Aliyev olmadan barış anlaşması olur mu?

Aliyev, Türkiye masada olmadığı gerekçesiyle İspanya'daki zirveye katılmadı. Ermenistan Başbakanı Paşinyan ise Aliyev olmadan bir metne imza attı .Paşinyan, Aliyev'i masaya, Aliyev ise Paşinyan'ı sahaya çekmeye çalışıyor.

Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler düzelme yönünde ilerlemiyor. Yıl sonundan önce bir barış anlaşması imzalanması yönünde beklentiler giderek zayıflıyor. Oysa Karabağ'ın tamamen Azerbaycan kontrolüne geçmesinin ardından Aliyev rejimi, Ermenistan'a bir barış anlaşması taslağı göndermiş, Paşinyan ise "masadaki metni imzalamaya hazırım" açıklaması yapmıştı.

Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Granada'da yapılması beklenen zirveye katılmama kararı alınca tüm gelişmeler tekrar değerlendirilmek zorunda kaldı. Gelen bilgilere göre Aliyev, Türkiye'nin masada olmaması sebebiyle İspanya'daki toplantıya katılmamış. Almanya ve Fransa'nın bu süreç içerisinde Ermenistan'ı silahlandırma yarışına girmiş olmaları da bunda etkili olmuş. Öte yandan Ermenistan Başbakanı Paşinyan, İspanya'daki toplantıda Aliyev olmadan bir metne imza attı. Sanki boş kağıda imza atarmış gibi. Bu metin, Azerbaycan'ın en son Ermenistan topraklarına girip de işgal ettiği 5 köyü de Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün içerisinde tanıdığını beyan ediyor.

Paşinyan, Aliyev'i masaya, Aliyev ise Paşinyan'ı sahaya çekmeye çalışıyor. Bu açıdan Paşinyan bugüne kadar imzaladığı tüm belgeler ve deklarasyonları ile Aliyev ve Erdoğan ikilisine boyun eğmiş oluyor. Ancak Syunik üzerinden çıkacak bir savaşta da Batı'yı arkasına almak istediği belli.

Rusya ise Ermenistan'a bu savaşta arka çıkmayacağını birçok kereler beyan etti.

SYUNİK, KARABAĞ OLUR MU ?

Azerbaycan kaynakları, Rus barış gücünün 1 Kasım'dan sonra Karabağ'dan çıkacağını duyurmuştu. Bu tabloda Rusya'nın kendisine barınacak yeni bir Karabağ arıyor olması mümkün.

Syunik'in işgali ile Rusya'nın buraya oturması, Azerbaycan ve Türkiye arasında bir Rus-enklav'ı yaratması da spekülasyon olarak konuşuluyor. Yani Azerbaycan’ın Türkiye desteği ile Syunik'e saldırıp, Rusya'nın Syunik'e barış gücü olarak oturma ihtimali var.

Syunik Ermenistan'ın maden olarak en zengin yerlerinden biri. Bu yıllardır konuşulur. Bölgedeki madenlerin çoğunu Koçaryan ve Koçaryan destekçilerinin işlettiği bilinen bir gerçek.

Bugün Kafkaslarda her şey mümkün. Kafa kesen askerlerin serbest kamasına, 120 bin insanın etnik temizliğe uğramasına göz yuman dünya, Syunik'in işgaline de göz yumabilir.

Ama ben bu ihtimalin zor olduğunu düşünüyorum.

Zira Avrupa'nın Ermenistan üzerinde kazancı daha fazla.

Rusya'nın Ermenistan'dan elini kolunu sallayarak çıkacağını sananlar da yanılıyor ama Rusya'nın ve Avrupa'nın Ermenistan'da ortak bir varlığı söz konusu olabilir.

Yani ne Rus askeri üsleri kapatılır ne de Ermenistan'ın silah alımları engellenir. Nihayetinde bu tip örnekler var ve Ermenistan CTSO'dan çıkar veya üyeliğini farklı bir seviyeye çeker ise, ne tam bir NATO üyesi ne de CTSO üyesi olur.

Çok ince bir dengede durabilir.

Belli ki Fransa Ermenileri bu dönemde ABD Ermenilerinden daha büyük rol oynayacaklar. Fransa'nın Nijerya'dan çıkardığı 1800 askerini konuşlandırmak için Ermenistan gayet uygun bir profil çiziyor. Öte yandan Fransa Ermenilerinin de siyasi gücü sayesinde Fransa'nın Ermenistan'a askeri ateşe atayacağı ve Ermenistan'ın savunma sanayii ihtiyaçları ile ilgili ön rapor hazırlandığı bilgisi de paylaşıldı.

Dünyada ABD sonrasında en büyük savaş uçağı üreticisi Fransa. Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, detay vermese de Ermenistan'ın savunmasını güçlendirmek için silah temini yapılacağını doğruladı.

Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanı Sébastien Lecornu da Ermenistan'da kurdukları askeri ortaklık üzerinden günlük irtibatta olduklarını ve gerekli ihtiyaçların karşılanacağını söylüyor.

