Mehmet Altan
2007-2024
2024’ün ilk günü haberlere göz atıyordum…
Köprüye ve oto yollara zammı yapıştırmışlardı.
Bir haber başlığı da “Yeni Yılda Hayatımızda neler Değişecek?” sorusunu taşıyordu.
Demokrasi, hukuk mu gelecek, yumurta fiyatları mı düşecek, gelir dağılımı mı düzelecek, merak
ettim…
Meğer lokanta ve kahveler, dükkanlarının önüne,
fiyat listesi koyacak, günlük evler için belge almak zorunlu hale gelecekmiş.
Biz yeni yılda “lokanta ve kahve atılımı” yaparken Kosovalılar için durum farklıydı:
"Kosovalıların Schengen bölgesine vizesiz seyahati başladı. Kosova vatandaşları, 1 Ocak'tan itibaren Schengen bölgesine 180 günlük süre içinde 90 güne kadar vizesiz gidebilecek.”
xxxxxxx
Basın Tarihine, 1 Ocak 2007 yılı gazetelerine döndüm.16 yıl öncesine…
O yıl komşumuz Bulgaristan ve Romanya için çok köklü bir değişim söz konusuydu… İkisi de AB
üyesi oldu.
Biz hala AB üyesi olamadık… Üstelik o ihtimalin artık çok uzağındayız.
xxxxxxx
AB üyesi olmanın ve olmamanın sonuçlarını Mahfi Eğilmez’in geçen gün yayınlanan “20 Yıl Önce
Balkanları Beğenmezdik” başlıklı çok çarpıcı yazısı ortaya koyuyor.
Yazı 2007 yılında AB üyesi olan Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan ile Türkiye’yi kıyaslıyor.
xxxxxx
“2000’lerin başında Balkan ülkelerine gidenlerimiz çevre güzelliğini, yapıları beğenirler, fakat insanları fakir bulurlardı.
Geceleri Balkanlardan arabalarıyla geçerek Türkiye’ye gelenler yollardan, aydınlatma eksiklerinden ve daha birçok şeyden şikâyet ederdi.
O tarihten sonra yavaş yavaş değişim başladı. Bulgaristan ve Romanya 2007’de Avrupa Birliği’ne üye oldu.
Sırbistan’ın 2025’de üye olması bekleniyor.
Türkiye, 1959 yılından beri üyelik beklediği Avrupa Birliği’yle tam üyelik müzakerelerine 2005 sonunda başladı ve bu müzakereler bugün iki tarafın da gönülsüz bir biçimde sürdürür göründüğü bir süreç içinde bulunuyor.”
xxxxxxx
“Grafik bize 2000 – 2017 yılları arasındaki dönemde Türkiye’nin dört ülkenin en yüksek kişi başına gelirine sahip olduğunu, onu Romanya’nın izlediğini gösteriyor.
2017 yılından sonra işler tersine dönüyor. 2017 yılında Romanya, 2018 yılında Bulgaristan Türkiye’yi geçiyor.
Sırbistan, Avrupa Birliği’ne girdikten sonra muhtemelen o da geçecek.”
xxxxxxx
Enflasyon grafiği de benzer bir gelişmeyi gösteriyor.
Türkiye ve Sırbistan, yüksek enflasyon sorununu çözerek 2004’den itibaren diğer iki ülkeyle aynı konuma gelmiş görünüyor.
Türkiye iki kez gruptan kopuyor: İlki 2013 yılında, ikincisi de 2017 yılından sonra.
2020 yılı sonrasında faizi enflasyonun çok altına düşürerek çok büyük bir para politikası hatası yapan Türkiye gruptan tamamen kopmuş görünüyor.”
xxxxxxx
“Buraya kadar Balkanlardaki üç ülkeyle Türkiye arasında son 20 yılda yaşanan gelişmeleri dikkate alarak ekonomik karşılaştırmalar yaptık.
Şimdi de meseleye hukuk, insan hakları, kadın erkek eşitliği, insani özgürlük gibi sosyal değerler açısından bakalım”
Bu tablo bize ekonomi dışında sosyal alanlarda da bu ülkelerin gerisinde kaldığımızı gösteriyor.”
xxxxxx
Mahfi Eğilmez yazısını şu cümleyle bitiriyor :
“Balkan ülkeleri yirmi yılda inanılmaz olumlu gelişmeler yaratırken bizim düştüğümüz durum gerçekten çok acı.”
xxxxxx
Rakamlar, siyasi palavraları ezip geziyor.
“2023’de aya gideceğiz” derken özellikle 2017’den sonra nasıl bir çöküş dönemine girdiğimizi rakamlar ortaya koyuyor.
2007’de önünde koştuğumuz ülkelerin şimdi çok gerisindeyiz.
Hukukta ve ekonomide Balkanların en döküntü ülkeleri arasındayız.
Türkiye’yi Avrupa’yla kıyaslamıyoruz bile… Artık kıyas Balkanlarla yapılıyor ve o kıyasın sonucu bile hüsran.
xxxxxxx
Hukuku yok etmenin ve ekonomide bilim dışı kararlar vermenin sonuçları açık biçimde önümüzde.
Bu yolda devam etmenin bizi nereye götüreceği de belli.
2007’deki duruma, bir de bugüne bakınca neyi yanlış yaptığımız gün gibi ortaya çıkıyor.
O zaman karşımızdaki soru şu:
Bir toplum, yanlış olduğu bütün rakamlar tarafından kanıtlanan bir yolda gitmekte niye ısrar eder?
Niye?
xxxxxxx
2007… 2024.
Bu dönemi tarih nasıl yazacak?
Bu döneme bir isim takarlarsa o isim ne olacak?
Bunu da gençler 20 yıl sonra yazılacak “Basın Tarihi’nde” okuyacak.
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.