Ragıp Duran
Yeni Beyaz Saray Beştepe Saray’ına ne yapar?
Bu aralar, sadece Ankara değil dünyanın bütün başkentleri ABD’nin seçilmiş yeni Başkanı Joe Biden’ın Ocak ayında Beyaz Saray’a yerleştikten sonra nasıl bir diplomasi izleyeceğini merak ediyor. Amerikan gazeteleri, Trump’ın dostu, sağcı popülist liderlerin daha şimdiden gayrı memnun olduğunu hatta telaşa kapıldıklarını yazdı.
Cuma akşamı Artı TV’deki Artı Gerçek programında, Armağan Kargılı, Trumpperver liderler topluluğunu, çok anlamlı bir ifadeyle ‘’Kaybedenler Klubü’’ olarak niteledi.
Donald Trump’ın dört yıldır uyguladığı sağcı popülist, pejmürde ve kişisel çıkarlar üzerine kurulu dış politikası çöktü. Putin, artık eskisi gibi Beyaz Saray kiracısının açıklarını, zaaflarını kullanarak ABD’ye baskı yapamayacak. Xi Jinping de, karşısında her halükarda daha tutarlı bir Amerikan Başkanı bulacak. Körfez’deki Krallar, Şeyhler, Emirler de artık biraz derlenip toparlanmak zorunda kalacak. Orban, Bolsonaro filan da öksüz yetim kalıyor.
Washington-Ankara ilişkilerinde, Beştepe öyle acaip gelişmeler bekliyor ki, daha şimdiden bir dizi önlem almaya başladı bile. Erdoğan’ın tüm hamlelerini sadece Biden faktörüne bakarak gerçekleştirmediğini biliyoruz. Ama dış ilişkilerde, hem siyasi hem de mali-ekonomik olarak, ABD’nin ağırlığı hatta tayin edici niteliği göz önünde bulundurulursa Beştepe’nin panik yaratmakta pek de haksız olmadığını görebiliriz. Bir yandan COVID felaketi bir yandan çöken ekonomi, üstüne bir de Biden sıkıntısı binince, dudaklarında uçuklar çıkıyor birilerinin.
Biden, Obama döneminde, 8 yıl boyunca Başkan Yardımcılığı yaptığı için mekanın yabancısı değil. Çok sayıda yabancı lideri yakından tanıyor. Bunların arasında Erdoğan da var. Ne var ki Biden’ın daha önce ve seçim kampanyası boyunca Türkiye hakkında sarf etmiş olduğu sözleri tayin edici vaatler olarak değerlendirmemek gerekir. Her siyasetçi gibi, muhalefette iken söylenenler ile iktidara gelince yapılanlar, birebir aynı olmaz, olmuyor.
Beştepe Sarayının paniklemesi çok da garip değil. Çünkü çok fazla açığı var. Erdoğan’ın Merkez Başkanını pat diye görevden alması, sadece döviz kurları, hazine rezervleri ile ilgili olmasa gerek. Çünkü Guvernör Murat Uysal, skandal döneminde Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı idi. Bankanın ABD’de Reza Zarrab davasında yargılanıp mahkum olan bir başka yetkilisi Hakan Atilla’nın taltif edilerek atandığı Istanbul Borsa’sı Başkanlığından alındığı söylentisi de çıktı, sonra tekzip edildi.
Halkbank davası, yeni Beyaz Saray’ın elindeki en önemli kozlardan biri. Çünkü sorun sadece İran’a yönelik yaptırımların ihlali ile sınırlı değil. Zarrab’ın ifadelerine göre, aralarında çok üst düzey yetkililerin de bulunduğu geniş çaplı bir yolsuzluk, rüşvet dosyası açılırsa Ankara’da üzülenler çıkacak. ‘’Erdoğan ailesinin mal varlığı’’ ibaresi geçiyor mahkeme kayıtlarında.
Kaybedenler Klubünün en çok kaybedeni Erdoğan olsa gerek. Çünkü diğer sağcı popülist Trumpperver liderlere kıyasla Erdoğan’ın ABD Başkanı ile özel, şahsi ilişkileri de vardı ve Biden bu ilişkileri bitirdi.
Ankara, o kadar şaşkın ki, Biden’ı tebrik etme konusunda bile hemen açık verdi: Önce, resmi sonuçlar açıklanınca kazananı tebrik edeceğiz, dediler, sonra da o resmi açıklamayı beklemeden tebrik mesajı göndermek zorunda kaldılar. Devlet ciddiyeti kih kih…
Trump giderayak, Pompeo aracılığıyla Ankara’ya ağır bir darbe vurdu. Dışişleri Bakanının Türkiye gezisi Istanbul’la sınırlı kaldı ve bu seyahatte hiçbir Türk resmi yetkilisi ile temas öngörülmedi. Pompoe, bu son turnesinde gittiği bütün ülkelerde devlet ya da hükümet başkanları ya da Dışişleri Bakanları ile görüşürken, Türkiye’de bir tek Rum Ortodoks Başpiskoposu ile görüşmeyi aldı programına. Bu diplomatik girişimin bir tek anlamı vardır: Ben seni kaale, ciddiye almıyorum. Aslında diplomatik teamüllere ve siyasi adaba tamamen aykırı bu tutum karşısında Ankara ancak bir bildiri yayınlamakla iktifa etti. İptal ettirebiliyor musun Pompoe’nun ziyaretini? Önümüzdeki dönemde bu tür çaresizliklere daha sık rastlayacağız. Son dönemde yerli ve milli Saray, Trump’ın Erdoğan’a yazdığı hakaret içerikli mektubu da yalayıp yutmuştu. ABD, geçmişte de bazı Türk hükümetlerine mesaj verirken, Amerikalı yetkililer Ankara’da uçaktan iner inmez öncelikle ABD Büyükelçiliğine giderek olumsuz bir jest yapmışlardı. Milli ve yerli duyguları incinmedi demek ki Ankara’daki zevatın.
Trump’ın neden bu kadar çok direndiğini, Başkanlığı bırakmamak için çırpındığını anlamak mümkün: Trump’ın Başkanlık yaka kartı elinden alındığı gün, yani dokunulmazlığının bittiği gün, Savcılığa çağrılması çok muhtemel. Vergi iadesi sorunlarından, kadınlara yönelik taciz iddialarına, Rusya ile ilişkilerden ticari işlerindeki usulsüzlüklere kadar Amerikan yargısı onlarca Trump dosyasına bakmak zorunda kalacak. Tek Adamların korkusu sadece iktidarı kaybetmek değildir. Bir gün hakim karşısına çıkmaktır. Zaten diğer günler de sürekli olarak gardiyanlarla muhattap olmak onlara çok ağır gelir.
Trump dosyaları arasında Halkbank davasında yargıya baskı yapmak, F.Gülen’in kaçırılma operasyonu gibi ilginç konular var.
Damatların işbirliği de suç dosyası oluşturabilecek bir konu. Gerçi bir damat Instagram’dan affını rica edip kenara çekildi, ötekisi resmi seçim kurulunun kararı ile bavulları topladı ama hukuk ve yargı açısından bunlar önemsiz ayrıntılar. Suç işlenmişse, failin eski-yeni konumu çok fazla anlam ifade etmez.
S400 meselesi de Erdoğan’ın başını çok ağrıtacağa benzer. Önce Çavuşoğlu son zamanlarda da Akar, ikide bir kalkıp Washington’a ‘’S400'lerle F-35’lerin uyumunu araştırmak üzere ortak bir teknik komisyon kuralım’’ diyor. NATO ve ABD’nin böyle saçma sapan bir öneriyi ciddiye alacaklarına mı inanıyorlar?
Milyarlarca dolar verip S400’leri satın alırken bağımsız milli politika diye efelenenler hadi bakalım şimdi Biden’ı ikna etsin. Yaptırımlar yola çıkıyor mu? CAATSA’nın Türkçesi neydi? Amerika'nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Mücadele Yasası.
Suriye, Libya, Doğu Akdeniz ve Karabağ seferleri de Biden ile molaya gidecek bir ihtimal. Fetih ruhu nane ruhu oldu.
Yeni Beyaz Saray, Türkiye’deki ABD temsilciliklerinde görevli kişilerin tutuklanması ile cezaevlerindeki İnsan Hakları mağdurları konusunda da Trump’tan farklı davranacak herhalde. Yoksa bunu sezdikleri için mi ekonomik reformların yanısıra Adalet Bakanı da çıktı Norveçli bir hukuk adamı gibi konuştu. Türkçedeki ‘’söz’’ kelimesinin karşılığı İtalyancada palavra!
Erdoğan’ın kaderini tek başına Biden yönetimine bağlamak doğru değil. Tek Adam’ın kaderini buradaki çok adamlar ve çok kadınlar belirleyecek. Ne var ki, Washington, NATO, AB hatta Moskova’nın da önümüzdeki dönemde bir çok mecrada Ankara’nın elini kolunu bağlaması çok anormal bir gelişme sayılmayacak.
Erdoğan, CHP’nin desteği ile bile, Yeni Beyaz Saray’dan gelecek baskılara karşı çok fazla direnemez. Buna ne ekonomik gücü yeter ne de siyasi kapasitesi. İlk işaretlerden anlıyoruz ki, Saray, Biden ile anlaşmaya teşne. İyi de, bakalım Biden buna razı mı?