Ermenistan kendine askeri olarak Rusya dışında bir partner arıyor. Hindistan ile yapılan silah anlaşmaları bunun göstergesi idi. Ancak Fransa ve Almanya da bu yarışta öncü rol alabilir. Ancak bu ekipmanları kullanacak bir ordu yaratmak ancak Ermenistan'ı gelcekteki saldırılardan koruyacaktır. İşte buj yuzdendir ki Türkiye ve Azerbaycan işi hızlı bir oldu bittiye getirmek istiyor. Uluslararası konjoktür bir kez daha Ermenistan'ı bu kadar yalnız ve savunmasız bırakmayabilir.

KİMSE ÇÖZÜM İSTEMİYOR MU?

Hep silahlardan konuşuyoruz. Peki ama kimse çözüm istemiyor mu? Sanırız ne Türkiye ne de Azerbaycan bölgede bir çözüm istemiyor. Çözüm isteyenler sürekli ön koşullara yeni ön koşullar eklemezler. Ülkeler birbirleri ile savaşacak bahane her zaman bulurlar, ancak barışmak için bahane zor bulunur.

Attığı bir çok adım eleştirilse de Paşinyan bu barışma bahanelerini her seferinde atıyor. Siyasi aşağılamalara rağmen Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkileri sürdürmeye çalışıyor. Bunca kaybın ardından belli ki adını Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki bu tarihi sorunun çözümünde rol oynayan kişi olarak tarihe yazdırmak istiyor. Yoksa kaçmak çok kolay. İstifanı basar ve bırakırsın memleket karışsın. Sonra ver elini ABD.

Böyle bir ihtimalde Rusya'ya bağlılığını her seferinde dile getirmiş eski Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan'ın ise Belarus gibi Rusya'ya entegre olma taraftarı olduğu biliniyor. 2021'de Spuntik'e değerlendirmesi bu yöndeydi.

Ancak Koçaryan'ın bile Ermenistan'dan kaçmak istediği dedikoduları var.

Anlaşılan kimse çözüm istemiyor. Çözümde para yok. Avrupa'nın ya da ABD'nin de çözüm istediğini sanmak naiflik olur. Hepsi ekonomik çıkarlarının peşinde. Bu yüzden, Avrupa Parlamentosu'nda yapılan ve Azerbaycan'a yaptırım getirilmesi istenilen tasarı da Ermenileri çok heyecanlandırmadı.

Biz yalnız olduğumuzu çok iyi biliyoruz.

Avrupa'nın karar mercii Komisyondur. Parlamento oyun alanı sadece. AP'nin oyladığı tasarılar ancak Avrupa Komisyonu başkanlığının onayı sonrasında komisyonda dinlenebiliyor. Sonrasında da nihayi karar komisyon tarafından veriliyor. Komisyon Başkanı ise Ursula Vonderleyen. Azerbaycan ile gaz anlaşmasını imzalayan ailesi ile ilgili daha önceki yolsuzluk iddialarını 2021'de bir çırpıda parlamentoda aklayan hanımefendi.

İşte bu yüzden ki Ermeniler yalnızlıklarını artık idrak etmiş durumdalar. Ermenistan'da bir söz vardır.

"Biz kendi dağlarımızız" yani bizden başkasına güven olmaz. "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" gibi.

Yalnızlıklarımız bile benziyor aslında ama görmek isteyene.

Bir sözümüz de uluslararası kamuoyu denenlere olsun.

Ermeniler artık çok iyi biliyorlar. Avrupa ve ABD ne kadar yardım parası gönderirse göndersin acılarımızı satın alamazsınız. Ama biz biliyoruz. Bize bunu çok iyi gösterdiniz. Yeterince paramız olursa biz sizin siyasetçilerinizi satın alabiliriz.

Bu arada Azerbaycan kontrolüne geçen ve Azerbaycan'ın 'entegre' olmuş Ermenilerin yaşamasını beklediği Karabağ'daki sokaklardan birine Enver Paşa adı verildi. Azerbaycan ve Ermenistan niyetlerini hiç bu kadar açık belli etmemişti son birkaç yılda.

Enver Paşa da bir sonraki yazıya kalsın...


Aris Nalcı: 1998'de Agos'ta, Hrant Dink ve arkadaşlarıyla çalışmaya başladı. Haber müdürlüğü, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. İMC televizyonunda programlar sundu ve bir süre haber müdürlüğü görevini üstlendi. Aynı dönemde Türkiye'de azınlıklarla ilgili ilk program olan Gamurç - Köprü'nün editörlüğünü ve sunuculuğunu yaptı. Programa halen ARTI TV'de devam ediyor. Birçok sivil toplum örgütünde azınlık hakları ile ilgili çalışmalar yaptı, sergi ve raporlar hazırladı. 1965 kitabının editörlerinden biridir, Evrensel ve Kor yayınlarından çıkan Paramazlar adlı kitabın ise çevirmenidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi