'Ateş ve Öfke'

Gazetecilik kurguya değil olgulara dayanır. İktidarı sorgulamak, teşhir etmek için gerekli ve yararlı bir araçtır mesleğimiz. Ama kurallara uyacaksın.

Bu aralar bir kitap sadece ABD’de değil bütün dünyada satış listelerini alt üst ediyor. Gazeteci (?!) Michael Wolff’un yazdığı "Fire & Fury - İnside the Trump White House" (Ateş ve Öfke- Trump’ın Beyaz Saray’ının İçyüzü) başlıklı kitap 5 Ocak günü Amerika’da piyasaya çıktı. Trump kitabı yasaklatmaya çalıştı ama yayınevi kitabı piyasaya 4 gün önce sürerek bu ilk tehdidi şimdilik aştı. Okurlar gece yarısı kitapçıların önünde kuyruklar oluşturdu. İlk baskılar hemen bitti.  Kitap şimdiden Amazon’da liste başı. Sipariş verdiğinizde en erken 2-4 hafta sonra kitaba kavuşabiliyorsunuz. Kitabın elektronik ve sesli versiyonu da dünyaya dağıldı. Çeşitli dillere çevirisi çoktan başladı.

İkinci cümlede Wolff’un gazeteciliğini parantez içinde ünlem ve soru işareti ile değerlendirmemi Amerikan basınında çıkan yorumlara dayandırıyorum. Çünkü Wolff’un mesleki geçmişi ve çalışmaları konusunda çok ciddi olumsuz eleştiriler mevcut. Keza bu son kitabının hazırlık ve yazım aşamaları konusunda da gazetecilik mesleği ile bağdaşmayan açıklamalar okudum.

Önce Wolff’u biraz tanıyalım: 1953 New Jersey doğumlu. Babası reklamcı, annesi gazeteci. Anlaşılan daha çok babaya çekmiş. Columbia Üniversitesini bitirmiş. Orada öğrenci iken kısa bir süre New York Times’da staj yapmış. Çeşitli yayın organlarında ünlülerle söyleşiler ve portreler yayınlamış. E. Özkök ile ergen kopyası O. Eğin’in pek methettiği Vanity Fair dergisinde bayrak göstermiş. Ödüller kazanmış. Şimdiye kadar yedi kitap yayınlamış ki, ikisi Best Seller olmuş. Medya konusunda uzmanlaşmaya çalışmış. Yeni Televizyon ve Murdoch’un biyografisi en önemli kitapları. "Start-up"’ dünyasına da girip başarısız olmuş ama başarısızlığını anlattığı bir kitap yazmayı da ihmal etmemiş.

Wolff ilk başlarda, ABD Başkanlık seçimleri öncesinde, elitlerin H.Clinton’u desteklemesine karşı çıktığı için Trump’ın çevresinde puan toplamış bir yazar. Bu sayede Trump’un Beyaz Saray’a yerleşmesini izleyen ilk aylarda Başkanlık konutuna rahatça girip çıkmış. Gerçi kitaptaki bilgilerin çoğunun Steve Bannon’dan geldiği sanılıyor ama anlaşılan yazar, bilgileri çeşitli kaynaklara dağıtmış. Bannon, aşırı-sağcı ve Trump’ın gözdesi Breitbart News’ün yöneticisi. Başkanlık kampanyası sırasında ve Beyaz Saray’in ilk döneminde Trump’un önde gelen siyasi danışmanlarından biri. Trump sonra Bannon’u şutluyor. O da yeniden  Breitbart News’ün başına geçiyor. Ama Wolff’un kitabı yayınlanınca ve içinde Bannon’dan Trump aleyhine alıntılar yer alınca, Bannon, Breitbart News’dan da ayrılmak zorunda kalıyor. Tek Adam, yakın çevresini bir bir harcıyor. Ya da satıyor. Ya da Tek Adam olabilmek için çevresinde hiç kimsenin bulunmaması gerekiyor.

Bu son kitabın, "Fire and Fury’’ olan başlığını ben olsam "Azap ve Şiddet’’ diye çeviririm Türkçeye, daha yakışır Donald Bey’e. 336 sayfalık kitap (Fiyatı 20 dolar) için 18 ay çalıştığını söylüyor M. Wolff ve Beyaz Saray’da görevli ya da Başkan’ın çevresindeki 200’den fazla insanla görüştüğünü belirtiyor. Yazar, aslında herkesin merak ettiği konuları gündeme getirmeye çalışmış: Oval Ofis’te neden kaos var? Danışmanları Trump hakkında ne düşünüyor? Steve Bannon ile damat Jared Kushner neden hiç bir araya gelmiyordu? Trump, FBI Başkanı'nı neden görevden aldı? Trump nasıl ihtilafların ve ayrılıkların kralı oldu?

Wolff’un da çalıştığı New Republic dergisinden meslekdaşı Alex Shephard kitabın yazarı için şöyle konuşuyor: "Post-modern şairane bir tarzı vardır ki gazeteciliği mahveder. Michael, ‘Trump aleyhine olsun da ne olursa olsun, her şeyi yayınlamak lazım’ kafasında bir arkadaş. Üstelik olgu ile kurguyu kolay kolay ayırdedebilecek bir yeteneğe de sahip değildir. Sıradan bir dedikodu ile sağlam bir haber arasındaki farkı da pek önemsemez. Bu nedenle de yaptığı işler tartışmalıdır, bizim mesleğimize de zarar verir’’.

CNN’den Alisyn Camerota da Wolff’u iyi tanıyanlardan: "Görüştüğü insanlardan aldığı bilgilerin doğruluğunu denetlemez. Hele öyle en az iki kaynaktan doğrulama diye bir alışkanlığı da yoktur. Yaptığı iş gazeteciliğe pek benzemez!’’

Bir başka meslekdaşı da vahim bilgiler veriyor yazar hakkında. New York Times, Washington Post ve The New Yorker gibi "investigative journalism’’in kalelerinde çalışmadığını hatırlattıktan sonra "Araştırma, anket, söyleşi sırasında pek not tutmaz, teyple kayıt da yapmaz’’.

Yine Shephard’dan bir alıntı: "Öyle bir yazar ki, sanırsınız görüştüğü, bilgi aldığı kişilerle saatler hatta günler geçirmiş. Oysa ki hiç karşılaşmamıştır bile bu insanların çoğu ile…’’ Wolff’un en çok üsluba ve paraya önem verdiğini de söylüyor meslekdaşı.

Daha önce çıkan kitapları hakkında eleştiri yazanlar da, bir çok alıntı sahibinin yazarı bilahare tekzip etmiş olduğunu hatırlatıyor. Arkadaş sabıkalı…

Trump’un kitabı yasaklamaya çalışması, yazar aleyhine konuşması, kitap nedeniyle kendisinin çok zeki hatta dahi olduğunu söylemiş olması… hep Wolff’un kitabının reklam kampanyasına dahil oldu.

ABD’nin önemli haber sitelerinden Salon, kitap hakkında şu yorumu yaptı: "İnternet, gazeteciliği öldürmüyorsa, Michael Wolff öldürecek’’.

Geçmişte, mesela Watergate kahramanı Bob Woodword’un da Beyaz Saray kiracıları hakkında yazdığı kitaplar var. Onların hiçbirine Wolff’a yöneltilmiş türden gazetecilik eleştirileri gelmedi.

ABD’de ve Batı Avrupa’da özellikle gazeteciler, iktidarın en tepesindeki insanlar hakkında görevde iken, daha çok da görevden ayrılırken, "araştırmacı-soruşturmacı gazetecilik’’ tekniklerini kullanarak kitaplar kaleme alır. Bizde ne yazık ki yok böyle bir gelenek. Oysa ki çok ihtiyaç var bu tür çalışmalara. Çünkü yurttaşların, iktidarın günlük işleyişi hakkında olduğu gibi, ki bunu düzgün gazetelerin zaten yapması gerekiyor, iktidarın tepesindeki insanların orta ve uzun vadede neyi nasıl yaptıkları, neyi gizlemeye çalıştıkları, kimlerle anlaşıp kimlerle ihtilafa düştüğünü bilme hakları var. Bu kitapları yazmak için, sıkı gazetecilere, doğru perspektife, uzun vadeli ciddi çalışmalara, içeriden bilgi sağlayabilecek dürüst bürokratlara ihtiyaç var. Bu aralar Ankara’da bunların çoğu maalesef namevcut. 

Sonuç olarak Wolff’un kitabının bize öğrettiği şu:

Doğru bir mesaj, yanlış bir kişi aracılığıyla üstelik yanlış araçla ve yanlış yöntemle aktarılınca kaçınılmaz olarak tartışma yaratıyor ve inandırıcılığını kaybediyor. İktidarı teşhir edeceğim derken, iktidara koz veriyorsun ayrıca kendin teşhir oluyorsun! 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi