direnişten kalkışmaya

abd’nin hemen her yerinde süren irili ufaklı eylemler ve avrupa’daki destek gösterileri bir hükümet değişikliğine odaklanmıyor.

bir hemşirelik öğrencisinin paylaştığı twitte, houston emniyet müdürü art acevado bir gösterici grubunun ortasında, "bir göçmen olarak söylüyorum, bu ülkeyi bizler kurduk, hiçbir yere gitmiyoruz" diyor ve büyük alkış alıyor. art acevado’yu hatırlarsınız, geçen de trump’a, yapıcı bir şey söylemiyorsa çenesini tutmasını önermişti.

ancak abd yakın tarihinin en büyük kalkışmalarından biri hız kesmeden sürerken, trump’ın başında bir dert daha var. anonymous, onun jeffrey epstein’la birlikte çocuk istismarına karıştığına dair belgeler yayınladı. jeffrey epstein, bilindiği gibi, 2019 yılında, çocuk istismarı ve çocukları fuhuşa teşvik etme suçlarından ikinci kez girdiği cezaevinde, kedini asarak intihar ettiği iddia edilen ("iddia edilen" diyorum çünkü cezaevinde gerçekleşen her intihar şüphelidir) bir milyarder. 

trump, elinde incil’le demeç vererek hem gösterilerle baş edebilir hem salgın konusundaki başarısızlığını unutturabilir hem de bu işin içinden sıyrılabilir mi, onu zamanla göreceğiz. ama donald trump’ın başta öngörülemezliği olmak üzere çeşitli özellikleri sebebiyle abd devlet kademelerinde seçildiğinden beri pek muteber görülmediğini hatırlatayım. nitekim, bbc’nin haberine göre, pentagon, başkan’ın, orduyu devreye sokma kararından endişeli. 

yönetenler arasında çelişkiye sebep olmak, herhangi bir kalkışmanın başarılarından biri sayılır. ama abd’nin hemen her yerinde süren irili ufaklı eylemler ve avrupa’daki destek gösterileri bir hükümet değişikliğine odaklanmıyor. rihanna’dan sokakta mikrofon tutulan 17 yaşındaki gence kadar herkes sistematik ırkçılığın son bulmasını talep ediyor. yirmi birinci yüzyıl birçok kalkışmaya tanıklık etti, bunlar geride çok önemli mücadele deneyimleri bıraktı, birçoğu gelgit dalgalarını andıracak şekilde sürüyor ama çok azı elle tutulur kazanımlar elde etti, bunlar da hep somut hedefler üzerinden yola çıkan hareketler oldu. örneğin sarı yelekliler yakıt vergisinin iptalini, işsizlik maaşında artış, elektrik ücretinin bir yıllığına sabitlenmesini sağladı. buna karşılık 10 gösterici hayatını kaybetti, iki bine yakın gösterici yaralandı, aralarında ağır yaralananlar, beyin kanaması geçirenler vardı, 14 kişi birer gözünü kaybetti. 

ırkçılık çok uzun zamandır abd’ye ya da sömürgeleri olan ülkelere mahsus değil ve abd’deki sistematik ırkçılık son derece somut, adeta sistemin belkemiği. siyahların can güvenliğinin dahi olmaması, ırkçılığa dayanan suçların cezasız kalması bunun en büyük kanıtı ve eylemlerin ilk somut kazanımı george floyd’u katleden ve daha önce defalarca benzer sebeplerle şikâyet edilmiş olan derek chauvin’in tutuklanması oldu. ama suç ortağı diğer polis memurları onunla birlikte meslekten uzaklaştırılmalarına rağmen ben bu yazıyı yazarken henüz tutuklanmamışlardı. 

daha fazlası için ne gerekiyor? bu sorunun cevabını "öncü" diye verenler olduğu çoğumuzun malumu ve sosyal medyada bu yazının linkinin altına, "ayşe hanım öncü olması gerekiyor" diye, sanki bu görüş kendilerinden başka kimsenin aklına gelmemiş, gözüne çarpmamış gibi yazacaklar olacak; belki bu cümlenin caydırıcı etkisi olur. 

eminim ki her şehirde, her mahallede bu harekete öncülük edenler vardır ve tarih onları yazacak. ama "öncü" ile yol gösterip yön verecek birilerini kastedenlere, "bekleyip durduğumuz liderler biziz" sloganını hatırlatmak isterim. 

bize abd’deki kalkışmadan en çok heyecan verici görüntüler yansıyor, onlara bakarak neler olup bittiğini tam olarak anlamak mümkün değil ve alemin akıllısı da ben değilim, o yüzden aşağıda söyleyeceğim şey veya bir benzeri zaten gerçekleşiyor ve bizim haberimiz olmuyor olabilir.

bu hareketin hak ettiği kadar önemli sonuçlar elde etmesi için, ırkçılığı ortadan kaldıracak somut bir programa, örneğin geçen yazıda aktardığım kara panter partisi’nin on maddesi gibi bir programa ihtiyacı var. aynı zamanda kendi içinde oluşacak temsiliyetle bir ortak karar alma mekanizmasına ve onun sonucunda iktidarla pazarlık edebilecek bir yapıya ihtiyacı var gibi görünüyor.

bunlar olmazsa ne olur? başımızdan geçti biliyoruz, doğal önderler, küçük örgütlü gruplar hareketi sürükler, çoğunluğu oluşturanların iradesi yansımaz, iktidar kendi seçtiği ünlülerle masaya oturur, kalkışma çözünür gider. 

ama başarırlarsa, hepimiz kazanırız. yeryüzündeki bütün halkların kaderini etkileyen, dünyanın en büyük haydudu dize geldiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmaz. bir devrim mi olur, bence hayır. ama tarihte önemli reformları da devrim diye yola çıkanlar gerçekleştirmedi mi?
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
ayşe düzkan Arşivi