Erdoğan: Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz

Erdoğan: Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz
Erdoğan, Devlet Bahçeli'nin DEM Partililer ile tokalaşarak verdiği mesajlara dair konuştu: Milletin faydasına olacak hiçbir diyalogdan kaçınmayız. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz.

Artı Gerçek - Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis grubu toplantısında konuşuyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Parti sıralarına giderek el sıkışması ve 'yeni dönem', 'barış' ifadelerini kullanmasıyla başlayan sürece dair konuşan Erdoğan, muhalefete "10 yıllık gecikmeyle bile olsa 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz" şartı sundu.

Erdoğan, "Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur" ifadesini kullandı, "Demokratik siyasette teröre ve şiddete asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor" dedi.

Bahçeli'nin açıklamalarını takdirle karşıladığını söyleyen Erdoğan, "Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz" diye konuştu.

Son dönemde artan kadın cinayetleri nedeniyle gelen tepkiler ve İstanbul Sözleşmesi'ne dönülmesi çağrısına da yanıt veren Erdoğan, "Kadına şiddetle mücadele noktasında ülkemize çağ atlatan kadro biziz" ifadelerini kullandı. Erdoğan çocuğa ve kadına yönelik şiddetin en önemli nedenlerinden birinin içki olduğunu savunarak, CHP lideri Özgür Özel'e "Rakı reklamı yapma" diye seslendi.

erdogan-akp.jpg

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

'6-8 EKİM OLAYLARININ NASIL BİR TERTİP OLDUĞU ORTAYA ÇIKMIŞTIR'

"Dün 6-8 Ekim olaylarının 10. yıl dönümüydü. Kobane bahanesiyle kışkırtılan olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu. 35 sivil hayatını kaybetti. 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir eylem gibi lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda ev, iş yeri, okul, Kuran kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası zarar gördü. Bilhassa ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, değil üzerinden 10 yıl, 100 yıl geçse de unutamayız.

Şunu da biliyoruz; ciğer paresini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını ancak adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar, bağımsız TÜRK mahkemeleri önünde işledikleri suçların hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmışlardır. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; gerek Suriye'de yaşananlar ve gerekse de mahkeme süreci, 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkarmıştır

'YÜZLEŞME CESARETİNİ HALEN GÖSTEREMEDİ'

O dönem emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar bu olaylarla yüzleşme cesaretini halen gösteremedi. Keza 6 - 8 Ekim olayların sırf oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan dolayı henüz nedamet getirmedi.

'HESAPLAŞMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ'

Lafa her başladıklarında 'biz Türkiye partisiyiz' diyenlerin, her fırsatta Türkiyelileştirme iddiasında bulunanların ülkemizi uçurumun kenarına kadar getiren bu travmayla mutlaka hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz.

'BİR ELİNDE SİLAH TUTARAK SİYASET YAPILMAZ'

Demokratik siyasette teröre ve şiddete asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor. Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz. Şiddeti bir hak arama yolu görerek siyaset yapılmaz. Türkiye Yüzyılı'nda şiddetle arasına mesafe koyan anlayışa elbette yer vardır. Ama sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur.

'KOBANİ OLAYLARININ HESABI SORULMUŞTUR'

Tekrar ediyorum Kobani olayların hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yıllık gecikmeyle bile olsa 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Böyle bir tavrın sergilenmesinin siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır.

'DİYALOG ZEMİNİNİ GENİŞLETMEYE İHTİYACIMIZ VAR'

Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir üslup ve söylem görmeyi istiyoruz. Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog zeminini daha fazla genişletmeye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Milletin faydasına olacak hiçbir diyalogdan kaçınmayız. Cumhur İttifakı olarak yeni dönemde ülkemizin meselelerini mümkün olan en geniş mutabakatla çözmeyi arzu ve temenni ediyoruz.

'BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMALARINI TAKDİRLE KARŞILIYORUZ'

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin gerek Meclis'in ilk günü gerekse dün yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, Türk demokrasisi ve 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından da layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz. Beklentimiz hiçbir ayrım yapmadan Meclis'teki tüm siyasi partilerin de bu anlayış ve bu yaklaşım içinde hareket etmeleridir.

'SAVAŞIN DİĞER ÜLKELERE YAYILMA TEHLİKESİ BÜYÜYOR'

7 Ekim'de İsrail'in Gazze'ye başlattığı saldırıların birinci yıl dönümünü geride bıraktık. Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor. Savaşın diğer ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. Bölgesel çatışma riski hiç olmadığı kadar yükseldi. Hemen her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu gerilimi çok yakından takip ediyor, devletimizin ve milletimizin güvenliği için tüm tedbirleri alıyoruz.

'NİHAİ HEDEFİN NERESİ OLDUĞUNU ÇOK NET GÖREBİLİYORUZ'

Ülkemizi şimdiye kadar bölgesel gerilimlerden uzak tuttuk. Yangına benzin dökenlerden değil, söndürmeye çalışanlardan olduk. Aynı tutumumuzu bugün de muhafaza ediyoruz. Netanyahu ve cinayet şebekesi ham hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Türkiye, ne yapılmak istendiğinin gayet farkındadır. Nihai hedefin neresi olduğunu da çok net görebiliyoruz.

Dün, bakanlarımız kapalı oturumda bu konuyla ilgili milletvekillerimize detaylı bilgi verdi. İki bakanımız da idrak kapıları açık olanlar için fotoğrafı tüm netliğiyle ortaya koydu.

ÖZEL'E TEPKİ: DAHA OLGUN BİR TAVIR BEKLERDİK

Toplantı sonrası CHP Genel Başkanı'nın yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Tüm bölgemiz bir ateş çemberinden geçiyor. Ama bakıyorsunuz, CHP Genel Başkanı ucuz polemik peşinde koşuyor. Açıkçası Sayın Özel'den ülke güvenliğine dair meselelerde daha olgun bir tavır beklerdik. Bununla birlikte, daha düne kadar bölücü örgütün Suriye uzantısı PYD ile ilgili çok iyimser cümleler kuranlara ne yaparsak yapalım bazı gerçekleri anlatamayacağımızın bilincindeyiz. Varsın onlar hayal dünyalarında yaşamaya devam etsin, biz Türkiye'nin güvenliğinden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Ne pahasına olursa olsun, bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz.

'VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR HEZEYANININ VARACAĞI YER HEZİMET'

Türkiye, yayılmacı hevesleri, vatan topraklarına dikilen kem gözleri, kabaran işgalci niyetleri kursaklarda bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Açık ve net söylüyorum: 'Vadedilmiş topraklar' hezeyanının varacağı yer büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır. Bir yıl önce İsrail'in devlet olmak ile terör örgütü olmak arasında bir tercihle karşı karşıya olduğunu ifade etmiştim. O günden bugüne İsrail, Gazze'de son asrın en vahşi soykırımını yaparak, Siyonist bir terör örgütü gibi hareket etti. Bundan hiç şüpheniz olmasın; İsrail bir Siyonist terör örgütüdür.

'İSRAİL'E SİLAH, İSTİHBARAT DESTEĞİ VERİYORLAR'

Burada şunu da açıkça söylemek istiyorum; Gazze soykırımının faili İsrail'dir. Ama bu vahşet, Batılı ülkelerin güçlü desteğiyle işlenmektedir. Sahne önünde ateşkesten, itidalden bahsedenler, sahne arkasında İsrail'e her türlü silah, mühimmat ve istihbarat desteğini vermeye devam ediyor. Amerika da böyle Almanya da böyle, tüm batı ülkelerinde böyle. Hepsi birbiriyle aynı. Al birini vur diğerine. Hiç birbirlerinden farkı yok. Gazze Kasabı Siyonist Netanyahu'nun ABD Kongresi'ne davet edilmesi, dakikalarca ayakta alkışlanması bunun en bariz örneğidir. Tarih, o kara tabloyu asla unutmayacaktır.

'HAMAS'IN MÜCADELESİ AYNI ZAMANDA TÜRKİYE İÇİN'

İsmail Haniye'ye ve kalleşçe şehit edilen Hamas'ın diğer mensuplarına Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Hamas'ın Gazze'deki destansı mücadelesinin aynı zamanda Türkiye için olduğunu iyi biliyoruz. Ülkemizde birileri Hamas'a terör örgütü iftirası atarken, biz soykırımın ilk günlerinde, hiç kimseden çekinmeden, işte bunun için 'Hamas Filistin'in Kuvai Milliyesi'dir' dedik.

'KADIN HAKLARI KONUSUNDA BİZE DERS VERECEK PARTİ YOKTUR'

Kadın politikalarında her zaman en ideali, en iyiyi, ülkemiz, milletimiz ve kadınlarımız için en hayırlı olanı hayata geçirmeye çalıştık. Destek mekanizmalarından reform paketlerine, kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmenin gayretinde olduk. Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur. Kadının statüsünün güçlendirilmesinde elimize su dökecek kimse de yoktur. Kadına şiddetle mücadele noktasında ülkemize çağ atlatan kadro yine biziz.

Ülkemizdeki imtiyazlı azınlık bilmese de başörtüsünden dolayı üniversite kapılarından geri çevrilen kızlarımız, bizim mücadelemizi gayet iyi biliyor.

Kimse kusura bakmasın ama AK Parti'ye 'kadınları eşit görmüyor' iftirası atmak, CHP Genel Başkanı'nın hakkı da haddi de değildir. Hatırlayın; biz kadınların eğitim ve çalışma haklarının önündeki engelleri kaldırırken, CHP yasakların devamı için tam kadro AYM'ye koşuyordu.

Eski yönetimin bir dönem ayyuka çıkan, affedersiniz taciz, tecavüz iddialarını nasıl örtbas ettiğini de gayet net hatırlıyoruz. CHP Genel Başkanı Sayın Özel, kadınlar arasında ayrımcılık görmek istiyorsa önce kendi tarihini okusun, kendi tarihiyle bir yüzleşsin. Sonra da yüreği yetiyorsa çıkıp AK Parti'yi eleştirmeye kalksın.

'ÖZEL'E TAVSİYE EDİYORUM ÖNCE RAKI REKLAMI YAPMAKTAN VAZGEÇ'

Sayın Özel, bir taraftan kadına şiddetin engellenmesinden bahsederken, diğer taraftan da alkol ve içki tüketimini teşvik edecek vaatlerde bulunuyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Sayın Özel belki bilmiyor olabilir, fakat bir aşağılama ifadesi olarak kullandığı 'kahvedeki vatandaşlarımız' şu hakikati çok iyi bilir; tüm dünyada kadına ve çocuğa şiddetin en önemli sebeplerinden biri içki tüketimi, alkol bağımlılığıdır. Ülkemizde de geçen sene kadına şiddet uygulayan müptezellerin 3'te biri ya alkol ya da madde bağımlısıydı. Kadını, çocuğu ve aileyi mahveden, evdeki şiddetin sebeplerinin en başında yine alkol geliyor. Yani, alkol kullanımıyla mücadele, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. CHP Genel Başkanı Sayın Özel'e şunu tavsiye ediyorum; şayet kadına yönelik şiddetle mücadeleye kendi tabirinle gerçekten iki elin havada katkı sunmak istiyorsan, öncelikle rakı reklamı yapmaktan vazgeç, sonra da gel hükümetimizin mücadelesine destek ol." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar