Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 16 Nisan 2017’de yapılan referandum sonrasında, 10 Temmuz 2018 tarihinde uygulamaya konulan "olağanüstü" bir yönetim modelidir.
Türkiye "olağanüstü" dönemlere aşina memleket olduğundan ilk önce böylesi deneyimlere sahip olanlar karşı çıktılar.
Olağanüstü haller başlayınca bir daha bitmek bilmiyordu. Tabii işçiler, emekçiler, köylüler, kadınlar, çocuklar, sanatçılar, şairler, yazarlar, çizerler, gazeteciler, doktorlar, akademisyenler anında okkanın altına gidiyorlardı.
Bu sefer de yanılmadılar!
Fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi konusunda çok değişik kesimlerden de tepkiler yükseldi:
-Böyle saçma sapan sistem olur mu?
-Neden olmasın?
Çift sorulu bir açmaz!.. En iyimserler bile şu "iç ferahlatıcı" ifadelerle toplumu teskin ediyorlardı:
-Bindik bir alamete..!
2018-2020 arası iki yıl pek parlak geçmedi. Bu sistem ülkeyi uçuracaktı, gençleri kaçırdı. Yüz binlerce iyi eğitimli genç bir daha dönmemek üzere başka ülkelere gittiler.
Ama hakkını yemeyelim, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Cumhurbaşkanı’nın çok başarılı biçimde uçurdu! Çok fazla uçağa sahip bir Cumhurbaşkanı geldi ülkenin başına…
Neydi o, tarifeli uçaklarla resmi ziyaretler yapan devlet büyükleri dönemi. İtibar falan hak getire… Ne kadar fiyakalıysan o kadar itibarlısın kardeşim!
Eskiden çok partili parlamenter demokratik sistem vardı şimdi çok uçaklı ve çok tarikatlı bir parlamenter demokratik sistemin uygulamaları altında kıvranan toplum söz konusu…
Yeni rejim -affedersiniz- biraz "rodaj"da olduğunun kimse farkında değil. Rodaj Fransızca bir kelime. Otomobil, otobüs, kamyon, kamyonet motorların alıştırma devresine deniliyor.
Yeni sistem de aynen öyle: Rodajda!
Yani deneme yanılma yöntemiyle bir şeyler test ediliyor.
Bütün denemeler bittiğinde eğer ülke yerine duruyorsa, o zaman daha yeni bir rejime doğru yelken açılacak. Komşumuz İran’da muhalefet şu sloganla meydanlara çıkacak:
-İraaaan, Türkiyeee olma-ya-caaak!..
Daha rejim tam yerine oturmadı.
Oturtturmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Takdir etmek lazım.
Çalışabilir nüfusun yarısı işsiz. Yakın bir gelecekte de iş bulma umutları yok. Ama sakin olmalı. En üst düzeyde reçeteler yazılıyor:
-Yoklukta sabredeceksin!
Yoksullar sabretmeyi öğrenirken ülkenin yeni varsılları Anayasa Mahkemesi’nden Tarikatlara kadar her şeyi elden geçireceklerini ifade ediyorlar. Bu çalkantı döneminin nihai hedefiyse ülke realitesine üst düzeyde bir konum tesis etmek olarak netleşiyor:
-Anayasal tarikatlar!