Anavatanında sağı ve solu yıktı

Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2 ayda oluşturduğu partisiyle seçimlerde olağanüstü bir başarı kazandı. Nedir bu başarının sırrı? Hem sağcı hem solcu olmak mümkün mü?

Fransa'da geçtiğimiz Pazar yapılan milletvekili seçimlerinin 1. turunun ardından 2-3 günlüğüne Paris'deyim. Aslında bu seçimlerde bir sürü gariplik olmasına rağmen, hayat normal akışını sürdürüyor. Sanki hiçbir şey olmamış gibi... Halbuki, Fransa'da, seçimler, sağ/sol konusunda çok önemli gelişmeler oldu, oluyor...

Benim konuştuğum az sayıdaki Fransız (Gazeteci, diplomat, STK yöneticisi) ''Bakalım bekleyelim, neler olacak? Değişik bir durum var memlekette'' havasında.

Klasik sağın ve klasik solun önde gelen şahsiyetleri ise knock-out olmuş boksör gibi henüz ayılma aşamasında.

  • Bu kadar kısa sürede bu kadar büyük seçim başarısı nasıl kazanılır?
  • Bu kadar tecrübesiz milletvekili ile Meclis nasıl çalışacak?
  • Macron artık tek adam! Koalisyona ihtiyaç duymadan hükümeti yönetecek...
  • 20 yıldır Meclis'deydim. Bu sefer ilk turda elendim. Artık haftaya bizim kızın lisesinde, Okul Aile Birliği Genel Kurulu var, Başkanlığa adayım...

Macron, 39 yaşında. Burjuva bir ailenin çocuğu.  Fransa'nın Ulusal İdarecilik Okulu ENA mezunu. Üniversite bitirdikten sonra çok zor girilen bu 2 yıllık okuldan mezun olanlar özellikle devlet kademesinde orta da ya da üst makamlarda göreve başlıyor. Macron, bankacılık kökenli. Ama dönemin Cumhurbaşkanı François Hollande, bu parlak genci keşfedip, Elysée Sarayına Genel Sekreter yardımcısı olarak almış. Sosyalist Parti hükümetinde Maliye Bakanlığı yaptı. Sonra ayrıldı, Cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu ve kazandı. Hayatında girdiği ilk seçimdi! Oysa ki Fransa'da siyasetçi kariyeri, taşrada Belediye Meclis üyeliği ile başlar, sonra kademe kademe ama hep seçilerek milletvekilliğine, bakanlığa, Başbakanlığa hatta Cumhurbaşkanlığına kadar gidebilir.

Bu aralar gazete ve dergi sayfalarında Macron'un geçmişini deşen çok sayıda makale yayınlanıyor. Sosyalist Parti'nin eski fillerinden Michel Rocard'ın önderliğindeki 70li yıllardaki özyönetim modelini benimseyen PSU'den (Birleşik Sosyalist Parti) etkilendiği söyleniyor genç Macron'un. Fikir babalarını sayarken üç akım/ideolog ön plana çıkıyor: Personaliste (Bireyselci) Paul Ricoeur, Kapitalizmle Marksizmin arasında orta yol arayan Emmanuel Mounier ve nihayet ENA'da okurken benimsediği devletçi sol...   

Macron nasıl ve neden başarılı oldu?

Bu soruya yanıtlar ararken kuşkusuz bir çok faktör ortaya çıkıyor:

  • Fransa'daki sağ/sol kutuplaşması üstelik her iki tarafın da pek başarılı olamaması
  • 2000li yılların kuşaklarının genel olarak siyasetten uzak durması. Bu kesim, siyasetten çok mali-ticari ve teknolojik konulara daha çok ilgi gösteriyor.
  • Neo-liberal politikalar nedeniyle kamunun ve kamu çıkarının zayıflaması

Bu ortamı değerlendiren Macron ve ekibi, ''Hem sağ hem sol'' olarak tanımladığı karma bir yaklaşım ve program oluşturdu. Klasik sağın ve solun başarısızlık ve çıkmazlarına karşı ilk başta daha çok bir STK ya da Başkanlık seçimleri için kitlesel destek oluşturmaya yönelik En Marche! (Yürüyelim!) hareketini kurdu. Hatta birinci tur oylamadan önce kendi siyasi programını en geç açıklayabilen aday oldu. Bu hareket 2 ay gibi çok kısa bir süre içinde siyasi parti haline getirildi ve LREM (La République en Marche- Cumhuriyet Yürüyor) adını aldı.

