Unutulan çok önemli iki konu

Bu yazıya başlamadan Google’dan iki konuya baktım, son günlerde kimse bu konularda kalem oynatmamış. Başka bir ifade ile de bu iki konunun fikri takibinden vazgeçilmiş.

Bazı konular var ki, bunları anlamak, çözümlemek hiç kolay değil.

Rahmetli Çetin Altan’ın bir ifadesi vardır, her söylediği gibi bu da önemlidir, "Bir yazarı, bir gazeteciyi tanımak için ne yazdığına değil, ne yazmadığına bakmak lazım".

Çetin Altan’ın bu çok önemli sözünü muhtemelen toplumun bütünü için de düşünmek mümkün.

Türkiye’de hangi konuların fikri takibi yapılır, hangilerinin yapılmaz?

Türkiye’de de konuşulmayan, çabuk geçilen, az konuşulan konular ağırlıklı olarak çok konuşulanlardan çok daha önemli olabilirler.

Ben de bu yazımda iki somut örnek üzerinden ülkemiz Türkiye’de hangi konuların fikri takibinin yapılmadığı konusunu tartışmak istiyorum.

Kanımca, algıda seçicilik de olabilir, son günlerin önemli iki konusu şunlar idi:

1-CHP İzmir milletvekili Sayın Mahir Polat’ın bir basın toplantısı ile Gürbulak gümrük kapısında yaşanan bir akçeli meseleyi toplumun gündemine taşıması.

2-Merkez Bankası Guvernörünün yüksek lisans tezinde yaptığı iddia edilen intihal (akademik hırsızlık).

Bu yazıya başlamadan Google’dan iki konuya baktım, son günlerde kimse bu konularda kalem oynatmamış.

Başka bir ifade ile de bu iki konunun fikri takibinden vazgeçilmiş.

Birinci konu, çok kısa bir hatırlatma, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, eski bir AKP milletvekili, Gürbulak gümrük kapısı müdürüne bir not gönderiyor (Cumhurbaşkanlığı antetli kağıtla) ve bir Kuran kursuna yetmiş bin lira göndermesini istiyor (daha önce de iki kez yaklaşık iki yüz bin lira daha istemiş aynı müdürden aynı Kuran kursu için).

Burada mesele Kuran kursuna para isteme meselesi değil, Kızılay da olabilir idi, nasıl oluyor da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı bir gümrük görevlisinde (maaşı yedi bin lira imiş) bu kadar paranın olabileceğini biliyor ya da tahmin ediyor?

Kimse bu soruyu yüksek sesle soramıyor ülkemizde.

Konuyu basın toplantısı ile kamuoyuna duyuran İzmir milletvekili Sayın Mahir Polat bile meselenin bu boyutunu pek öne çıkarmıyor.

Malum ve maalesef, Gürbulak sınır kapısı İran üzerinden gelen uyuşturucunun ülkemize giriş yaptığı noktalardan biri ve bizde nedense uyuşturucu trafiği yeterli ölçüde tartışılamıyor, konuşulamıyor.

İkinci konu da Merkez Bankası yeni Başkanına yönelik ortaya atılan intihal yani yüksek lisans tezinde akademik çalıntının mevcudiyeti iddiası.

Bu iddianın doğru ya da yanlışlığının ortaya çıkarılması bizim işimiz değildir, kanımca YÖK’ün ya da ilgili üniversitenin (Marmara Üniversitesi) işidir, ilgili dalın hocalarından oluşan bir komisyon gerekli incelemeyi yapar ve konu aydınlığa kavuşur.

Merkez Bankası Başkanı olan kişi böyle bir iddianın gölgesinde görevini sürdürmemelidir çünkü Merkez Bankası Başkanı kağıt paraların üzerine imza atmaktadır ve bu kağıt paraların değeri bu imzanın saygınlığı kadardır çünkü kağıt paraların içinde altın ya da gümüş yoktur.

Konu çok önemlidir, Sayın Uysal bu şaibeyi taşımamalı, kendini temize çıkarmalıdır.

Bu konu da bir tür hırsızlık meselesidir ve bizim necip ülkemizde de hırsızlık konuları, özellikle kamusal alanda iseler, uyuşturucu meselesi gibi çok tartışılmamaktadır.

Benim de aklıma en çok takılan konuların başında bu iki konunun, uyuşturucu ve kamusal alanda hırsızlık, bizim ülkemizde neden yeterli ölçüde tartışılmadığıdır.

Bu sorunun cevabı kanımca ülkeyi çok daha iyi anlamak için bir şifre niteliğindedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi