Ragıp Duran
Yurtta tecrit, cihanda tecrit
Memleketin ahval ve şeraitini izlemek, anlamak ve değerlendirmek için başvurabileceğimiz nadir kaynaklardan biri de global medya. Uzmanlık alanı Türkiye ( Sosyoloji, siyasal bilgiler, tarih, iktisat, psikoloji, çevre vb...) olan yerli ve yabancı akademisyenlerin bazı çalışmaları da değerli. Ben gazeteciliğe dış haberci olarak başladığım için eskiden beri yabancı basını izlemeye çalışırım. Son dönemlerde Arapça ve Rusça olarak yayınlanan önemli/orijinal tahlillerin neyse ki İngilizce çevirileri de çıkıyor, bu sayede Ankara'nın bölgedeki konumu hakkındaki fikir dünyamız genişliyor.
Doğulu kompleksinden mi gelir yoksa ezilmişlikten mi bilemem -belki de Batı ile olan aşk-nefret ilişkisinden olabilir- yabancı basında Türkiye hakkında bir haber, yorum, söyleşi, röportaj, fotoğraf ya da karikatür çıktığında, hele bu yazı/görüntü olumlu ise, Türklerin büyük bir çoğunluğu sevinir, gururlanır, kasılır. Mavi Camii, şiş kebap, Boğaziçi'nin şahane görüntüleri vs...
Hürriyet'in Paris muhabiri iken, 1983 olmalı, bir kere, şimdi ayrıntısını hatırlamıyorum, Le Monde, Hürriyet gazetesinde çıkan bir haberi neredeyse birebir çevirip ve tabii ki kaynak gösterip yayınlamıştı. Ben de, görev gereği bu konuyu iki satırlık kısa bir haberle merkeze göndermiştim. Hürriyet'in başında o zaman, popüler gazeteciliğin bence en önemli simalarından biri olan Çetin Emeç vardı. Mektepten abim. Huzur içinde uyusun. Ondan talimat geldi: ''Ragıp'a söyleyin, haberi genişletsin, ayrıntı versin, birinci sayfaya girecek!''. Haber zaten daha önce Hürriyet'te çıkmış, Le Monde, yorum yapmamış, habere bir şey eklememiş. Üstelik haberin altında o dönem Le Monde'un Türkiye muhabiri olan Artun Ünsal'ın imzası var. Artun abi aslında yaratıcı bir akademisyen. Ama o da Hürriyet'de çalışıyor. Neyse ben talimat üzerine haberi biraz ayrıntılandırdım. Söz konusu haber Hürriyet'te ikinci kez yayınlandığında benim verdiğim ayrıntılar yetmemiş olsa gerek ki, işte ''Fransa'nın en önemli gazetesi Le Monde'', ''Siyasi etkisi büyük Le Monde'' filan gibi vitrinlik satırlar eklenmiş. Aynı haber böylelikle, biri Fransızca olmak üzere üç kez yayınlanmış oldu. Bu uygulama, haberin doğruluğunu, meşruluğunu haberin içeriği ile değil, haberin Le Monde'da iktibas edilmiş olmasından alıyor. Le Monde, Hürriyet'in onay makamı haline gelmiş.
İktidar medyası artık üzgün. Çünkü Batı medyasında uzun süredir egemen medyanın neredeyse hiçbir haberi referans alınıp iktibas edilmiyor. Peki, yabancı basında Türk egemen medyasından hiç mi alıntı yapılmıyor? Yoo yapılıyor: Akit, Sabah, ahaber gibi iktidar sözcülerinin bazı haber ve yazıları çoğunlukla hayretler içinde alay etmek ya da gırgır geçmek için sayfalara, ekrana giriyor Batı'da.
Bu aralar yerel seçim kampanyası sürüyor. Eskiden Batı'nın büyük medya organları bu tür önemli siyasi olayları izlemek için merkezden muhabir hatta dış haber servis şeflerini gönderirdi Türkiye'ye. Şimdi ne muhabir gönderiyor ne de seçimleri eskisi gibi izliyor ve aktarıyor. Muhabir gönderse, yabancı meslekdaşımız gözaltına alınıp tutuklanabilir sonra da rehin olarak kullanılır endişesi var. Seçimleri ayrıntılı bir şekilde aktarsa Saray'ın hışmına uğrayacak. Haksız da değiller.
Basın taraması artık kolay: Google'a giriyorsunuz, istediğiniz dilde Türkiye yazıyorsunuz, ''News'' banner'ına tıklıyorsunuz, o dilde Türkiye hakkında çıkmış bütün haberler ekranda. Ben her sabah Türkiye hakkında çıkan İngilizce ve Fransızca haberlere göz atarım. Amerikan medyası için de aynı işlemi akşamları yaparım. Uzunca bir süredir, bir-iki istisna dışında, Batı medyasında Ankara rejimi ve Erdoğan hakkında bir tek olumlu değerlendirmeye rastlamadım. TRT ve bazı Türk gazetelerinin İngilizce haberleri hariç!
Ama mesela bu hafta içinde hem Artı Gerçek hem de Artı TV'de sunmaya hazırladığımız ''IŞİD'in Türkiye Büyükelçisi'' başlıklı uzun söyleşi, Erdoğan rejimi ile IŞİD arasındaki ilişkileri somut ve ayrıntılı bir şekilde, üstelik anti-terör uzmanı Amerikalı bir akademisyenin kaydettiği, IŞİD'in üst düzey bir yöneticisinin açıklamaları/itirafları ile sergiliyor. Söyleşi yayınlandığından bu yana Ankara'dan çıt yok. Tekzip bile edemediler. HDP milletvekili Meral Danış Beştaş bu konuda Meclis'te bir soru önergesi bile verdi. Söz konusu söyleşinin ABD'de resmî bir sitede yayınlanmış olması de işin cabası.
İçeride oy ve destek kaybettiği kamuoyu araştırma şirketlerinin anketlerinden belli olan Erdoğan, dışarıda da her geçen gün daha fazla tecride gidiyor. Daralan çemberi Washington Post'ta serbest kürsü makalesi ile kırmak/gevşetmek mümkün değil. Çünkü o makale boomerang etkisi yaptı. Çekya Başbakanı'nın ''Erdoğan'ın IŞİD'in müttefiki olduğunu'' açıklaması aslında yeterli bir işaret değil mi?
Batı'da insanlar mantıklı düşünüyor, rasyonel davranıyor. Siz şimdi mesela Avusturya Başbakanı ''Viyana'yı iki kez kuşatan Türkler, bir daha saldırmaya yeltenirse, ilk iki seferde olduğu gibi onları yayan olarak ya da tabutlarla geri göndeririz'' dese, - katiyyen demez - Avusturya'ya tatile ya da iş seyahatine gider misiniz? Avusturya hakkında herhangi olumlu bir hissiyat besleyebilir misiniz?
Tek Adam'ın her hamlesi Ankara'nın çöken siyasetini teşhir ettiği gibi ekonomisini de iyice krize sokuyor. Saldırganlığı bunlardan kaynaklansa gerek.