Ahmet Telli: Bir tereddüt hissediyorum bu tenhalıkta

Ahmet Telli: Bir tereddüt hissediyorum bu tenhalıkta
Diyarbakır’daki 6. Kitap Fuarına konuk olan şair Ahmet Telli, Diyarbakır’a ilişkin gözlemlerini aktardı.

Bahar KILIÇGEDİK


ARTI GERÇEK- Diyarbakır’da, TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından düzenlenen 6. Kitap fuarının konuklarından biri de şair Ahmet Telli. Kitap fuarının ilk gününe ilişkin Telli, "TÜYAP’ın düzenlediği kitap fuarlarının bir çoğuna katıldım. Ama Diyarbakır’ın özel ve özgül bir yanı var. 4 yıl aradan sonra, 6’ncısı düzenleniyor. Bu 4 yıllık gerilim ve gerginlik bir biçimde kuşkusuz ki fuarın ilk gününe yansıyor. Bir tereddüt hissediyorum bu tenhalıkta…Umarım ki hafta sonuna kadar sürecek bu fuar bu tedirginliği atarak, okurlarının daha geniş kesimlere ulaşmasını sağlayabilir" diyerek gözlemlerini aktardı.

"ŞEHRİN HAFIZASINI GERİ VERMEK LAZIM"

 ‘2015 yılından bugüne Diyarbakır’da yaşananların ve ülkenin geldiği halin tedirginliği mi?’ sorusuna Telli, "Bu kent geçmişi ile vardır. Bir bellek şehridir Diyarbakır. O belleği silen kişi ya da silmeye çalışan kişilerin yarattığı tedirginlik, gerginlik bir biçimde yansısa da bunlar kalıcı değildir. Şehrin hafızasını geri vermek lazım. Şehrin hafızasını geri vermek ve o şehri kendi hafızası ve tarihiyle yaşatmak lazım. Bunun için her türlü hiyerarşik düzenlemelerin, olguların ortadan kaldırılması gerekmektedir" cevabını veriyor. 

"MİZAH BİTİNCE SANAT DA BİR KİRPİ GİBİ İÇİNE KAPANIR"

Ülkede hak arayışı noktasında yapılan baskı ve müdahalelerin, ifade özgürlüğü noktasında yaşanan sıkıntıların sanata ve sanatçıya yansıması konusuna Telli, "Yavaş, yavaş mizah dergileri kapanıyor. Mizah bitince, sanatta bir kirpi gibi içine kapanır biraz. Anlatım yolları değişir belki.

BASKININ AĞIRLIĞINI, KABUSUNU YAŞATIYORLAR"

Kendi üzerimde bir baskı hissetmiyorum ama katıldığım her eylemde, yazmakta olan birisi olarak topluma karşı bir sorumluluğum da var. Çeşitli etkinliklerde bulunuyorum, ama orada o baskının ağırlığını, kabusunu yaşatıyorlar. Sanat yaratımında, sanatçı bir biçimde bir yolunu bulur, anlatır anlatmak istediğini sansür dıştan gelen bir şeydir. Önemli olan içte gelen otosansür olmasın. Yoksa sanatçı bir biçimde ne yapar eder, anlatım yolunu bulur. 1980'lerde ben su çürüdü demiştim. Yıllar sonra okurlar ‘O dönemin ruhunu iyi vermişsin diyorlar.’ Demek ki sanat sadece güncel değil, geleceğe bir söz bırakmadır. Gelecekten konuşur sanat zaten…" yorumunda bulundu.

Öne Çıkanlar