Rakamlar ne derse desin, seçim sonuçlarını nasıl ilan ederlerse etsinler zorbalar kaybetmiştir.
Artık seçim usulsüzlüğü ya da hilesi nedeniyle alanlara dökülecek yurttaşları evine yollayabilecek ne bir lider var ne de paşa paşa evine dönecek bir kitle var.
Soylu ikna olmazsa, Demirtaş’ın 'Efkan Ala, bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var diyordu' iddiasına sessiz kalan selefine de başvurabilir.
Partilerin siyasi hesapları olabilir de AYM neyi bekliyor olabilir? Devletin gizli saklı köşelerinde kıran kırana bir pazarlık sürüyor olabilir mi?
Umuyoruz ki muhalefet partilerinin gündemindeki birincil mesele budur ve Filistin meselesi nedeniyle arada kaynamamış, hak ettiği önemi görmüştür.
Devri sabık yaratmama geleneği olmasaydı, Kürşat Yılmaz’ı 1998 yılında Burdur cezaevinden kaçıranlar açığa çıkarılır, yardım eden siyasiler yargılanırdı.
Ama tablo bundan ibaret değil. Bir de karanlık odalarda yapılan B, C Planları var.
İşte tam bu nokta, CHP’nin tabiri caizse hünerini göstereceği son şans hatta belki son görev olarak önünde duruyor.
Türkler, Kürtlere bir kez daha borçlanacaklar ama bu kez umuyorum ki karşılığında ceza değil 'vatana bağlılık' ödülü alırlar.
Daha ‘dakika bir gol bir’ hali yani. Sanki Erdoğan bunların hangi düğmesine basarsa hangi sesi alacağını ezbere biliyor.
Suriye meselesinin, iktidar güçlerini bir yol ayrımına getirmiş olduğu görünüyor. Bu arada, yazıyı 'umutsuz olmayan yazmasın' diyenlere ithaf ettiğimi de not edeyim.
Bilançoya bakılırsa, iktidar emperyali gösterip ‘yerli ve milli’yi vuruyor. Ya da 'yüz binlerce hain'in yaşadığı bir ülkede, Reis hâlâ iktidarını koruyor.
FETÖ’cünün cinayeti bile ‘Saray ittifakı’nın işine yaradı ve bu kritik önemdeki antidemokratik hamle, cinayetin gölgesinde kaldı.
Bahçeli’nin asıl önemli sözlerinin, 'Tipitip' gölgesine saklanmasına Özgür Özel de adeta elinden gelen katkıyı yaptı.
Medya patronları, sendikalaşmayı engelledikleri, habercilik yerine züccaciyeciliği tercih ettikleri için şimdi Reis’in karşısında el pençe divan duruyorlar.
Muhalefet mi ediyordun ki, 'bilinmeyen örgüt'ün propagandasını yapmak gerekçesiyle 'terörist' ilan edilesin? 'Barış' mı dedin ki, gönüllü sürgüne razı olasın? Tercihin kadarsın Ahmet Hakan!
'Ehli sünnet üst kimliği' diyebilen İslamcılara karşı bizim sol muhalefetin hâlâ bir 'üst kimlik'te buluşamamış oluşu, hatta lafını bile edemiyor oluşu OHAL’imizin özeti de, derdim bu.
İslamcı, liberal ve ulusalcı gibi farklı toplumsal kümelerin ‘kanaat önderlerini’ aynı eksende buluşturan nokta için olsa olsa 'gizli ideolojik birlik' denebilir.
CHP yönetimini bırakmaya niyetli görünmeyen Kılıçdaroğlu’nun ya asla ders almayan beceriksiz bir siyasetçi, ya da bazı odaklardan yönlendirilen görevli olduğunu düşünmemek elde değil.
Bizi 'ölü seviciliği' yapmaya, bazı 'tasmalı medya mensupları' gibi 'ölümler üzerinden siyaset yürütenler'e boyun eğmeye zorlayamazlar.
Kirli ve kanlı tarihlerini bugüne taşıyanlara karşı, bölünerek birleşmiş muhalefetten başka yol yok çünkü...
Şimdi muhtemelen Demirtaş, cezaevinde, eli kolu bağlı bu tartışmaları izlerken partinin hiç olmaması gereken bir gündemle enerji kaybetmesinden kahrolmuştur.
Eh o zaman seçmen de 'SADAT bizim için toz zerresi' diyerek meydan okuyan Meral Akşener’in sağlayacağı güvenlikle seçime gider!
Böyle bir aile modeli mi muhafazakar ve dindar kesimlerin kutsadığı aile ki, AKmedya’nın köşecileri ve AKP’nin kadınları toptan sessizliğe gömülüyor?
Yapılması gereken muhalefetin acilen 'OHAL’in kalkması, YSK’nın yeniden yapılandırılması ve seçim barajının kaldırılması' taleplerinde birleşerek, gündemi belirlemesi ve yönetmesidir.
Peki, darbeyi önleyen bu demokrat askerler; dışarıda içeride sıkça dillendirilmeye başlanan; bırakın sağı-solu, ülkücünün ülkücüyle çatıştığı bir iç savaşı da önler mi?
Bütün demokratik muhalefet odakları ortak bir demokratik seçim önerisi için bir araya gelmeli ve geç olmadan bu öneriyi kamuoyuna duyurmalı. Bu çağrının öncülüğünü de kadınlar yapmalı.
Osman Kavala nezdinde de TÜSİAD’a servetlerini, hürriyetlerini, itibarlarını kaybedecekleri mesajı çok anlaşılır biçimde verilmiş oldu.
Binlerce bebeğin ruhunu çalıyor, binlerce bebeğin ruhunu öldürüyor, binlerce bebeğin ruhunda yaşam boyu izini taşıyacakları ağır yaralar açıyorlar.
Arabistan ılımlı İslam’a dönerken, bir zamanlar Ilımlı İslam ülkesi olarak Orta Doğu’ya model olmaya soyunan AKP yönetimindeki Türkiye ise radikal İslam’a doğru dolu dizgin
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.