Koray Düzgören
Yine aynı reçete: Çeteyi kapatmak yerine Kürtleri kapatmak!
Mafya şefi Sedat Peker, mayıs ayının başından bu yana yayınladığı videolarla iktidarın/devletin aslında nasıl çeteleşmiş bir organizasyon olduğu acı gerçeğini anlatıyor.
Çoğunu yakından bildiğimiz vahim olaylar, açıkladığı kirli ilişkiler ve ifşa ettiği yasa dışı işler sayesinde milyonlarca insan (Söylenenlere bakılırsa yüz milyonun üzerinde izlenme söz konusu) artık yaşadıkları ülkedeki kokuşmuş, çürümüş düzenin ne olduğu konusunda açık bir fikre sahip oldu.
Yapılan kamuoyu yoklamalarında, izleyenlerin neredeyse yarısının Peker’in söylediklerine inandıkları anlaşılıyor. Buna karşılık iktidara/devlete güven yerlerde sürünüyor.
Bir ülke için tam bir çöküş durumu…
Buna karşılık iktidar/devlet cenahından bunca zaman, İçişleri Bakanı Soylu’nun kendisini kurtarma amaçlı iki TV programı ve Bahçeli ve Erdoğan’ın onu gönülsüzce savunan açıklamaları dışında, ne bir ses çıktı ne de bir nefes...
İfşa edilen yolsuzluklarla, kirli ve kanlı ilişkilerle ilgili ne siyasi ne idari ne de hukuki bir hareket söz konusu değil.
Muhalefetten de pek bir tepki geldiği söylenemez.
Bazı klasik açıklamalar, muhatapsız çağrılar, eleştiriler oldu ama asıl can alıcı konularda, devletin/iktidarın Suriye’deki kirli savaştaki rolü meselesinde, pek bir laf edilmedi.
MİT tırları ile Suriye’ye silah kaçakçılığı, cihatçı örgütlerle ilişkiler ve ucu Turkiye ve Suriye’ye dayanan uluslararası uyuşturucu trafiği gibi kritik meseleler ise neredeyse yok sayıldı.
Muhalefet, özellikle iktidarın ‘milli mesele’ olarak pazarladığı Kürt meselesi, sınırların içinde ve dışında Kürtlerle savaş gibi netameli(!) konularda ağzını bile açmadı.
İktidarın yaptığı gibi yaptı, duymazdan geldi…
SAVCILAR HAREKETE GEÇTİLER AMA HDP’Yİ KAPATMAK İÇİN
Ve Peker’in çete açıklamaları için, ‘Aranıyor’ dediğimiz suskun savcılar nihayet ortaya çıkarak harekete geçtiler!
Tabii ki hedefleri Peker ve açıklamaları değil. Hedef yine Kürtler ve demokrasi güçleri...
Amaçları çeteyi kapatmak değil, yine Kürtleri, HDP’yi kapatmak.
Ayrıca, her zaman olduğu gibi bu sayede hem HDP muhalefetinden kurtulmayı hem de muhalefetin kendi yanlarında saf tutmasını sağlamayı umuyorlar.
Milliyetçi ve devletçi muhalefet nasılsa, "Vatan, millet, Sakarya" denildi mi uygun adım marş pozisyonuna geçmeye talimli ya! Yine buna güveniyorlar.
Muhalefet’in, Peker’in Suriye’de çevrilen kirli oyunlara ve El Nusra gibi cihatçı örgütlerle işbirliğine ilişkin iddialarına karşı ilgisiz kalışları da onları cesaretlendirmiş olmalı.
Hemen, kamuoyunda Peker’in açıklamalarıyla oluşan tepkilerin yönünü Kürtler’e çevirerek, bekletilen uyduruk HDP dosyasını devreye soktular.
İktidar koalisyonu bu manevrayla, her zaman olduğu gibi muhalefet güçlerinin bir araya gelmesini de engelleyebileceğini umuyor.
Bu beklentileri pek de temelsiz sayılmaz.
Muhalefet cephesi içinde HDP ile bırakın biraraya gelmeyi yan yana durmaya bile razı olmayan partiler olduğunu biliyoruz.
Özellikle İYİP Kürtlere ve HDP’ye olan bu tavrını sık sık dile getiriyor.
Genel Başkan Meral Akşener geçen hafta yine HDP’yi muhalefet cephesinden dışlayan sözler söyledi.
2023'te yapılması öngörülen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı'nın tek aday çıkarmasından yana olduğunu belirtti.
"Kiminle alacaksak, aday o olmalıdır" diyen Akşener, ittifak olarak masaya oturulduğunda bir noktaya varılacağını, HDP'nin ise kendi adayını çıkartması gerektiğini savundu.
BUGÜN HDP’NİN KAPATILMA GİRİŞİMİNE SESSİZ KALANLAR...
Düşünün, HDP’nin oyları olmadan Erdoğan’a karşı bir adayın seçimi kazanamayacağı neredeyse imkansız olduğu halde, ortak adayın belirlendiği muhalefet masasında HDP’nin yeri olmadığını söylüyor Akşener.
İYİP ile sıcak ilişkiler içinde olmaya önem veren CHP’nin de tavrı pek farklı değil. Geçenlerde Genel Başkan Kılıçdaroğlu, üzerine basa basa "HDP ile ittifakımız yok" diyordu. Son Meclis grup konuşmasında da genel olarak parti kapatmaya karşı olduğunu söylüyordu. Dostlar alışverişte görsün misali...
Belli ki iktidar cephesindeki oy kayıplarına bakarak bir süre sonra Kürtlerin, HDP’nin oylarına ihtiyaçlarının olmayacağını düşleyenler var...
Ayrıca, HDP kapatılırsa seçmenlerinin partisiz, örgütsüz kalacağını tahmin edip muhtemelen bu oylardan yararlanmayı da hesap edenler olduğunu da duyuyoruz...
Böyle düşünenler varsa, bunların boş hayaller olduğunu söylemekle yetinelim.
Bu süreçte muhalefet partilerinin yapmaları gereken, devlete çöreklenmiş bu mafyanın bütün icraatlarına hep birlikte karşı çıkmak olmalı.
Bugün HDP’nin kapatılması girişimine karşı sessiz kalanlar yarın sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir.
Geçtiğimiz haftalarda Erdoğan ve Bahçeli’nin CHP’nin kapatılması gerektiğine ilişkin açıklamalarını, Erdoğan’ın Rize’de organize bir saldırıya maruz kalan İYİP Genel Başkanı Akşener için söylediği ağır tehditler içeren sözlerini unutmayalım.
Bu nedenle muhalefet güçlerinin dışlayıcı, ayrıştırıcı söylemleri bir tarafa bırakarak, hem HDP’nin kapatılması girişimine hem de çeteleşen iktidara karşı kesin bir tavır koymaları gerekir.
90’lı yıllarda Kürt meselesini şiddet ve savaşla çözmek hedefiyle oluşturulan Susurluk Çetesi ortaya çıkarıldı ama devletin içinden temizlenemedi.
Peker’in ifşaatları, bu çetenin eski liderlerinin ve yeni sürgünlerinin bu sefer daha da güçlü bir şekilde, iktidarı/devleti ele geçirdiğini gösteriyor.
Bu ifşaatları ve itirafları dinleyen milyonlar, muhalefet partilerinden bu çürümeye, bu soygun ve zulüm düzenine karşı daha etkin bir muhalefet bekliyor.
Basın toplantılarıyla, savcılığa (hangi savcılığa?) suç duyurusunda bulunmakla, soru önergesi vermekle ve iktidarın koyacağı sandığı sabırla beklemekle bu işin olmayacağını herkes görüyor.
İşe, HDP’nin kapatılması girişimine kesin bir tavırla karşı çıkmakla başlayın. Çetenin Suriye ve diğer dış marifetlerine, cihatçı terör örgütleriyle ilişkilerine yoğunlaşın, silah, uyuşturucu, petrol vb. kaçakçılıklarına odaklanın.
Korkmayın bu işler ‘milli mesele’ falan değil, çıkar ve güç paylaşımlarıyla, iktidar hırsıyla ilgili dalavereler...
Kürtler olmadan, HDP olmadan, demokrasi güçleri olmadan bu mücadelenin yürütülemeyeceğini ve bu iktidarın yenilgiye uğratılamayacağını anlayın artık...
Not: Tabii bir de, son İsrail seçimlerine ve ülkeyi, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış Netanyahu’dan kurtarmak amacıyla oluşturulan tek amaçlı muhalefet koalisyonuna bir göz atın isterseniz...