Yunus Parkları kapatılsın!

Saatte 60 km hızla yüzebilen, 500 metre derine dalabilen yunusları 2 ila 17 metre derinliğinde havuzlar veya sığ deniz kıyılarında hapis tutarak ölü balık yemeye alıştırmak vicdana sığar mı?

Türkiye’de toplam 10 yunus parkı var. Hayvan hakları savunucularının çabalarıyla 2010’da Fethiye’deki yunus parkı kapatıldı. Onu 2013’te Kaş’taki yunus parkı izledi. 2014’te de İzmir’deki ve Tuzla’daki tesislerin açılması engellendi. 

Mevcut tesislerde tutsak edilen sadece yunuslar değil; buralarda mors, deniz aslanı, fok ve beyaz balina gibi 100’ün üzerinde deniz memelisi olduğu da tahmin ediliyor. 

Türkiye’nin taraf olduğu CITES (Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme) belgelerindeki verilere göre, yunuslar ağırlıklı olarak doğadan yakalanarak, Japonya, Rusya, Ukrayna ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden ithal ediliyor ve çok olumsuz koşullarda uluslararası transferlere maruz bırakılıyor; bir tesisten bir diğerine kiralanıyor ve satılıyor. 

Resmi belgeler 2005-2017 yılları arasında Türkiye’ye 75 yunusun ithal edildiğini gösteriyor. Yunuslara Özgürlük Platformu’na göre, 75 yunusun 34’ünün Japonya’nın sürek avıyla ünlü katliam koyu Taiji’den yakalanma: "CITES belgeleri, yunus parkı sahiplerinin asılsız beyanlarının aksine, Türkiye’ye ithal edilen yunusların yüzde 76’sının (57 yunus) doğadan canlı yakalandığını, sadece yüzde 24’ünün (18 yunus) yurt dışında esaret altında dünyaya getirildiğini gösteriyor. Yunus parkı işletenlerin ‘kamu vicdanını rahatlatmak’ ve ticaretlerini sürdürmek için öne sürdükleri ‘hayvanların doğadan değil esaretten getirildiği’ argümanı da bu verilerle çürütülüyor." 

‘HAYVANLARI KORUMA KANUNU İŞLETİLMİYOR’

Yunuslara Özgürlük Platformu Sözcüsü Öykü Yağcı, yasak olmasına rağmen 2006-2007 yılları arasında yunus parkı sahiplerinin talebi üzerine Türkiye sularından 30 yunusun avlanmasına resmi izinle karar verildiğini belirtiyor ve 2008’e ait bir satın alma sözleşmesine atıfla şöyle diyor: "Sözleşme, bir tesisin 280 bin dolar karşılığında doğadan canlı yakalanmış 10 yunusu Taiji Whale Museum adlı esaret merkezinden satın aldığını ortaya koyuyor. 3'ü erkek, 7'si dişi bu yunusların bugün nerede oldukları, hâlâ hayatta olup olmadıkları bilinmiyor. Çünkü bu yunusları satın alan tesiste 2010’da art arda 4 yunus öldü. Nekropsi Konya'da yapıldı ve yunusların havuz etrafındaki zakkumların yapraklarını yedikleri için öldükleri söylendi. Tüm başvurularımıza rağmen, bu tesise ihmal ve ihlal açısından hiçbir yaptırım uygulanmadı."

2013’te, hasta ve zayıf iki yunusla ilgili raporu sunulda yunusların sağlıklı olduğu belirtilse de, sadece iki ay sonra yunuslardan birinin hayatını kaybettiğine dikkat çeken Yağcı, 10 yılda Türkiye’deki 10 tesiste en az 5 yunusun hayatını kaybettiğini ama bu tesislerin hiçbirinin yaptırıma tabi tutulmadığını söylüyor. "Bunlar sadece basına yansıyan ölümler. Bir de bakanlığa bildirilmeyen, basına yansımayan, duyurulmayan ölümler var" diyor, "Oysa hak ihlallerine karşı son derece yetersiz olmasına rağmen, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun ilgili maddelerini işleterek bu tesislere ceza verilebilirdi."

‘YUNUSLA TERAPİ ÇAĞDIŞI BİR KANDIRMACA’

Yunus parklarında, gösterilerle birlikte yürütülen ticari faaliyetlerden biri de ‘yunusla terapi.’ Otizm, Down sendromu, disleksi’ gibi (gelişimsel) bozuklukları ve engelli bireyleri tedavi ettiği iddia edilen ‘yunusla terapi’ ya da ‘özel çocuklarla yüzme programları’ insan sağlığı, bilimsellik ve etik temeller açısından epey tartışmalı. 

Uzman kuruluşlar ve bilim camiası bu uygulamaya onay vermese de, bu ticari faaliyet kimilerince ‘bilimsel’ diye lanse ediliyor. 

1970’lerde ‘yunusla terapiyi’ başlatan antropolog Betsy Smith, 2003’te bunun etkisiz ve insanları sömüren bir uygulama olduğunu açıkladı. Yunusla terapi, ABD Ulusal Otizm Merkezi’nin 2009 ve 2015 Ulusal Standartlar raporlarında ise ‘tartışmalı müdahaleler / tedaviler’ başlığı altında yer alıyor. 

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, yunusla terapinin bilimselliğinin kanıtlanmadığına ve 'bilinmeyen risk' içerdiğine dair görüşünde, ‘yunus terapisine izin verilmemesi gerektiğini’ belirtti. Tohum Otizm Vakfı Eğitim Direktörü Prof. Dr. Binyamin Birkan, yunusla terapinin ‘çağdışı bir kandırmaca’ olduğunu ve ‘otistik bulgular üzerinde hiçbir olumlu etkisi bulunmadığını’ söylerken, Anadolu Üniversitesi Engelliler Araştırma Enstitüsü kurucularından Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar, terapi adı altında yürütülen bu etkinliklerin çocuklar açısından enfeksiyon ve kaza riski taşıdığı konusunda kamuoyunu uyardı. Zira, dünyadaki yunus parklarında 1970’ten bu yana gerçekleşen 70 kazanın 15’i ziyaretçi, eğitmen, yunus veya balinanın ölümüyle sonuçlandı. Ayrıca, insandan hayvana ve hayvandan insana geçen pek çok bulaşıcı hastalık dünya çapında sayısız bilimsel makaleye konu oldu. 

Ulusal mevzuatımızdaki Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları ve Şartları Hakkında Yönetmelik, açıkça "Yüzme havuzunda hayvanların insanlarla birlikte bulunmalarına hiçbir şekilde izin verilmez" diyor. Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu da, hayvan sahiplerine veya bakımından sorumlu kişilere, "hayvanların barınma, bakım, beslenme, sağlık ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak, sorumluluklarındaki hayvanların insan, hayvan ve çevre sağlığı üzerinde oluşturabilecekleri olumsuz etkilere karşı gerekli önlemleri alma" yükümlülüğü getiriyor. 

En az 5-10 seans alınması tavsiye edilen yunusla terapinin seansı 3 ila 5 bin dolar. "Bunun geçerli bir tedavi biçimi olduğunu varsayalım -ki değil... Her şeyden önce erişilebilir bir ‘tedavi’ bile değil" diyor Yağcı. Uzmanların sıklıkla ‘umut tacirliği’ diye ifade ettiği, bilim camiasınca doğrulanmamış bu ‘terapiye’ yapılan maddi ve manevi yatırımdan dolayı, ailelerin daha etkili tedavilerden vazgeçtiği de görülebiliyor.

DENİZ MEMELİSİ İTHALATI SONLANDIRILMALI

Yunuslara Özgürlük Platformu, hazırlanacak yeni yasayla, yeni yunus parklarının açılmasına yasak getirilmesini, mevcut tesislerin bir yıl içinde kapatılmasını, sahip oldukları hayvanların ömür boyu bakımını ve rehabilitasyonunu sağlayacak bir model geliştirilmesini talep ediyor.

Kapatılma sürecinde ise, hayvanların sağlık durumunun takibini yapabilmek ve kaçak olarak yenilerinin getirilmesini engellemek adına deniz memelisi ithalatının sonlandırılmasını, deniz memelileri konusunda uzmanlaşmış bağımsız veteriner hekimlerin ve akademisyenlerin düzenli sağlık kontrolü yapmasını istiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi