CHP oldukça geniş bir seküler kesim insanının hala desteğini alıyor. Oysa yarın başarılı bir 2019’un Kılıçdaroğlu’nun çekingen ve devletçi yaklaşımıyla başarılamayacağı bence çok açık.
'Kollektif liderlik' gibi saçmalıkları bir yana koyalım ve altını çizerek söyleyelim. Demirtaş, HDP hareketinin lideridir. Üstelik kendisi istese de istemese de bu böyledir.
Bu topluma gerçekten 'özgürlük', 'barış' ve 'birlikte yaşama' değerleri üzerinden yeni bir siyaset önermek gerek. Bütün bu yükü yalnızca Kürtlere ve bir avuç demokrata bırakmamak gerek.
'Demokrat', üstelik de 'sosyal' olanından bir siyasi parti, İslamcı-milliyetçi bir başka partinin arkasına nasıl takılır, nasıl savaşı destekler diye sormak isterim. Bu mudur vizyonunuz?
İktidarın bir 'odak noktası' olarak Demirtaş’tan korktuğu çok açık. Ortada hiçbir delil, hiçbir ciddi eylem olmadığı halde, yargıyı açıkça etkileyerek Demirtaş’ın tutuklu kalması sağlanıyor.
Şimdi büyük bir çalkantının ortasındayız. Tıpkı 90 yıl önceki gibi yine toplumu büyük ölçüde siyasetin dışında tutarak ülkeyi kendi değerleri üzerinden biçimlemek isteyen bir yönetim var.
Çılgın projelerin arasında toplumun yukarıdan nasıl daha iyi (!) yönetileceğiyle ilgili 'Olağanüstü Hal' yasası ve KHK’lar gibi projeler de var anlaşılan.
Barış bildirisini imzaladıkları için haklarında dava açılan Erol Katırcıoğlu ile İbrahim Kaboğlu savunma yaptı.
Muhalefet bakımından medyanın öneminin altını çizmek ve umutlarımızın iniş çıkışlar yaşadığı bu günlerde 'enseyi karartmamak' için Channel N'in efsanevi hikayesine bakmak gerekir.
Karabağ'a gittikleri için Azerbaycan'ın haklarında soruşturma başlattığı gazeteci ve akademisyenlerden açıklama geldi.
Eylül ayında Dağlık Karabağ bölgesine giden siyasetçi Ufuk Uras, yazar Sait Çetinoğlu, gazeteciler Ali Bayramoğlu ve Erol Katırcıoğlu hakkında yasal işlem başlatıldı.
Offshore hesaplar iki amaç taşırlar; vergi kaçırmak ya da kazancını gizlemek ve aklamak.
Türkiye tarihte ulus-devlet olduğunu açıkladığı günden bugüne doksan yıl geçmiş olduğu halde hala 'aşiret devleti' gibi davranıyor.
Topluma dışardan bakınca bu ülkenin yetişmiş insan gücüyle bu insan malzemesi arasında müthiş bir açıklık var. Nerede bu insanlar?
Bugünün Türkiye’sinde Cumhuriyet’in iyi-kötü bazı kurumları ve kuralları ya tamamen kaldırılmış ya da büyük ölçüde zaafa uğratılmış ve fakat yerlerine de bir şey konmamıştır.
Azerbaycan makamları, kendi izinleri olmadan, Dağlık Karabağ'a giden Ufuk Uras, Sait Çetinoğlu, Ali Bayramoğlu ve Erol Katırcıoğlu hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu.
'Parlamenter demokrasiyi' ortadan kaldıranlara karşı meşruiyet sağlayıcı hiçbir katkıda bulunmamaktır. O nedenle de muhalefet milletvekillerine kalan tek seçenek “sine-i millete dönmektir”.
Son zamanlarda laiklik ilkesinin açık açık çiğnendiği olayların artışına bakarsak AKP’deki değişimin İslamcı bir toplum inşası olduğu iddia edilebilir.
Siyaset bence bu insanların bu duygu ve düşüncelerini kapsayan ve bunu da bütün toplumu içine almak amacıyla haykıran bir siyaset olmalıdır. Böyle silik, korkak ve hesaplı bir siyaset değil.
CHP yöneticilerine dürüst olmalarını öneriyor ve diyorum ki “Arkadaşlar HDP ile görünmek sizin oy potansiyelinizi düşüreceğinizi sanıyorsanız bunu açıkça söyleyin.
Toplum, 'atı almış' ve 'Üsküdar’ı geçmiş'tir. Bunun böyle olduğunu Cumhurbaşkanı 2019’da büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak öğrenecektir.
Hükümetin göze alabileceklerinin derecesini anlamak için en iyi örnek sanırım bütün muhalefeti “FETÖ, DEAŞ ve PKK”yı savunmakla itham etmesi.
Her şey gözlerimizin önünde oldu. Belki hala bilmediklerimiz var ama hikayenin ana fikrini biliyoruz.
Adalet yürüyüşüne katılım her geçen gün artarken katılan isimler de oldukça renkli. 20. günde ve bitime 70 km kala ziyaretçilere mikrofon uzattık. Sanatçı ve yazarlar yürüyüşten umutlu.
Bu ülkede en çok adaletsizliğe uğramış olanları, yani Kürtleri dışarıda bırakarak Gandi olmak mümkün mü?
Adalet yürüyüşü CHP’yi bir devlet partisi olmaktan çıkarıp gerçek anlamda iktidara da talip bir muhalefet partisi haline getirebilir. Böyle bir potansiyeli vardır.
FETÖ’cüleri en yakından tanıyanlar AKP’lilerdir. Çünkü insan ancak kendisine en çok benzeyeni ayırt edemez ve kilit görevlere getirir.
'Birlikte yaşama' fikrinin siyaseti her şeyden önce bizzat farklı mahallelerin içlerinde yürümesi gereken bir siyasettir.
İlk buluşmasını 26 Mayıs günü Almanya’nın Köln kentinde yapan Artı Gerçek ve Artı TV, bu kez Amsterdam’da destekçileriyle bir araya geldi.
Bugün Türkiye’de öyle ya da böyle bir tek adam yönetimi ihdas edilmiş durumdadır. Üstelik bu yönetimin “sandıkta” hile ile gerçekleşmiş olduğu da ortadadır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.