Kavala’dan aylar, bizden yıllar eksiliyor

Kuvvetli kanıtlar var deniyor, ancak dosyada gizlilik kararı var. Dahası, dosyaya bakan savcı dahi Kavala’nın ifadesini almamış.

Osman Kavala tam bir yıldır tutuklu. Tutukluluğu, neresinden tutsanız bir garabet, bir utanç...

Bir kere iddianame yok. Çünkü Kavala’ya yöneltilen suçlamaları ve daha önemlisi, hukuksuz tutukluluk sürecini açıklayacak hiçbir bilgi, belge hazırlanamadı.

Hazırlanamadı diyorum. Zira pek çok tutuklamada nasıl birbirinden pespaye, fantezi sınırlarını zorlayan deliller üretilebildiğini, bazen yalan tanıklıklarla, bazen bir sosyal medya paylaşımıyla insanların hayatlarının nasıl karartıldığını çok iyi biliyoruz.

İddianame olsa, en azından o saçma sapan iddiaları çürütmek için bir zemin olacak. Güvenirliği yerle yeksan olmuş, bağımsızlığı kendinden menkul mahkemelere rağmen; tutuklu yargılanan ve yargılanmış nice siyasi, gazeteci, aydın, hak savunucusunun yaptığı gibi tarihe geçecek savunmalara şahit olacağız.

Ama mahkeme sürecinin başlaması, bir kez daha Türkiye’deki hukuksuzluğun, insan hakları ihlallerinin, keyfi yönetim biçiminin tartışılması demek. Belli ki şu anda bu istenmiyor. Belli ki hesap başka.

Ne de olsa insan hayatının üzerinde kumar oynamakla ilgili ahlaki, hukuki bir sorun görülmüyor. Çünkü insan hayatları ya paçavra, ya da bir koz muamelesi görüyor.

YANINDAN GEÇTİN SUÇLUSUN!?

Hukuka bağlı kalınsa, kanunlar uygulansa Kavala çoktan serbestti. Kavala’nın avukatları, dünkü açıklamalarında her şeyi göz önüne serdi:

  • Kavala iki ayrı suçtan tutuklandı: 1- Anayasal düzeni bozmak. 2- 15 Temmuz’da yabancı kişilerle irtibat kurmak. Birincisine dair hiçbir kanıt, belge yok demiştik. İkincisi zaten deli saçması, çünkü böyle bir suç mevcut değil. Bu kafaya göre 15 Temmuz’da eskaza bir "yabancı"yla iletişim kuran, hatta yanından geçen bile hapse girebilir. Hukuk devletine bak!

- Bir diğer suçlama, "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti yıkmak". Peki nasıl? Gezi’yi "finanse" ederek! Aradan geçen beş yılda, çok uğraşsalar da Gezi’den bir cebir şiddet hikayesi çıkaramadılar. Ama mesele zaten kanıtta, belgede, gerçeklerde değil. Kavala gibi saygın, herkes tarafından gayet iyi bilinen, şefafflığa ve demokrasiye değer veren, bu uğurda çabalayan bir iş adamının nezdinde sivil toplumu cezalandırmak. (Fatih Polat’ın yazısı için:)

- Kavala’nın tutuklu kalmasının bir sebebi "kaçma şüphesi". Sanki tutuksuz yargılananlar, adli kontrol süreçlerinden muaf oluyormuş gibi. Sanki Kavala çıksa, kaçmaya tenezzül edecekmiş gibi.

DURUŞMA MEĞER YAPILMIŞ!

  • Kuvvetli kanıtlar var deniyor, ancak dosyada gizlilik kararı var. Yani hem 1 yıl hapiste tutuyorsunuz hem de adil yargılamanın önünü türlü bahanelerle tıkıyorsunuz. Dahası, dosyaya bakan savcı dahi Kavala’nın ifadesini almamış.
  • Delil denilen şeylerin bir kısmı, Saray medyasına servis edildi. Avukatlar, bu yayınların üzerine başvurular yaptı. Ayrıca çok absürt bir durum daha ortaya çıktı. OHAL’deyken yapılan tutuksuz yargılanma başvurusu kabul edilmemişti. Ancak avukatlar, OHAL kalktığında "kararın kabul edildiğini" hatta bir duruşmanın yapıldığını öğrendiler. Duruşmadan hiçbirinin haberi olmamıştı!
  • Gözaltına alınmasından, ifade alınma sürecine... Yapılan itirazlara red gerekçelerinden, AYM’nin müracaatı işleme sokmamasına, A’dan Z’ye hukuksuzluktur, haksızlıktır, zulümdür Kavala’ya uygulanan. Gelinen noktada AİHM, AYM’den 10 Ocak 2019 tarihine kadar yanıt bekliyor.

Bir yerlerde, birilerinin bu saçmalığa dur demesini, Kavala’nın tutukluluğunun 10 Ocak’a kalmadan, bir an evvel sonlanmasını bekliyoruz. Kavala ise uğradığı büyük haksızlığa rağmen kendisini hala ön plana çıkarmayı reddediyor. Bir yıldır iddianamesiz tutulduğu hücresinden başkalarının haklarını savunmaya, mağduriyetini  savunmaya devam ediyor:

... Yıllardır sakıncalarını vurgulamaya çalıştığımız, peşinen ceza haline gelmiş mahkeme öncesi uzun tutuklamalara ve yargılamalara artık bir son verilmesini hayati önemde görüyorum. Benim durumumun bu sakat tutuklama rejiminin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve yargısına verdiği zararın daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacağına ümit ediyorum.

Kavala’nın mesajında "Hayatımdan aylar eksiliyor" cümlesi, zaten bir elin parmağını geçmeyen yayınlarda ön plana çıkarıldı. Asıl Kavala’nın tutukluğuyla kristalize olan hukuksuzluk, kural kanun tanımazlık Türkiye’nin geleceğinden çalıyor. İleriye değil, hep daha geriye sürüklüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi