’tan sonra onlar da rahatsız olmuşlar, Hürriyet, salvolara karşı kendini savunmaya kalkıştı. Haberin kaynağını ‘Genel Kurmay İletişim Dairesi’ diye açıkladı, ki gereksiz. Üstelik senin sorumluluğunu da azaltmıyor. Yetmiyormuş gibi, kendini iktidar yanlısı göstermek amacıyla, eleştirilerin ‘ hükümete muhalif kesimlerden’ geldiğini ilan etti. İyi de kim bu muhalifler? Biraz mağduriyet (İftira, Linç) biraz reklam, biraz propaganda, demokrasi, özgürlük vs’yi de ihmal etmemiş Hürriyet. Geldik şimdi de anahtar cümleye:’Hürriyet bu haberde yalnızca gazetecilik saikleriyle hareket etmiştir’. Ne kadar inandırıcı değil mi? Hürriyet zaten Cizre, Sur yakılıp yıkılırken de gazetecilik saiklerini harekete geçirmişti değil mi? Hürriyet, Kürtler, HDP, Suriye, IŞİD, bombalı saldırılar, akademisyen ihraçları konularında yayınladığı dört dörtlük haberlerde de hep ‘ sadece gazetecilik saikleriyle hareket etti’ değil mi? Yalan söylüyorsunuz, üstelik de beceriksiz bir şekilde söylüyorsunuz. Gazetecilik, bir süredir Hürriyet’in umurunda bile değil. Gazete yönetimi, aklınca, bir yandan iktidara şirin görünmek derdinde, ama bir yandan da yandaş olmamak derdinde. Çok zor hatta imkansız bir seçenek.
Bunca kutuplaşmış bir ülkede, siz hem sözümona orta yolcu bir yayın siyaseti izleyeceksiniz, hem de medya dışındaki şirket ve yatırımlarınızı koruyacaksınız. O da çok zor.