Yurtta hır dünyada hır

Anlaşılmayan husus hâlâ memleketimin insanın önemli çoğunluğunun NATO’dan çıkılmasına karşı olması. Onu da memleketim insanının oportünistliğine verin!

Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!"

n.h.

Geçenlerde Kadir Has Üniversitesi'nin Türkiye Çalışmaları Merkezi, memleketim insanının, en büyük düşman olarak kimi gördüğüne ilişkin bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını yayınladı.

Tek bilgi kaynağı trol medya ve RTÜK TV kanalları olan memleketim insanının kimleri en büyük düşman olarak gördüğüne bakınca, aynı zamanda resmi ideolojiye karşı yükseltilen İslamşst ideoloji görüşlerinden ne kadar etkilediğini anlıyoruz.

Sonuçlar ayrıca, "muhalif" partiler ile olan omuz omuzuzalığı da yansıtıyor. Bunu demode resmi ideoloji ile moda resmi ideoloji arasındaki kesişme noktaları olarak da algılayabiliriz.

Sonuç olarak, İttihat Terakki Partisi ideoloğu Ziya Gökalp’in "İslam-Türk sentezi" teorisinin Cumhur İttifakı ile tam bir hegemonya sağladığını görüyoruz.

Osmanlı'nın "millet" sistemi, din temelli idi, ulus değil.

Necmettin Erbakan Hoca'nın "millet" yaklaşımı da daha çok buna yakındı.

Ama, T.C.’nin yeni erk odağında Ziya Gökalp’in ideolojik belirlemesi tam yerine oturmuş oldu.

Zaten TMTB, gençlik yapılanmasında yer alan kişilerde, bunun her zaman sağlam zemini olmuştu. 

1960’larda Kemalizmin gençlik içinde resmi ideolojinin hegemonyasını kıran sol dalganın karşısına şiddet kullanarak çıkan güç de zaten TMTB’yi düşürüp orayı bir üsse dönüştüren dönemin "muhafazakar" gençliği olmuştu. 

TMTB, yıldızı hızla parlayan TİP’li aydınların, gazetecilerin paneller düzenlediği bir yerdi. Ve CHP gençlik yapılanması tarafından "muhafazakar" gençliğe teslim ediliverdi, kavgasız döğüşsüz.

TİP toplantıları sırasında, MTTB önünde biriken "muhafazakar" gençlik, "Komünistler Moskovaya" sloganı ile binaya saldırmaya, içeri girmeye çalışırdı.

TİP gençlik kolları, savunurdu binayı.

Bir keresinde, öfkelenen Ayşe Nur’un elindeki sandalyeyi cama indirdiğini hatırlarım. Yaşar Kemal zaten Ayşe Nur’u gençlik kollarındaki imajı ile hatırlardı hep.

O sıralarda sosyoloji okurken, bir yandan da YOL-İŞ sendikasında çalışıyordu.

Bir keresinde su tabancasına kırmızı mürekkep doldurup "muhafazakar" gençliğin yüzüne sıkınca, bir panik yaşanmış, ertesi gün cağ basın, "Cağaloğlu Kana boyandı diye" manşet atmaya kalkmıştı, kırmızı suratlarla.

Onlar arasında kim bilir kaç mebus çıktı! Kesin hatırlarlar. Cesur bir kızdı karşılarındaki.

Biraz anılardan sonra, gelelim Kadir Has Üniversitesinin anket sonuçlarına.

Ankete katılanların % 70’i ABD’nin Türkiye’nin en büyük düşmanı olduğuna inanıyor.

1960’larda ise en büyük düşmanın "Moskof" olduğuna inanırdı memleketim insanı.

İkinci düşman ise, % 66.7 ile İsrail. Bu da pek şaşırtıcı değil, Maşallah ülkem solcusu, sağcısı, dincisinin hemen bir araya geldiği bir hedeftir İsrail! Antisemitizm ile de aradaki hat belirsizdir.

Dost sayılan tek dost sınır Nahçivan ile. Naxçıvan Muxtar Respublikası ile sınırımız sadece 17 km uzunluğunda. Dost ülkenin yüzölçümü ise 5 bin 500 km2.

Üçüncü deyince bu ilk iki düşmanı görünce, Siyasal İslam’ın İran devriminden sonraki büyüyüşü nedeniyle, Afganistan savaşları nedeniyle üçüncü düşmanın Rusya olacağını düşünebilirsiniz.

Ama memleketim insanına göre, üçüncü düşman % 59 ile İran’dır.  Bakmayın Kürt sorunu nedeniyle yapılan flörtlere. Her ne kadar İslamist olsak da biz Osmanlı Bankasıyız! İslami devrimin Sünni versiyonunu yapacağız değil mi? Her şey çok iyi de adamlar Şia ya! Nasıl unuturuz Osmanlı/İran savaşlarını? Neyse bu sorun 2023’de kökten çözülecek. Kuzeyde Moskof, batıda Nemçe, Doğu da İran ile savaşmadık mı yüzyıllarca!

Elbette, % 58 ile dördüncü düşman Yunanistan ve Ermenistan! Şu anda fırtına neden iki cephede patlak veriyor, çok anlaşılır! Halifeyi kurtaracağız deyip, onlarla savaşmamış mıydık?

"Moskof" ise 5. sırada. 

Elbette, 6. Sırada Siyasal İslam’ın ana eylem sahalarından olan Fransa ve İngiltere’den başka hangi ülke olabilir? Charlie Hebdo baskını ile zirve yapmıştı bu dalga.

Almanya ise düşman sıralamasında, 7. sırada. Ona da Maşallah!

Uygur meselesine karşın, Çin sıralamada ancak 8. Sırada. Malum lobinin etkisi herhalde!

Peki, onu küçümen Kıbrıs Cumhuriyeti'nin izlemesine ne diyeceksiniz?

Herhalde, Meis adası bağımsız olsa ardından o gelirdi!

Boşuna değil savaş gemilerinin etrafında dolaşması.

Irak elbette son derece kuşkulu, hasım bir ülke.

Afganistan hükümetinin Ayasofya’da Taliban bayrağı açılmasını protesto etmesinden sonra herhalde bu ülke de düşmanlar arasında pirim toplamış olmalı.

Bu sıralamaya göre, komşulardan sadece Bulgaristan ve Gürcistan bir tehdit sayılmıyor. Sonuç olarak, elde kala kala dost komşu olarak "Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti" kalıyor! Türki diye tanımlanan ülkelerle sınır bir tek Nahçıvan ile var.

Zaten memleketim insanı Azerbeycan’ı en dost ülke olarak birinci sıraya koyuyor.

Sonuç olarak genç cumhuriyetin yurtta sulh cihanda sulh ilkesinin yerini, yurtta hır, cihanda hır çıkarma almış da haberimiz yok!

Anlaşılmayan husus hâlâ memleketimin insanın önemli çoğunluğunun NATO’dan çıkılmasına karşı olması. Onu da memleketim insanının oportünistliğine verin! 

Ne olur ne olmaz! El altında olsun!

* Yazı Görseli : Padişahı I. Abdülhamit Kutsal Roma İmparatoru ve Avusturya Arşidükü II. Joseph ve Çariçe II. Katerina ile kumar oynuyorlar. (1780'li yıllara ait bir karikatür)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi