İktidarın sosyal dokuyu dönüştürme hedefinde ne kadar ileri gidebileceğine ilişkin vahim bir işaret değilse savcıların harekete geçmesi gerekir.
Bir ‘ruhban’ sınıfı olduğunu, bunların kendi aralarında beğenmediklerini yargılayıp ölüm emri çıkarmaya başladıklarını öğrendik.
Bir zamanların popüler deyimiyle devlet içindeki ‘şahinler’ ve ‘güvercinler’in çatışması gibi de okuyabilirsiniz.
Tek tek, birbirinden bağımsız yaşanıyormuş gibi duran halkalar bir zincir haline gelerek ülkeyi kuşatmayı başladı.
Bunlar/ Engerekler ve çıyanlardır/ Bunlar/ Aşımıza, ekmeğimize/ Göz koyanlardır/ Tanı bunları/ Tanı da büyü (Ahmet Arif)
Adeta elbirliği ile seçmen iradesini değil iktidar iradesini onaylatan bir seçim sistemini meşrulaştırmaya, tam da iktidarın istediğini yapmaya soyunmuşlar.
Sabahında Soylu’nun, akşamında iki ‘muhalefet’ partisi yöneticisinin HDP’yi hedef alması tesadüf de olamaz subliminal mesaj da herhalde.
'Bu yapı çok korunaklı. Jandarma gibi, güvenlik bürokrasisi gibi son derece ulaşılmaz bir yerden geliyorlar.'
BM’nin 'Turuncu Kampanyası'nı adeta kutuplaştırma siyasetini kadın hareketi içine de yaymak üzere kullandılar.
Sarı Yelekliler hareketi, sosyal medya üzerinden başlaması, her yaştan ve her siyasi görüşten insanın katılması nedeniyle Gezi isyanına çok benziyor.
'Devlet partisi' tanımını kullanarak FETÖ VE PKK bağı kurmaya çalışmak, kriminalize ederek bertaraf etme taktiğinin 'devletin kurucu partisi'ni bile es geçmeyeceğini gösteriyor.
Gazetecilerin, yazarların, sendikacıların, akademisyenlerin, sivil toplum aktivistlerinin yargılanmasında McKinsey’in payı var mı?
Ait oldukları kitlenin mağduriyetleri için kıpırdamayan vicdanları iktidar için süpürge vazifesi görürken, elbette ki Türkiye'yi yalan haberde birinci sıraya taşıma başarısı onlara ait.
Her talep iktidar tarafından toplum mühendisliğinin bir başka basamağına tırmanma vesilesi yapılırken, topluma eza olarak geri dönen yeni bir mağduriyet alanı yaratıyor.
Ben de bir soru ekliyorum; ölmek ve öldürmek nasıl tercih haline getiriliyor bu düzende?
Mesele artık yoksulluk sınırını da aşacak şekilde, kadını sadece ‘hayatta kalabilmek için’ evlenmek mecburiyetinde bırakacak politikalar üretmeye geldi.
Onlar bu dönemin kahramanları adeta. Öyle ‘komple’ yargı aparatları ki ağızlarından çıkan tek cümle yetiyor. Başka ne kanıta ne tanığa ihtiyaç kalıyor.
Bir AKP’linin 14 seçmen ettiği bir sistemden söz ediyoruz. Evet, ironi yapmıyorum. Bir AKP’li kadın yönetici tam 14 sandıkta oy kullanmış.
Avukatların işkencecinin yakasına yapıştığı askeri dönemlerden, ‘sivil’ mahkemelerde işkence gören avukatlar dönemine geçtik.
24 Haziran öncesi yapılacak hileler belgeleriyle CHP’ye ulaşıyor. Dikkatinizi çekerim, İçişleri Bakanlığı’na ait belgelerden söz ediyor Pekşen.
Belki bir, belki bir kaç 700 hafta daha geçer ama o ‘duvar’ bir gün yıkılır. Bu umudun adıdır 'Cumartesi İnsanları'.
Ülke geleceğinde bu denli yaşamsal bir işlevleri varken, olmuşken sessizce kenara çekilmemeleri gerekirdi.
Hangisinde bir gazetecinin, bütün bunları yozlaşma saymayıp, filmleri yoz bulma saçmalığına denk geldiniz?
Ve size rağmen tabii ki kadınlar 'haklarından da mücadeleden de vazgeçmeyecek'!
Bugün Yunanistan yandığı için sevinenlerle dün komşularını yakanların beslendikleri ideolojik zeminin bu canlı türünü yetiştirmesinden daha doğal ne olabilir?
Rejime biat etmeyen kişi ve kurumlar resmi ya da gayri resmi araçlarla tehdit altındadır. Yeni rejimin 'vatandaş tanımı' arasında bu kesimler yok ama suç örgütü lideri Sedat Peker var.
Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu ise adeta yeni bir 'Yenikapı Ruhu'yla 15 Temmuz mesajı veriyor.
Bu öyle bir skandal ki, milyonlarca seçmenin güveni, umudu yerle bir edildiği gibi, yeni rejime dikensiz gül bahçesi armağan etti.
O zaman Süleyman Soylu’ya da, dikta rejimine de biat ettirirler, şikayet edebileceğiniz kimse de kalmaz.
Muocular inat ve ısrarlarını sürdürerek oylarına sahip çıkmak için nöbet tutarken bir şey olur.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.