Ragıp Duran
44 yıl sonra bir kent...
Aradan uzun zaman geçse de senin bağın kopmaz o kentle ama o kent bambaşka kılık kıyafetlere bürünmüştür artık. Zaman yıkar geçer herşeyi, çoğu zaman da yok eder, yıkıntı bırakmadan.
''Öncelikle davetiniz, ağırlamanız ve organizasyon için teşekkürler... İnsan üniversite okuduğu kente yeniden gelince haliyle memnun oluyor, seviniyor, belki biraz da heyecanlanıyor. Hesapladım, ben tam tamına 44 yıl önce bu kente Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisi olarak gelmiştim. Böylelikle iyi akşamlar gençliğim!''.
Salı akşamı Aix-en-Provence'da, Siyasal Bilgiler Fakültesinin bir amfisinde ''Türkiye: OHAL'de gazeteciler ve akademisyenler'' konulu seminerde yaptığım konuşmaya yukarıdaki cümlelerle başladım. Dinleyenlerin yaş ortalaması benimkine yakın olduğu için nostaljik bir gülümseme belirdi cemallerde. Kimbilir onlar da kendi 44 yıl öncelerini düşlemişlerdir.
Marsilya'nın 30 km. kuzeyinde aristokrat nüfuslu bir öğrenci kenti Aix. Cezanne'ın memleketi. Seminerden bir akşam önce de ''Aix Sakini Türkiyeli Tekaüt Öğrenciler Birliği''nin yemeğinde kırk yıllık dostlarla hasret giderdik. O dönemde 20-30 kişi kadar vardık. Şimdi bir kısmı profesör, çoğu emekli bile oldu. 4-5 arkadaş ise kaldı Aix'de. 3 yıl önce kaybettiğimiz Antropolog/Sinemacı/Yayıncı arkadaşımız Ahmet Güngören'i saygıyla sevgiyle andık. (Aix hakkında Mayıs 2012'de ''Akademik ve Turistik bir Nostalji'' üstbaşlığı altında üç yazı yazmışım www.apoletlimedya.blogspot.com)
Kentle ilişki, orada yaşayanlarla ilişki olduğu kadar mekanlarla kurulan bağlantıda da kendini gösterir. 44 yıl aslında bir kentin hayatı için çok uzun bir dilim değil, ama dünyadaki neo-liberal ekonomi ve yaşam tarzı bütün kentlerin çehresini, içini-dışını değiştiriyor. Mesela Rotonde Meydanında eskiden kentin turizm-tanıtma bürosu vardı şimdi Apple mağazası olmuş. Yan tarafına da yatay AVM gibi bir şey yapmışlar. Eskiden Marsilya ve Marignane havaalanından (Onun da adı değişmiş, ''Marseille-Provence'' olmuş) gelen otobüslerin son durağı Rotonde'un orada idi. Şimdi aşağıda bir otogar yapmışlar. Biraz yürümek zorunda kalıyorsun.
Gerçi eskiden Paris'e trenle yaklaşık 10 saatte giderdik. Şimdi hızlı trenle (TGV) 3.5 saate indi yolculuk!
Bizim kaliteli sanatsal/deneysel filmler seyrettiğimiz 16/35 sineması çoktan kapanmış. Ama Aix, Fransa'da hala nüfusa göre kişi başına en çok sinema salonu koltuğu düşen kent.
Les Deux Garçons hariç, bizim eski kahvelerin çoğu artık ya yok ya da isim değiştirmiş. Oranın Mecburiyet Caddesi, Cours Mirabeau'nun sonunda solda Adliye'ye çıkan meydanda güzel bir kitapçı vardı, Harmonia Mundi plak ve kasetleri de satardı. Plak ve kasetin yerini CD'nin alması doğal da o kitapçı niye kapanmış ki?
Neyseki Espariat sokağındaki bizim ''Devrimci Fırın'' dimdik duruyor yerinde. Akşam yemeğinden sonra yurtta toplanır, dönemin olmazsa olmaz faaliyeti, favori sporumuz, Türkiye'yi kurtarma muhabbetleri geç saatlere kadar sürerdi. Bütün mesele 04.00'e kadar uzatmaktı tartışmaları. Çünkü o saatte fırın açılır ve ağızda lokum gibi eriyen çörekleri (Croissant), üzümlü ve çukolatalı ekmekleri midemize indirirdik. O fırın da bu nedenle ''Devrimci'' ünvanını kazanmıştı.
Cours Mirabeau'dan üniversiteye giden sokaklardan birinin adı Joseph Cabassol. Kabasol sokağı, haliyle... Biz öğrenci iken Fransız Komünist Partisi (PCF) %15-20 oy alırdı. Humanité, önemli bir gazete idi. Şimdilerde yüzde 5'in altına düştü. Humanité krizde. O eski güzel günlerde Troçkistler de (Rouge) Maocular da (Humanité Rouge) tirajı düşük de olsa günlük gazete çıkarırdı. Bitti gibi...
Yaklaşık yarım asır önce Aix'de değişik kültürlerin, mutfakların lokantası pek yoktu. Kente Fransız mutfağı hakimdi. Artık öyle değil. Belediye'nin orada Antakya lokantası bile var! Üniversite kentine gidiyorsun kütüğünün kentinin yemeklerini yiyorsun. 3 bin km. ötede.
Bu aralar herkes Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını konuşuyordu. Aix fena değil: Macron %76, Le Pen %24. Ulusal ortalamanın altında almış Korkunç Yenge!
Üniversite kentimdir filan ama Marsilya'nın da neredeyse başdüşmanıdır Aix. Çünkü Fransa'nın 2. büyük kentine ''En Arap Fransız şehri'' derler, Aix ise aristokrat geçmişiyle övünür. Parislilere göre Marsilya'nın bir tek büyük sorunu vardır, o da Marsilyalılardır. Bizim Foçalıların kurduğu bu Akdeniz kenti büyük bir Eminönü'ne benzer! Canlı civelektir, aynı zamanda Mafya'nın başkentidir. Bu arada 1921'den beri de Sosyalist Parti'nin kalesi sayılır. Ermeni topluluğunun da kalabalık ve güçlü olduğu hoş bir diyardır. Balık çorbasıyla (bouillabaisse) ile ünlüdür.
44 yıl önce genç bir öğrenci iken sokaklarını arşınladığın kente geri dönmek hem zamanla hem de mekanla hesaplaşmak anlamına geliyor. Üç güzel gün geçirdim Aix'de. Sonra düşündüm: Paris, Londra, Brüksel, Köln ya da ne bileyim New York, Montreal... Bir sürü güzel, şeker kent var. Hiç birinde o melun adam ve o zihniyet yok.