95. yıl: Güçlü Türkiye bu mu?

Bütçesinden üniversitesine, yargı kararlarından dış politikasına, her şeyi tek kişinin eline teslim eden, eş dosta rant ve statü dağıtmak üzerine kurulu rejime Cumhuriyet denebilir mi?

Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun dahi İstanbul’a taşındığı, 95. yıldönümünün "3. Havalimanı açılışı kutlaması"na çevrildiği, her kesimin kendince bir Cumhuriyet tahayyülünü kutladığı bir 29 Ekim’i idrak ettik.

AKP iktidarında 29 Ekim kutlamaları her yıl biraz daha geleneksel biçiminden çıkarıldı. Kutlamalardaki militer tat zaten 12 Eylül’den kalmaydı, bazı değişiklikler belki gerekliydi. Ancak sorun, 29 Ekim’in özü ve anlamının ustaca ortadan kaldırılması.

Zaten, ucu ucuna onaylanmış sayılan bir Anayasa değişikliği oylamasıyla "sistem" de değişti. 24 Haziran seçimleriyle adını Cumhurbaşkanlığı sistemi mi, Başkanlık rejimi mi, artık her nasıl anılacaksa, başka bir yönetim biçimine geçildi. Parlamenter sistem lağvedildi.

Bütçesinden üniversitesine, yargı kararlarından dış politikasına, her şeyi tek kişinin eline teslim eden, eş dosta rant ve statü dağıtmak üzerine kurulu rejime, bildiğimiz anlamda Cumhuriyet denebilir mi?

Kurucu Meclis artık yok. Aksini iddia edenler olsa da Atatürk’ün tahayyül ettiği ülkeden de, 21. Yüzyılın medeniyet seviyesinden(*) hayli uzağız.

MUHALİF DURUŞ OLARAK 29 EKİM

29 Ekim kutlamaları, CHP’nin kalesi sayılan ilçe, mahallelerde nostaljiyle karışık bir duruş, bir muhalefet biçimi olarak sürüyor. Sokaklarda marşlar çalınıyor, bayraklar sallanıyor, çoluk çocuk "bayramımızdan vazgeçmeyeceğiz, kurucu liderimiz Atatürk" mesajı veriliyor.

Ancak laik, demokratik Cumhuriyet’e, tüm kayıplara ve radikal değişikliklere rağmen sahip çıktığını gösteren kitle, artık azınlıkta. Ancak herşeye rağmen ve şimdilik, etkili bir azınlık.

İktidar ise Cumhuriyet’i –hatta Atatürk’ü- reddetmek yerine küçük numaralarla dönüştürme yöntemini seçmiş görünüyor. Maksat, kendi liderlerine pay çıkararark kendi hikayelerini yazmak... Hikayenin ana teması içeride ve dışarıda "düşman ve biz". Aksi pek mümkün değil zira AKP seçmeninin MHP’yle geçişkenliği 24 Haziran’da çok net ortaya çıktı.

Erdoğan’sa "milletin" koruyucusu ve kollayıcısı rolünü üstlenmek için Atatürk’le ve Atatürkçülerle doğrudan çatışmayı –şimdilik- ötelemiş görünüyor.

MEDENİYET SEVİYESİ: 3. HAVALİMANI

Cumhurbaşkanı’nın, 29 Ekim mesajında Türkiye Cumhuriyetini "ilelebet payidar kılmak" ve "ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak"tan dem vurması rastlantı değil. Bu yolda da 3. Havalimanına işaret ediyor.

Peki nasıl bir muasır medeniyet seviyesiymiş bu?

Eşitlikle, özgürlükle, çoğulculukla, demokrasiyle tanımlanmıyor. Daha iyi eğitim imkanlarıyla, kurumların şeffaflığı ve denetlenebilir olmasıyla, bilgi birikimi ve işgücüyle rekabet ederek de değil. Özgür bir basınla hiç değil!

Daha fazla inşaat yaparak. Ülkenin insani ve doğal kaynaklarını sonuna kadar sömürerek.

İşte bu yüzden törensel açılışı yapılan Üçüncü (Yeni?) Havalimanı, hakikaten, her anlamıyla "Yeni Cumhuriyet"in simgesi:

Sayısı bile bilinmeyen işçi ölümleriyle, köle düzeninde çalıştırılan işçilerle, ormanından suyuna zincirleme çevre katliamlarıyla, yolsuzluk iddialarıyla, plansızlıklarıyla, şeffaflıktan uzaklığıyla... 

Erdoğan, Türkiye’nin dünyanın en büyük 17’inci ekonomisi olmasıyla övünüyor. Ne var ki hem bu sıralamadan düşmekte, hem de büyümeye giden yolda kaybedilenler o kadar devasa ki telafisi hiç kolay olmayacak.

HER DEMOKRATİK ALANDA BÜYÜK GERİLEME (*)

  • Türkiye, 2017 Demokrasi Endeksi’ne göre 165 ülke arasında 97. sırada. Batı Avrupa'daki 21 ülkede demokrasi olmayan tek ülke. Her yıl puanı düşüyor.
  • Dünya Ekonomik Forumu 2017 raporuna göre Türkiye, cinsiyet eşitsizliği uçurumunda 131’inci sıraya geriledi.
  • Türkiye, 2017 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 113 ülke arasında 101’inci sırada. Aynı endekste 2014'te 59, 2015'te 80, 2016'da 99'uncu sırada bulunuyordu.
  • İş cinayetlerinde 2017’de Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olduk.
  • Türkiye, Yale Üniversitesi’nin hazırladığı çevre performansı genel sıralamasında 180 ülke arasında 108. Sırada.
  • Küresel Barış Endeksi 2017’ne göre Türkiye, 163 ülke arasında 147’ci oldu.
  • Türkiye, Dünya Üniversiteleri sıralamasında her yıl düşüyor. İlk 500’de sayılan üniversite artık kalmadı.
  • UNICEF’e göre Pakistan’dan sonra en fazla aile içi şiddet Türkiye’de. Orta eğitimden terk artıyor. Ergen nüfusun yüzde 75’i okula gitmiyor. 2016’dan 2017’ye yurtdışında eğitime gidenlerin oranı yüzde 30 arttı.
  • Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün açıkladığı 2016 Yolsuzluk Algı Endeksi'nde Türkiye, 176 ülke içinde geçen yıl bulunduğu 66'ncı sıradan 75'inci sıraya düşerek 9 basamak geriledi.

- Sanata, sanatçıya sansürde dünya beşincisiyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi