İlker Demir
Türkiye partisi ısrarı bir ıslah mı?
Bombalanan doğa, yıkılan uygarlık, yere düşen canlar barbarlığın eseri!
Emekçi halkların yok birbiriyle husumeti!
Halklar eşitse kardeştir.
Karl Marx, "Başka ulusu ezen bir ulus özgür olamaz." der kitabında.
Der de hemen kestirmeden sözü getirip bire bir monte etmemeli Kürd sorununa!
Çünkü Kürd halkını ezen devlet, sözdeki vurgu, halkın duyarsızlığı, empatisizliği.
Kışkırtmalara bakma, halkların durdukları yer ve o yerin ürettiği kültür itibariyle umut dolu.
Mesela Türkiyelilerin hakim kültürü Müslüman ve Peygamberi, "komşusu açken tok yatan mümin değildir" demişse, beraber yaşadığı bu toprakların kadim halkının kimliği, demokratik hakları teslim edilmeden Müslümanlar rahat edemez.
İnancını siyasallaştırmamış Müslümanlar zaten haklı mücadele içinde.
Kendi kimliğine düşkünlüğüyle övünen bir Türk de bu kimliksizliğe sessiz kalamaz.
Kimliğini, kişiliğini devletleştirmemiş Türk de haklıyı desteklemekte.
Kendi olan hiçbir halk, kişi sessiz kalamaz, kalmamalı.
TC, Türk halkı ve biraz da dünya sessiz kaldığı için değil mi, Kürd halkı doğuştan hakları ve demokratik haklar için sürekli bir mücadele içinde.
Bu mücadelenin bugünkü adı HDP.
HDP'yi doğuran siyasal, sosyal ve kültürel koşullar tarih olarak çok eski, ancak partileşme süreci bakımdan TİP'de, TİP'i kapattıran bahane, yine 60'lı yıllarda kurulan, üye sayısı on binleri bulan DDKO (doğu devrimci kültür ocakları), 80 öncesi Kürd örgütlenmeleri ve sonrası, 90'lı yıllarda başlayan partileşme sürecinin temel nedeni Kürd varlığı.
Bu süreçte sayın Erdal İnönü kontenjanıyla girdikleri SHP'den 1989'da Paris'de Kürd konferansına katıldıkları için atılan Kürd vekilleri, zaten ayrı olan duruşun tekrarı.
Bu esasında yıllardır kabak gibi ortada.
Ancak Kürd solu gerek devletin baskıcı tutumu, gerek Kürdlerin siyasal meşruiyeti yayarak iş yapma ve diğer gerekçelerle "Türk" solu olmadan ortaya çıkmadı veya çıkamadı, içinde Aydın Güven Gürkan, Abdullah Baştürk, Murat Belge, Fehmi Işıklar, Ahmet Türk, Tarık Ziya Ekinci gibi kalbur üstü Türk, Kürd siyasetçilerin olduğu Yeni Oluşum grubu örneği gibi.
Devlet, Kürdlerin devlette olduğu gibi siyasette de Kürd olarak yer almasına, beraber siyaset yapıp haklarına kavuşmak için ikna çabasına izin vermedi.
Sonunda yıllardır solun ve Kürd aydınlarının yapamadığını devlet özne olarak beraberlik yolunu tıkadı, Kürdlere başka çözüm bırakmayarak adeta doğru tutuma yol açtı:
Ne iyi, Kürdler kendi kaderini kendi belirlemek zorunda kaldı.
Hukuksuz kanunların 'aç kapa'larıyla siyaset sahnesine HEP; ÖZDEP; DEP; DEHAP; DTP'ler çıktı.
Devamında Kürdler yine Türkler'siz edemedi, içinde sayıda "Türk" sol örgütlerin ve aydınların olduğu DTK (demokratik toplum kongresi), devamında HDK (halkların demokratik kongresi) ve daha fazla ayrıntı gereksiz, HDK proğramıyla HDP kuruldu.
HDP İçişleri Bakanlığına verilen bir dilekçeyle kuruldu, kanuni ve hukuki tüzüklü bir Türkiye'nin yasal partisi oldu.
Girdiği seçimler, aldığı oy kitlesi, üyeleri ve bileşenleri HDP'yi doğal sol demokrat bir Kürd partisi yaptı.
Kendi kimliği ve kültürüne sahip çıkma ateşi Kürdistan'la birlikte Batı'daki Kürdlerin de yüreğine düşerek oy ve üye oranı bir hayli yükseldi, barajları aştı, etkisi ana muhalif olmaya doğru ulaştı, Türkiye'nin sol demokrat kitlesel Kürd partisi haline geldi.
Kimileri istediği kadar niyetlerini hedefe koysun veya teorik kuruluş ataması yapsın, hayat, mücadele pratiği HDP'yi bir Kürd partisi yaptı, devam ettirdi.
HDP fikir ve kültürel olarak sol ve evrenseli savunması dolayısıyla her canı yanan muhalifin sesi, şemsiyesi, ama hakim karakter Kürd hakları oldu.
Bu doğru, meşru, haklı ve anlaşılır bir zemindir.
Bilindiği gibi Türkiye'de hakim sol dil, Türk devletinin bu zalimliği, şu haksızlığı üzerine kuruludur.
Bu dil eksiklidir.
Zira zalim olan Türklük değil, devletin uygulamalarıdır.
Ezilen halkların çatısı HDP, Türklerin de çatısıdır, olmalıdır.
Türklük devlet için asimilasyona bir adrestir, bir kullanım öğesidir, egemenliği sürdürmeye harçtır.
Ey egemen sol!
HDP kendi akarındadır.
Türkiyelilik, üyelik ve kuruculuk, eşit olmayı gerektirir.
Eşit olmayan şeylerin ortaklığı eşit olmaz.
HDP, Kürdler ve diğer halkların eşit olmadan Türkiyeli olmaları, Türkiye partisi kurabilmeleri mevzu bahis değildir.
Niyet bir yana, artık Kürdlere volontarist 'abi'likle dayatma yapılmasa!
Kürdler kendi kaderlerini tayin etse; kendi partilerini kursa, yönetse.
Kürd partisinde Kürdlerin yürekten istemediği bir başkan HDP'yi nasıl yönetir?
HDP'den Kürdü çıkarsan HDP ne ifade eder?
Selocan'ın başkanlık istemeyişine saygı duyun, lider kültü eskidi, ilkeli, doğrudan demokrasiden, kollektiviteden yana olun, baskısız kendi Kürd başkanlarını seçebilsinler.
Eksik bilgilerle teori kesmeyin, hiçbir aidiyet yaşanmadan evrenselleşmez!
Misaki Millileştirmeye mi uğraşmaktasınız?
Rıza mı alındı, eşitlik yasal teminat altına mı?
Serbest bırakın HDP'yi!