Cehennemi bu dünyada yaşayanlar için hep söylenir ya, 'Onlar doğrudan cennete gidecekler' diye... Sadece AKP'ye oy verecek olanlar değil, hiç oy vermemişler de aynı kaderi paylaşıyorlar.
28 Şubat'ın yirmi birinci yıl dönümünde günümüz Türkiye'sine bakınca çok naif kalmıyor mu?
Muhsin Ercan gönül işlerinde tam bir Orka idi. Hayatı boyunca tek eşli kalmayı seçti, Gönül ablamdan başkasını görmedi gözleri...
Buraya sığmayan daha pek çok faydası var. Hepsini yazarsam memleket idaresi tarafından savaş açılmış 'bir şeyi' överek yardım ve yataklık gibi suçlamalara maruz kalabilirim.
Şeriatçı sağdan radikal sola kadar bütün siyasi yapılar Nicolas Maduro'nun yanında saf tuttular. Bir başka anlatımla Maduro, Türkiye'yi birleştirdi.
Yılmaz Özdil kimseye kitabını zorla satmıyor. Tersine onu zorluyorlar 'bir imza daha at' diye. Piraye Hanım, Nâzım ile ilgili hiç konuşmadı. Anılarına saygı gösterdi, Nâzım'ı korudu.
Bu sefer at daha Üsküdar'da tökezledi! Dudullu'da hileli seçmen kayıtları ortaya çıktı. Bu durum açık olarak gösteriyor ki, AKP eski formunda değildir. Atlar yorgun.
Kenan Evren, 12 Eylül döneminde Kuran'dan ayetler okuyarak laiklik mücadelesi yaptı. Sonuçlar ortada.
Demek ki gidiyorlar. Kitapta yapılan röportajlarda gidenlerin tamamı bir daha dönmemek üzere o ülkeye yerleştiklerini belirtiyorlar.
Özgürlüğün en güzel yanı da burada zaten. İçinizden geldiği gibi küfür edebiliyorsunuz. Çünkü fena halde basın özgürlüğü var!
Geniş açıyla bakınca gayet net olarak ortaya çıkıyor ki, bir kavrayamama sorunu varlığını sürdürüyor. 10 Aralık bu ülkede yanlış anlaşılıyor.
Kitap fuarları yazarlar açısından okurlarıyla tanışma, tartışma imkânı sağlar, tabii bir de meslektaşlarıyla buluşup hasret giderme... Trabzon Kitap Fuarı da böyle oldu.
Türk sağına göre, solcular her zaman dış güçler tarafından desteklenen vatan hainleridir. Solun yazarları, şairleri, edebiyatçıları da öyledir.
Türk sağı içinde çok önemli bir yere sahip olan 'Mücadele Birliği' ya da 'Mücadeleciler' adlarıyla anılan siyasi hareket üzerine de 2018'e kadar yapılmış tek yayın yoktu.
Akın Birdal'ın A7 Kitap Yayınları arasından çıkan kitabı yakın tarihe de ayna tutuyor. Bu aynaya yüzü kızarmadan bakana ne mutlu!..
Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında 'nitelik' önce geliyordu. Mevcut iktidarın düşünce yapısı değişik. Onlar için nicelik önem arz ediyor. En büyük havaalanı, en uzun köprü, en büyük her şey...
Oyun şimdiye kadar sahnelenen işçi sınıfı mücadelesini dile getiren, işçilerin direngenliğini anlatan benzerlerinden çok farklı bir tiyatro eseri olarak öne çıkıyor.
Her şeyi iktidar partisinden beklemek olmaz. Biraz da millet kendiliğinden bir şeyler yapacak. Bakın Kayseri'de ucuz ekmek üretiliyor, Türkiye'nin her yerinden Kayseri'ye uçak var.
Asalaktılar diye yazacak tarih, çünkü aldıkları servet değerinde maaşlarını katiyen hak etmiyorlardı. Sadece 'Başkan dedi ki' diye yazıp geçiyorlardı.
Çan-2 Termik Santralı Avusturya'da kurulup 15 yıl çalıştırıldıktan sonra 'atalım mı, satalım mı?' ikilemi içindeyken Türkiye'ye monte edilivermiş!
12 Eylül darbesi yapıldığında CİA Ankara İstasyon Şefi Paul Hanze'ye bu gelişme şöyle bildirilmişti: Paul senin çocuklar başardılar!
Eski yıllarda Türkiye'de 'basın kralları' yoktu. Sahici krallar bile ancak 'muhabir' kadrosundan istihdam edilebiliyordu!
Can Baba hayatının son döneminde 'Mekanım Datça olsun' demişti. Oldu da... Datça, Can Baba'nın tek başına karar verip yerleştiği bir yer değildi.
Avrupa 'demokrasi' diyor, Afrika ise 'açız' diye bağırıyor. Bu bakımdan Afrika'da daha itibarlı bir mevkide kabul görebiliyor ülkemizin yöneticileri...
İktidarın her yaptığını destekleyerek iktidara akıl vermenin onurunu yaşarlar içten içe... Hatta bir adım da ileri giderek 'yönetiyoruz' havası da yayarlar.
1950'lerin Demokrat Partisi'nin demokrasi konusunda içtenliği ile 2000'lerin AKP'si aynı bulvarın farklı zamanlardaki ruh ikizi koşucuları olarak tarihte yerlerini alıyorlar.
Muhalif gazetecilik kolay, esas zor olan Hükümetin yanında ve onun temposunda koşabilmek!
HDP ayakları birbirine bağlanmış halde kulvarın başına konuldu. Bu koşullarda koştu ve Türkiye'nin üçüncü büyük partisi unvanını aldı!
Üç dönem... Sanıyorum ki, bir iktidar üç dönemde yapabileceklerinin hepsini gerçekleştirebilir! İşte şimdi o yerdeyiz Erdoğan 5'er yıldan üç dönemi tamamladı. Şimdi gitme vakti.
AKP sayesinde her şeyimiz gelişti, cezaevlerimiz arttı. 2016'ya kadar 14 cezaevi inşa edildi. 34 cezaevine ek binalar yapıldı. Gelecek için de 43 yeni cezaevi yapım ihalesi açıldı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.