Murat Aksoy
Varlığını değil siyasetini eleştiriyorum
Bu seçim öncesi son yazı.
Elbette bu yazıyı okuyan pek çoğunuz gibi ben de, 25 Haziran sabahında umutlu ve güzel bir Türkiye’ye uyanmak istiyorum.
Seçim öncesi son yazıda, sonda yazacaklarımı en başta yazayım.
25 Haziran sabahı sonuç ne olursa olsun, hangi partiye oy vermiş olursak olalım, 81 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bu topraklarda bir arada yaşamaya devam edeceğiz. Yaratılmak istenen bütün ötekileştirmeye, kutuplaşmaya rağmen bu gerçek değişmeyecek.
FARKLI OLABİLİRİZ AMA EŞİTİZ
Siyasi görüşlerimiz, yaşam tarzımız, kültürel ve etnik kimliklerimiz, Türkiye ve dünya tasavvurlarımız farklı olsa da hepimiz burada olacağız.
Siyasi iktidar, kendisine siyasi rakip olan partileri, onların seçmenlerini ve iktidara eleştirel pozisyonda olanları hain, öteki ilan etse de, herkes gibi benim de en büyük amacım çocuklarımın, çocuklarımızın özgür, demokratik, çoğulcu, adaletli bir Türkiye’de yaşaması.
Bu ülkeyi, bu ülkeyi sevdiklerini söyleyenler kadar seviyorum.
Sadece ben değil, hepimiz bu toprakta farklılıklarımızla, eşit yaşamak istiyoruz.
Çünkü bu ülke, siyasi iktidarın hedeflediği gibi sadece AKP’lilerin ve AKP’lileştirdiklerinin değil, hepimizin.
Siyasi iktidara eleştirel yaklaştığım için ne hainim, ne de öteki. Geçmişte bu iktidarın doğru yaptığını düşündüğüm kimi uygulamalarını desteklemiş biri olarak bu eleştirileri yapıyorum. Hiçbir zaman karşıt olmadım. Daima eleştirel oldum.
Bu benim hem mesleki hem de insani sorumluluğum.
OLAN DEĞİL ÜRETİLEN ÇATIŞMA
Siyasi iktidar kendisinden farklı düşündüğümüz için bizleri hain ilan ederek siyaseten yok sayıyor.
Oysa ben/biz, farklı olanlarla konuşmak, onlarla birlikte ortak geleceğin parçası olmak istiyorum/uz. Çünkü biliyorum/uz ki, farklı olmak, ayrılık nedeni değil sadece bir zenginlik.
Farklı düşünmek, farklı olmak birbirimizi ötekileştirmek için bir neden değil.
Siyasi iktidar bu farklılığı, kendi varlığını tehdit eden bir neden görse de gerçek öyle değil.
O yüzden sandığa gittiğimizde siyasi tercihlerimizi, kendimize yakın bulduğumuz liderin, partinin söylemleri kadar, vicdanımıza göre yapmalıyız.
Bunu yapmalıyız çünkü, siyasi iktidar toplumun doğasında olan farklılıkları, kendi siyasi bekası için bir çatışma unsuruna dönüştürüyor. Kendi siyasi bekası için toplumu kutuplaştırıyor.
BİZ OLMADAN OLMAZ
Şunu unutmayalım ki, Türkiye biz olmadan yani siyasi iktidardan farklı düşünler, iktidarı eleştirenler olmadan güçlü ve büyük Türkiye olmaz.
Türkiye’de iç barış olmadan, toplumsal kucaklaşma olmadan güçlü ve büyük olamaz.
Toplumun yüzde 50’sine yakınının hain, öteki ilan edildiği bir ülke, dış politikada başarılı ve güçlü olamaz.
Türkiye, yüzde 50 ile değil yüzde 100 ile Türkiye’dir.
Biz farklı olanlar, bu ülkede AKP’liden, CHP’lisine, HDP’liden SP’lisine, İyi Parti’liden Vatan Parti’lisine, tüm partilileriyle, partisizleriyle, Türküyle Kürdüyle, Alivisiyle Sünnisiyle, Gayri-Müslümiyle hep bir arada ve hukuk karşısında eşit olmak, eşit yaşamak istiyoruz.
24 Haziran seçimi, hiç birimizin için bir ölüm-kalım seçimi değil.
Ve seçim sonucu ne olursa olsun iktidarı destekleyenler de, iktidardan farklı düşünenler, bu ülkede yaşamaya devam edeceğiz.
VARLIĞINI DEĞİL SİYASETİNİ ELEŞTİRİYORUZ
Ben ve benim gibi düşünenler siyasi iktidarı siyaseten eleştiriyoruz.
Onun siyasi tasarruflarını, siyaset anlayışını, onun liyakate değil nepotizme göre insan seçmesini, onun ülkeyi tek adam rejime götürmesini, onun laiklik ve demokrasiyi ortadan kaldırmasını, onun ülkeyi dinen selefileştirmesini, onun kadınları ikincilleştirmesini, onun özel alanlarımıza müdahale etmesini eleştiriyoruz.
Siyasi iktidar böyle propaganda yapsa da bizler; AKP’ye oy verenlere, AKP’ye oy verenlerin sahip olduğu hak ve özgürlüklerine, AKP’ye oy verenlerin sahip olduğu hukuken güven altına alınmış sosyal statülerine karşı değiliz.
Bizler AKP’lilere karşı değiliz. AKP’nin siyaset yapma anlayış ve zihniyetini eleştiriyoruz.
Biz din ve inanç üzerinden toplumu zihinsel olarak, yaşam tarzı olarak, siyasi kimlik olarak ikiye bölen AKP’nin siyasi anlayışını eleştiriyoruz, varlığını değil.
Ve eleştirmek suç değil, sorumluluktur.