Ragıp Zarakolu

Ragıp Zarakolu

Ali Kaya yalnız değildir

“Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısını pek sevenler, sabaha karşı Mezopotamya Yayınlarını, Mir Müziği ve de onun evini bastılar, kitap, cd ne varsa alıp götürdüler.

"Kuruçay'dan öte yana / Yolum düştü Arguvan'a"

Ali Kaya, bir yayıncı, bir işadamı, bir kavga adamı. Mezopotamya Yayınları’nın ve Mir Müzik’in sahibi. (*)

"Bir gece ansızın gelebilirim" şarkısını pek sevenler, sabaha karşı Mezopotamya Yayınlarını, Mir Müziği ve de onun evini bastılar, kitap, cd ne varsa alıp götürdüler.

Mir Müzik’teki saza bile el konuldu, siyasetle ne ilgisi varsa.

2016 yılında "Bir gece ansızın gelip", dergileri ve kitapları ile Türkiye’nin en önemli kültür yayıncılarından biri olan Evrensel Yayıncılık’ın basılıp, kapatılmasından bahsetmiyorum.

Almanya’da Mezopotamya Yayınları’nın, Mir Müzik’in geçen yıl basılıp, bu yıl da kapatılmasından bahsediyorum. Alman Yayıncılar Birliği ve Uluslararası PEN, 2018 Nisan’ında Mezopotamya Yayınlarına yapılan baskını protesto etti ve bunun TC’nin baskısı sonucu yapılıp yapılmadığını sordu, açıklık talebinde bulundu. Bu çağrıya yanıt verilmediği gibi, bu yılın Şubat ayında her iki şirket tamamen kapatıldı. Sol yayınevleri de ortak imzalı bir protesto metni yayınladılar.

2014 yılında ÖP muhabiri Nihal Kaya’nın kendisi ile yaptığı röportajda Ali Kaya, Frankfurt Kitap Fuarında düzenledikleri panellere değindikten sonra, katılmanın öneminin altını şöyle çiziyordu: "Frankfurt Uluslararası Kitap Fuarında Kürt Yayınevi olarak bulunmak hem Kürt Edebiyatı açısından, hem Kürt kimliğini kültürü, dili, tarihi ve felsefesini tanıtmak açısından hem de uluslararası platformda yer alma açısından önemlidir. Kürtler birçok alanlarda inkâr ediliyor, yasaklanıyor, kriminalize ediliyor. Diğer bir yandan ise Kürtler kimliği ve kültürüyle yeterince tanınmadığı için önyargılar, korkular ve yanlış damgalamalar ile karşı karşıya kalıyor. Özellikle Kürtleri tüm özellikleri ile tanıtmak bu yüzden oldukça önemli. Edebiyat ise bunun için en verimli zemini yaratmaktadır. Kürt yayıncılığıyla tarihten romana, sosyolojiden felsefeye, dilden inanca bir çok konu işlenirken, Kürtler bu alanda dünyaya kendisini tanıtma imkânını değerlendirmektedir. Özellikle Kürt özgürlük mücadelesinin varlığı sonucunda tekrardan bir kimlik arayışına giren Kürtler, edebiyat üzerinden aynı zamanda özel eğitim ve araştırmalar sonucu kendi kimliği ile tanışmak, kendi kimliğini tanıtmak, yakınlaşmak ve savunmak için önemli bir süreçten geçiyorlar. Bundan dolayı bizler Mezopotamya Yayınları olarak seçtiğimiz eserlere özen göstererek, halkımıza ve Avrupa kamuoyuna en güzel hizmeti sunmak çabası içerisindeyiz. Zaman ve imkânlar dâhilinde bazen zorlansak da elimizde var olan tüm gücümüzü doğru ve halkın yararına verimli bir edebiyat değerini sunmayı görev biliyoruz." 

2017 yılında Mezopotamya Yayınevi’nin, 1997 yılından beri katıldığı fuara katılmadığını görerek şaşırdık. Belki ekonomik nedenlerle… Ama orada olmanın önemi o kadar büyüktü ki… Ve ardından gelen baskın…

Mezopotamya aynı zamanda bir dağıtım şirketi. Dolayısıyla sadece kendi yayınlarına değil, dağıttığı Türkiye’den ithal edilmiş kitaplara el konulabiliyor.

24 yıllık bir aradan sonra Hrant gibi, "pasaportum cebimde" deyip 1991 yılında ilk kez gittiğim ve her yıl "umre" sayıp gitmeye devam ettiğim Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’nda ziyaret etmeyi asla ihmal etmediğim standartlardan biriydi Mezopotamya Yayınları.

Dr. Giuseppe’nin Zambon Yayınları gibi. Tam bir enternasyonalist olan Giuseppe, kendi yayıncılığı yanında İtalyalardan, Latin Amerikalardan, Türkiyelerden, Orta Doğu’dan kitap getirtir, insanlara ulaştırırdı ve hâlâ da bu çabasını sürdürüyor, ruhu kocamadan. 1994 yılında Irak Kürdistanı’nda bir suikasta kurban giden Lissy Schmidt genç yaşında onun kitapevinde başlamıştı çalışmaya. Ve 1980 darbesinden kısa zaman sonra Lissy ile Türkçe/Almanca iki dilli, "Türkiye Cezaevlerinden Şiir Antolojisi" hazırlamıştık birlikte. Minik kâğıtlar üzerinde kaçak yoldan dışarı çıkarılan şiirleri Zambon da basmıştı. Bunlar arasında Yar Yayınları editörü Bozkırlı Osman Yeşil’in de şiirleri vardı.

Son birkaç yıldır Mezopotamya Yayınları, Frankfurt Kitap Fuarı’na katılmıyor ne yazık ki. Gözlerim hep arıyordu. Az panel izlememiş, az imzaya katılmamıştık Mezopotamya’nın düzenlediği.

Ali Kaya ile röportaj yapmak üzere surları hala ayakta olan tarihi bir kentte, Annweiler’deydim geçenlerde. Etrafındaki tepelerde üzüm bağları, bir başka tepenin yamacında çok eski büyük bir manastır bakıyor bize. Bahar suları Triefels Irmağı’nda coşkuyla çağıldıyor.

Ali Kaya bir şirket sahibi, ama aynı zamanda yaman bir emekçi. Yayıncılık zaten böyle bir iştir, bir tutkudur kitabı bastırmak ve dağıtmak. Ama aynı zamanda hamallıktır. 

Ülke ülke, kent kent kitap taşımaktır; fuarlarda, şenliklerde, konferanslarda. Ali Kaya aynı zamanda çok iyi bir işletmecidir, vergisini ödeyen, bir işletmenin bütün yükümlülüklerini yerine getiren. Yoksa kolay mı bunca yıl ayakta kalmak.

Ali Kaya, Malatya/Arguvanlı. Kim hatırlamaz Arguvan türkülerini, festivallerini. Dolayısıyla Mir Müzik’in sahibi olması şaşırtıcı değil.

Ama her başarılı adamın ardında güçlü bir kadın vardır. Ali Kaya’nın eşi Elif de Kürecikli çıkmaz mı?

Bir Arguvanlı ile Kürecikli’nin yaşamak için güzel doğası ve kalabalık olmayan nüfusu ile Annweiler’i seçmesi şaşırtıcı değil. 

Elif de uzun yıllar metal işlerinde çalışmış bir emekçi. Ter dökerek sahip olmuşlar evlerine karı koca, tatlı çocukları Gülbe(a)y ve Pınar ile. Onlar da kendi emeği ile ayakları üzerinde durmayı başarmış gençler.

Binlerce OHAL mağduru gibi onlar da önemli ekonomik sorunlarla yüz yüze. Bir yandan adamın şirketine, kitaplarına, cd’lerine el koyuyorsun, sonra da sosyal kurumlar yıllarca emeğinle sahip olduğun evini "sat" diyor, "sıkıntın var ise". 
Ama Ali Kaya kimseye muhtaç değil, bir metal fabrikasında proleter olarak çalışıyor. Eşinin yıllarca çalıştığı gibi.
Severim Arguvan/Kürecik insanını. Sıcaktırlar, sevecendirler ve de direngen. 

Yıllarca çalıştığım matbaacılarım da Arguvanlı’dır.

Ve de bir türlü gidemediğim Arguvan Müzik Festivali içimde bir derttir.(**)

Ali Kaya ve ailesi yalnız değildir ve yalnız bırakılmamalıdır.

(*) Mezopotamya yayınlarının kapatılmasına ilişkin bir yazıma bakabilirsiniz. 

(**) Uluslararası PEN Türkiye Merkezi Başkanı Zeynep Oral, "Arguvan Türkü Festivali çerçevesinde yer alan ‘Demokratikleşme ve çok kültürlülük’ başlıklı panele Oral Çalışlar ve Hrant Dink'le birlikte katıldım" diye yazıyor. "Arguvan, adı gibi güzel minicik bir ilçe. Nüfusu iki bin ama o Cumartesi 10 bin kişi vardı meydan konserlerinde. Ertesi gün, festivalin kapanış akşamında ise bu sayı 15 bine ulaşacaktı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Zarakolu Arşivi