Macron, ekonomide sağcı, kültürel alanda solcu olarak tanımlanıyor.

Kimilerine göre ''Ne sağcı, ne solcu'', kendi tanımlamasına göre ise ''Hem sağcı hem solcu'' olan Macron, sağın ve solun gayrı memnunlarından olduğu gibi apolitiklerden de çok oy kazandı.

Fransa'da seçim sistemi olan 2 turlu-Tek bölgeli- Çoğunluk sistemi Macron'un zaferinde önemli bir unsur. 5. Cumhuriyet dönemindeki tüm seçimlerdeki katılım oranı rekoru da kırıldı. Seçmenlerin %51'den biraz fazlası geçen Pazar sandık başına gitmedi. Bu da Meclis'in temsil gücü ve meşruiyeti açısından sakıncalı.Hava güzeldi, balığa çıkmıştık... Aslında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde klasik sağ ve klasik solun başarısızlığı da bu kesimlerin seçmen kitlesini oy sandığından uzakta tuttu.  

''Ben hayatta kaldığım sürece İş Kanununa dokunulmasına izin vermem'' diyerek çok iddialı bir çıkış yaptı. Sendikalar ve sol, iş kanununun çok fazla işveren yanlısı olduğunu savunuyor. Hatta Macron, Meclis'i by-pss ederek kararname ile İş Kanununu işveren lehine daha da güçlendirmeye niyetli.

LREM'in kadrosuna baktığımızda ilginç bir durum var: İkinci tura kalan milletvekili adayları arasında 246 kadın var. Gençler de çoğunlukta. Ama sosyal ve mesleki konumlar incelendiğinde, LREM'in büyük çoğunluğunun orta ve büyük şirketlerin yöneticileri olduğu ortaya çıkıyor.

Macron da, Fransa'yı bir şirket gibi yönetmeyi hedefliyor. Bir banka düşünün, yöneticinin başarılı olması, bankanın kâr etmesi ve yeni müşteriler kazanması, yatırımlarını artırması gibi kriterlerle ölçülüyor. Bir banka yöneticisi, bu kriterler temelinde, en çok, en büyük mevduatı olan müşterilerine en iyi hizmeti götürmeye çalışır. Devlet herhalde bu anlayışla yönetilmez, yönetilemez.  Çünkü bankada hesap açamayacak kadar yoksul yurttaşlar da var.

Macron yönetimi, devleti şirket olarak algılayınca, yurttaşı da müşteri gibi anlıyor.

İlk tepkiler de ilginç:

  • Macron'dan sonra Fransa'da ve Fransızlar nihayet dış dünya ile ilgilenecekler. Çünkü artık iç siyaset sizlere ömür!
  • Macron'un başarısının tehlikesi: Koalisyona ihtiyaç yok, bu nedenle çok geniş bir kesim kendisini dışlanmış hissedecek
  •  LREM de yakın bir gelecekte kendi içinde parçalanmalar, bölünmeler yaşayacak
  • Maurice Duverger 60lı yıllarda öngörmüştü: Sürekli darbeler çağı başlıyor, seçimle işbaşına gelmiş teknokrat ağalar dönemi

Macron önümüzdeki dönem neler yapabilecek?

Başta terörizm, İslamiyet, mülteciler, işsizlik, eğitim gibi Fransa'nın can alıcı temel meseleleri konusunda öyle çok gelişmiş, ayrıntılı, uygulanabilir plan ve programları pek yok. Bu konular zaten bir şirket yöneticisinin en çok ilgilendiği konular değil!

 Sağ ve sol kavramları 1789 Büyük Fransız İhtilali öncesinde halk temsilcilerinin toplandığı salonda temsilcilerin oturduğu sağ ve sol cenahtan esinlenerek siyasal bilgiler terminolojisine girmişti. Yani, sağ ve sol deyimlerinin anavatanı Fransa. Macron şimdi, anavatanında sağı da solu da yıktı. Neredeyse Amerikan Yeni Muhafazakarlarının ''İdeolojiler Bitti'' tezini doğrularcasına...Hayırlı olsun...İyi kazançlar...

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi