12 Eylül güzeldi…

Gazeteciliğe başladığımda altı bağlı çocuklar, devletin zirvelerine geldiler. Bazıları da gitti bile… Ben hâlâ aynı yerdeyim. Bu yazı da yürümüyor.

Bugün 12 Eylül. Silahlı Kuvvetlerimiz emir ve komuta zinciri içinde gayet yerinde bir müdahale ile parlamentoyu kapattılar. Grevleri sona erdirdiler. Anarşi ve terörü "şıp" diye bitirdiler.

Siyasi faaliyetleri sona erdirdiler.

Ülke huzura kavuştu.

Askerler, en kısa zamanda "demokrasiye geçireceklerini" açıkladılar.

Bize de düşen görevler var. Komuta kademesinden oluşan askeri konseyimizin Latin Amerika’daki cuntalara benzemediğini Batı dünyasına anlatmak zorundayız.

***

-Mehmet Abi senin bu yazı olmamış sanki.

-Ne var?

-12 Eylül askerlerine selam duruyorsun.

-Bugün 12 Eylül değil mi?

-12 Eylül olmasına 12 Eylül ama…

-Eeee?

-Darbenin üzerinden kırk yıl geçti abi!

-Hay Allah ben 12 Eylül’ü görünce hemen esas duruşa geçmişim demek!..

-Artık ülkemiz darbelere dayanıklı demir-çelik bir demokrasiyle yönetiliyor. Sen günümüze uygun bir 12 Eylül yazısı döktür abi.

***

Bugün 12 Eylül üzerinden kırk yıl geçmiş, askeri darbenin yıl dönümü. Ne kadar zor bir dönemdi. Parlamento kapatılmıştı. İşçilere grev yasakları getirilmişti. Aslında bu fena bir şey değildi. Şimdilerde de aynı şeyler yapılıyor. OHAL grevleri yasaklamak için kullanılıyor.

Ama patronlar yine de OHAL’den memnun değil. Büyük bir liderimiz var. Hiç susmadan konuşuyor, anlatıyor, ikna etmek için çırpınıyor.

Ama olmuyor. Kimse ona inanmıyor.

***

-Bak güzel abim olmamış yine…

-Neresi olmamış?

-Sen doğrudan eleştiriye girmişsin.

-Ne yazacağım?

-Bunu benim sana söylemem ayıp olmaz mı? Sen her dönemde iktidarları destekleyen efsane bir meslek büyüğümüzsün. Zorlanmadan bu işi halletmen lazım.

***

Bugün 12 Eylül. Askeri darbenin kırkıncı yılında bir başyazı yazmak hiç de kolay olmuyor. Devleti iktidar partileri yönetir diye bilinir, hâlbuki devlet iktidar partilerini idare eder. Ben devletin yanında -daha doğrusu devlet benim yanımda- bir gazeteci olarak artık zorlanıyorum.

Ne tarafa dönsen kıçın arkada kalıyor. O yüzden kime dayanacağımı kestiremiyorum.

Gazeteciliğe başladığımda altı bağlı çocuklar, devletin zirvelerine geldiler. Bazıları da gitti bile… Ben hâlâ aynı yerdeyim.

Bu yazı da yürümüyor.

Tıpkı yolun sonuna gelmiş diğer bütün şeyler gibi…

Yazımı yine de şöyle bitireyim:

12 Eylül güzeldi..!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nazım Alpman Arşivi