Tuğba Sivri
Ağlatman beni selfie’ler…
Ergenliğimi akıllı telefonların olmadığı, Instagram filtrelerinin hayatımıza girmediği, kişisel olarak da moda ya da gençlik dergilerini tüketmediğim bir zaman ve kültürel ortamda geçirdim. Yine de bedenime, görünüşüme dair binlerce yoruma, kıyaslamaya, kısıtlamaya maruz kaldım ve kendimi hep nasıl göründüğüm konusunda endişeli hissettim.
Sosyal medya ve görsel kültürün hayatımızın büyük bir bölümünü kapladığı şu günlerde genç bir kız olmanın çok daha sancılı olacağını tahmin ediyorum. Üstelik artık görünüş konusunda yorum yapanlar, mahalledeki komşu ya da sıra arkadaşımız değil; “influencerlar”, moda ikonları, kişisel gelişim uzmanları ve bir şekilde etki alanı çok daha geniş insanlar. Böyle bir kültürel ortamda Seda Yılmaz’ın yaptığı işin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Yılmaz, uzun yıllar moda dergiciliğinde editör/muhabirlik yapmış, sektörü içeriden bilen biri olarak feminist oluş hikâyesinden de bahsettiği ilk kitabı Giysiler Ne Anlatır?’da modanın kadınlar için ne ifade ettiğini, korsenin tarihinden kadınların pantolon giyme mücadelesine pek çok noktadan ele alırken adeta moda tarihinde feminist bir kazı yapıyordu.
İkinci kitabı ‘İşte Bu Benim Bedenim’se Rüya İğit’in illüstrasyonlarıyla birlikte bu yıl Doğan Kitap’tan çıktı. Seda Yılmaz, yeni kitabında görsel medya, kozmetik sektörü, ataerkil kalıp yargılar gibi pek çok etki altındaki kadınların kendi bedenlerine yabancılaşmadan nasıl yaşayabileceklerini, özellikle genç kızları hedef alarak anlatıyor.
'ZORUNDA MIYIM?'
Popüler feminist literatürü çok önemli buluyorum. Evet, her ideoloji kitleselleştikçe indirgenme, popülerleştikçe popülistleşme tehlikesi taşır. Bu bağlamda popüler feminist metinler de bazen bu tuzaklara düşse de özellikle çeviri olmayıp Türkçe yazılmış, Türkiye’deki örneklere yer veren böyle yayınların artmasını olumlu buluyorum; çünkü popüler yayıncılık cinsiyetçi klişeleri yeniden üreten roman, kişisel gelişim kitabı, “aforizma” metinleriyle dolu ve buna bir alternatif üretmek, özellikle genç okur için çok önemli bir ihtiyacı karşılıyor. Seda Yılmaz’ın kitabını bu yüzden önemsiyorum.
Ortaokul-lise çağlarındaki genç kızlara hitap eden bir dil ve görsellikle hazırlanmış, ancak yetişkin kadınlar için de çok ufuk açıcı bilgiler içeren, “hafif” bir dille aslında çok ağır konuları ele alan bir başucu kitabı ‘İşte Bu Benim Bedenim’.
Kitap için “interaktif” demek mümkün, çünkü kitap boyunca okura “Sen ne diyorsun? Senin bu konudaki deneyimlerin neler? Hadi buraya da kendi manifestonu yaz” diyerek okuru kendi hakkında düşünmeye davet ediyor Yılmaz.
Adı, kadınların kıyasıya rekabet ettirildiği ve birbirleriyle kavgaya varan tartışmalar yapmaya teşvik edildiği bir yarışma programına gönderme yapan kitap, kadınların bedenleriyle olan ilişkilerinin ilk bozulmaya başladığı dönem olan ergenlikteki beden değişimlerine odaklanarak başlıyor. Bir yandan genç kızlara bedenlerindeki değişimlerle nasıl başa çıkacaklarının tüyolarını verirken diğer yandan ebeveynlere de genç kızlarıyla nasıl sağlıklı iletişim kurabileceklerinin yollarını gösteriyor yazar.
Geçen haftaki yazımda bahsetmiştim; dişil enerji yükseltme adı altında kadınların oturuşlarından kıyafetlerine, hareketlerinden ses tonlarına her şeylerinin “erkeğe hoş gelecek şekilde” nasıl dizayn edilebileceğinin anlatıldığı; sadece bu metafizik anlatılarda değil, sosyalinden gelenekseline tüm medyada kadınlara görünüşleri konusunda öyle ya da böyle baskı yapılan bir kültürel ortamda “Güzel olmak zorunda mıyım?” diye sormak önemli bir ilk adım.
“Benimi sevmek zorunda mıyım? Güzel olmaya çalışmak suç mu? Bunu bir tek ben mi yaşıyorum?” sorularıyla boğuşan her yaştan kadına hitap eden kitabında Yılmaz, özellikle genç kızlara güzel olmak zorunda olmadıklarını, güzelliğin dayatılan standartlarla alakalı olmadığını ve dış görünüşlerinden çok daha fazlası olduklarını tarihsel örnekler, bilimsel araştırmalar ve feminist bir dille anlatıyor. Bunu yaparken Rüya İğit’in eğlenceli çizimleri, Yılmaz’ın anekdotları ve okumayı kolaylaştıran kitap tasarımı sayesinde, dikkati 7 saniyeyle sınırlanmış yeni nesle adeta bir “beden olumlama hapı” veriyor.
'POTANIN PERİLERİ' VS. '12 DEV ADAM'
‘İşte Bu Benim Bedenim’, Instagram filtrelerinden ve sosyal medyanın kendi bedenimizi algılayışımızı nasıl değiştirdiğinden bahsederken beden olumlama hareketini tek başına bir çözüm olarak sunmuyor; aksine, bunun farklı bedenlerin görünür olmasında sadece bir adım olabileceğinin altını çizerek genç kızlara sosyal medyayı nasıl “akıl sağlığından olmadan” (bu ifade bana ait) kullanabileceklerine dair gerçekten işe yarar bazı metotlar öneriyor.
Engelli bedenlerin medyada yalnızca bir mağduriyet ya da kahramanlık hikâyesi olarak yer alabildiği bir zamanda, yaptığı röportajlar ve sunduğu bazı istatistiki bilgilerle engelli kadınların/genç kızların bedenleriyle olan ilişkisine de değiniyor Yılmaz. Beden olumlamayı yalnızca kilo alıp verme bağlamında ele almıyor yani, bu bana özellikle anlamlı geliyor.
Kadınların bedenleriyle ilişkilerinde en önemli meselelerden biri olan sporu, hem kendi deneyimleri hem de profesyonel kadın sporcuların anlatılarıyla ele alan Yılmaz, özellikle sporu sevip de vücutlarındaki değişim konusunda endişelenen genç kızlar için iyi bir rehberlik sunuyor.
Kitabı zenginleştiren unsurlardan biri de son bölümde yer alan, psikologlardan modellere, oyunculardan diyetisyenlere konuyla ilgili birçok isimle yapılmış, Seda Yılmaz’ın dergicilik deneyimini de hissedebildiğimiz röportajlar şüphesiz. Bu röportajlarda genç kızlar, beğendikleri ve takip ettikleri isimlerin kendileriyle ortak deneyimlerden geçtiğini okuyabilecekleri gibi uzmanlardan anoreksiya, yeme bozuklukları, beden algı bozukluğu gibi meselelerde tavsiyeler bulabilirler.
‘İşte Benim Bedenim’, henüz beş yaşındaki kız yeğenimin ergenliğinde okuması için kitaplığımda saklayacağım, etrafımdaki bütün genç kızlara ve ebeveynlerine tavsiye edeceğim bir başucu kitabı. Verdiği tarihi ve istatiksel bilgiler; dizi, film ve kitap önerileri, içindeki eğlenceli çizimler ve röportajlarla sıkı çalışılmış bu feminist metnin, Türkçe popüler feminist yayın alanında bir referans noktası olacağını tahmin ediyorum. Okuru bol olsun.