Altın kayası ve lepistesler

Büyükçe bir akvaryum vardı onu seyrediyordum, büyük bir balık vardı. Diğer balıklar belki doyar diye bekliyorlar. Ve akvaryumun dibinde iki çöp balığı, artıkların üstlerine doğru süzülüşünü seyredip, oldukları yerde ağızlarını açıyorlar, müteşekkir.

Büyükçe bir akvaryum vardı, onu seyrediyordum, en az 40 yıl önce. Büyük bir balık vardı, akvaryumun en büyük balığı, diğerlerinden çok renksiz ve şişkoydu. Canlı yemlerin atıldığı yerin altında duruyordu, geleni kapıyordu. Diğer balıklar lepistes işçi tulumu giymiş gibi kuyrukları renkli boyalı ve birkaç kırmızı Japon balığı, hafif tombullar ve orta sınıf kılıklı, biraz çekingen hamlelerinden de belli, tatlı su balığı, ben de niye yemiyorum, bunda bir hata olmalı diye gözlerini, koca koca açmış bakıyor. Kara kapkara black-moly, biraz uzakta, renginin farkında.

Hepsi belki doyar diye bekliyorlar şişko balığı ama paradoksal olan da bu zaten, yedikçe şişmanlıyor, şişmanladıkça karnı büyüyor ve daha çok acıkıyor.

Ve akvaryumun dibinde iki çöp balığı, parçalanmış küçük canlı yem parçacıklarının, artıkların üstlerine doğru süzülüşünü seyredip, oldukları yerde ağızlarını açıyorlar, müteşekkir…

Büyük şişko balık, eğer biri hamle yapsa, şöyle koca kıçını sallayıp, kafa gösteriyor, dişlerinin arasında hala ve henüz canlı yem, bir yandan tıkınırken, renksiz karnı biraz daha şişmiş…

Ben cezaevinden yeni çıkmış fazla itaatsiz, fazla ders almamış ve fazlasıyla makul olmayan ki o zamanlar oldukça çoktuk bu cinsten biz, bir türlü diğer balıkları anlamıyorum. Hep birlikte bir saldırsanız şuna, alt edersiniz diyorum. Bazen bunu söylemek için, yanaştığımda akvaryum camına, bir lepistes ya da bir kara balık, gelip ağzına açıp kapatıp, boş laflar ediyorlar bana, hava kabarcıkları arasında.

Çöp balıkları aldırmıyorlar bile bana, sebepleniyorlar efendi sofrasından, artakalanlarla…

Xayum gezegenin ilk okulunda, ki okullar sadece 2 saattir orada, geri kalan zamanlarda, gitar çalar, resim yapar ve oynarlar, eğer okullarda oynamaktan yorulmadılarsa. Dünya denilen bir gezegende ‘kapitalizm’ diye bir düzen var diye anlatıldığında, kulaklarına inanamıyorlar. Neden diye soruyorlar eğitimcilerine, oturdukları yuvarlak masada ve söz sırası eğitimciye gelince ki bütün çocuklar gibi aynı süre konuşma hakkı var onun, yok saatlerle ölçülmüyor aslında hiçbir şey ama işte biliyorlar, bir mavi balık gibi zamanın değerini. Eğitimci de dudaklarını büküp, anlamadığını söylüyor onlara, şaşkın bakışlı bir insan, her şeyi bilemez zaten ve sadece çocuklara soru sormasını öğretiyor, o kadar bildiği kadar ve yeniden soruyor, o kadar…

Bu seyrettiğim akvaryumdan yıllar sonra, Venezuela’da altın madencilerini örgütlemeye çalışan bir kooperatif hareketinde çalışıyordum. Chavez, 65 bin altın madencisine, en az 7 kişi, en fazla 30 kişi bir araya gelin, kooperatif kurun size yasal bir arama ruhsatı, daha ucuz yakıt, sosyal güvence verelim ve bulduğunuz altınları mafyadan kurtaralım diyordu. Çoğu neredeyse hepsi, oldukça yoksuldu altın arayıcılarının. Buldukları altın ya karınlarını doyuruyor ya da doyurmuyordu. Çok saçma geliyordu bana, kooperatife katılmamaları. Kurulmuş kooperatiflerde, hiç kaza olmadan çalışıyordu insanlar, çalışma saatleri belliydi ve gayet düzgün evlerde yaşıyorlardı. Her gittiğimiz madenci topluluklarının arasında, sadece yüzde 5-6 oranında kooperatife evet diyordu insanlar…

Çünkü hepsi, bir ertesi gün, 100 bin dolarlık bir altın kaya bulacaklarını düşünüyorlardı. Yoksullaştıkça, daha büyük bir altın kayası bulacaklarını düşünüyorlardı, ertesi gün daha büyük…

Bunu, 40 yıl sonra, hala çok saçma bulmanın inatçı keyfiyle; Ah şu lepistesler….


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi