Çok sert, tokat gibi sözler! Bu hafta bu kadar. Gündemi yazdım işte…
Eleştirel süzgeç ve analitik çerçeveden yoksun bir bilgi hâlâ “bilgi” midir, yoksa bilgi kirliliği mi? Akılcılıkla sorgulanmayan bir “bilgi”, yeni bir tür bağnazlığın harcı olabilir mi?
Ermenistan’da ölü sayısı bini bulmuş! Azerbaycan’da ise altı yüzü geçmiş. Resmi rakamlara göre tabii, gerçeğini bilemeyiz. Bunlar sadece Covid’den ölenler. Ama belli ki yetmemiş...
Hepimiz Türk değil miyiz? Yani Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Arap, Laz, Çerkez, vb. Hepimiz. Anayasal anlamda… “Üst Kimlik” olarak… Öyleydik, değil mi? Söylenen bu. O halde “soydaşlarımız” kim?
12 Eylül artığı faşistlerin Tabipler Birliğini hedef almaları göründüğü kadar abes değil: Demokratik bir işleyişe sahip STK’ların faşizmin panzehrini barındırdığının farkındalar!
Pandemi artan bir güçle yayılmaya devam ederken hâlâ meleklerin cinsiyetini tartışan iflah olmaz mankafaların naftalin kokulu gündemlerini ciddiye almaya devam etmeli miyiz?
Fikirler uğruna ölelim, kabul, ama aheste aheste. Ey siz azmettiriciler: Önce siz ölün, siz önden buyurun. Ama yeter! Bırakın yaşasın diğerleri! Yaşam onların şu dünyadaki tek lüksü…
Uzay Araştırma Merkezi’nin sızdırdığı, Cüce Galaksi Akvaryus’un “Mavi Gezegen İnceleme Ekibinin Raporu” (Türkçesi YB) gerçek bir belge mi, uydurma mı? Asla emin olamayacağız.
Kadınlar izin vermedi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilemediler. Şer güçleri şimdi de “cinsel yönelimi farklı olanlara” şiddeti meşru kılmak için “şerh” koyma derdinde.
'Ben bir seri katilim. Dava için cana kıyarım. Ama mertçe dövüşerek değil tabii: Kalleşçe pusu kurup silahsız insanları soğukkanlılıkla infaz ederim. Devletimin şerefi benden sorulur.!
20 Temmuz 1995’te aramızdan ayrılan Belçikalı Marksist kuramcı ve IV. Enternasyonal’in en tanınmış yöneticisi Ernest Mandel’in baskın kişilik özelliği neydi diye sorulsa, tevazu derdim.
Barolar başta olmak üzere artık her şeyin çok’lusu moda. Çok’tan bir dönem bu: Siyasetin çok’u çıktı. O halde yazara düşen de bunları çok yazmaktır sanmayasınız. Çok laf, lafta kalıyor.
Institut français Türkiye’nin online edebiyat konferansı serisi, yazar Yiğit Bener’in ev sahipliğinde düzenlenecek. Konferanslarda Yiğit Bener’e edebiyat dünyasından bir konuk eşlik edecek.
Bu vazgeçişe karşı çıkan, çıkmayan ben dahil herkesin eksikliğini ne yapacağız, nerelere koyacağız peki?
''Her şeyden önce müzik'' demiş Verlaine. Kitap okumak da ruh ve akıl sağlığı için olmazsa olmaz bir faaliyet. Ne kadar çok şarkı dinlersen, ne kadar çok kitap okursan o kadar iyi...
Sadece gerçekleri dile getirmek neyimize yetmiyor? Buna bir de kendi halinde bir edebiyatçının düşünü, fantezisini, kurgusunu ve bireysel yorumunu katmanın ne gibi bir artısı olabilir?
Yazar ve çevirmen Yiğit Bener, 8 Kasım’dan itibaren her hafta Cuma günü Artı Gerçek’te.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.