Athena

On iki dakikalık kesintisiz tek planlık açılış sekansıyla film, daha ilk dakikasında temposunu yükselterek fırtınanın yaklaşmakta olduğunu değil çoktan başladığını gösteriyor. Seyirciye de fırtınanın içine dalmak kalıyor.

Etkilenerek izlediğimiz bir filmin ideolojik sözünün de bizim “inandığımız” biçime uymasını bekleriz. Bu uyum dört dörtlük değilse, etkilendiğimiz filmi arkadaşlarımızla kritik eder, kim neyi nasıl görmüş diye peşine düşeriz ki film kritik yazılarından çok daha yaratıcı cümleler bu beyin fırtınalarından çıkar.

Yıllar önce Farhadi’nin Bir Ayrılık’ını birlikte izlediğim ve üstüne konuştuğumuz iki yakın arkadaşımla neredeyse birbirimize girmiştik, filmi yorumlayışımızın farklılıkları yüzünden. Fikir ayrılıkları iyidir, zihnimizi dinç tutarken güncel literatüre dair kelimeleri bu ayrılıklarda duyarız, öğreniriz, yeri geldiğinde kendi fikrimizi ortaya atarken kullanmak üzere zihnimize alırız. Tartışmalar da iyidir, kendimizi inşa etmeyi bırakmamışsak eğer, onun gibi düşünmesek bile, bir kimsenin kendi görüşünü savunusundaki serinkanlılık ve üslubundaki özgüven öğreticidir. Başka bir tartışma ortamında, görüşlerine katılmadığımız birine karşı argümanlarımızı açıklarken üslubumuza dikkat ederiz. Etmeliyiz de. Başka türlü nasıl büyür ki insan?

Athena, Fransa’nın Cezayir Müslümanlarının gettosunun adı. Fransa dendiğinde akla gelen romantik Paris şarap, ışıltılı Eyfel (elektrik tasarrufu için şimdilerde daha az ışıltılı) görüntülerinden uzağa çeviriyor bakışımızı. Romain Gavras’ın Venedik Film Festivali’nde gösterime girmiş ve Netflix üzerinden dünya seyircisiyle buluşan sarsıcı son filmi.

1-001.jpg

13 yaşındaki bir Cezayir göçmeni çocuğun öldürüldüğü âna dair görüntüler sosyal medyada döner, görüntülerde fail olarak polis üniformalı kişiler vardır. Çocuğun abilerinden biri askerdir ve taraf olmak anlamında zor bir yol ayrımındadır. Küçük abi ise, “kardeşim öldüyse tüm dünya ölür” öfkesiyle gettoyu ayaklandırır. İki abi yer yer karşı karşıya gelir.

Romain Gavras, bir röportajında tragedyalardan birçok örüntüyü filmini tasarlarken kullandığını söylüyor. Karakterlerin seçtikleri yoldan dönemeyişlerinde ya da seçmek zorunda kaldıkları yolun kaçınılmazlığında tragedyaların yazgıcılığı var.

On iki dakikalık kesintisiz tek planlık açılış sekansıyla film, daha ilk dakikasında temposunu yükselterek fırtınanın yaklaşmakta olduğunu değil çoktan başladığını gösteriyor. Seyirciye de fırtınanın içine dalmak kalıyor. Güdümlü şiddetin kitleselleştiğinde haklılığın yerini vandalizme bırakmasını anlatırken, faillerin gerçekte polis olup olmamasının önemi var mı, tartışmak gerek.

Gettodaki yangını başlatan küçük abi Karim (Sami Slimane) de orduda görevli büyük abi Abdel de (Dali Benssalah) kardeş katliyle yoğun bir acı yaşar. Karim’in dindiremediği acısı onu uzlaşmasız bir şiddete götürür. Filmin karakter sürprizine Karim’dense dönüşüme uğrayan Abdel’de ve Karim’in rehin aldığı polis memurunda rastlarız. Zıddına dönüşmek de diyebileceğimiz, çok ilginç bir psikolojik evrilme yaşıyor ikisi de. Benim için filmin en önemli anları bunlardı.

"Nasıl acı çekeceğimizi bilirsek, daha az acı çekeriz." Zen ustası Thích Nhất Hạnh’ın bu derin cümlesini düşündüm filmi izlerken. Görünürde kan, ter, öfke ve şiddetin vahşete dönüştüğü görüntülerin altındaki acıyı gördüm. Uçlara gittikçe uçuruma yaklaşılan gettoda birikmiş öfkenin, haklılığı nasıl da eritip görünmez kıldığını.

Athena, etkileyici çekimleriyle kendini izleten bir film. Bugünlerde yüzümüzü İran’daki Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesi sonrası kadınların başlattığı haklı özgürlük mücadelesine dönmüşken, Fransa’daki bir gettoda erkeklerin isyanını anlatan film yine de biraz sönük kalıyor. Athena ile bir mesaj verme kaygısı gütmediğini söyleyen yönetmeni politik doğrularımızın dışına çıktığı, katilin gerçekte kim(ler) olduğuna dair bilgiyi göstermesi de göstermemesi de filme negatif bir etki yapmıyor kanımca.

Başta anlattığım iki arkadaşımdan biri, Athena’yı izledin mi diye sorduğumda “birkaç dakika ancak dayanabildim” dedi. Diğeriyle de henüz zaman bulup konuşamadım.

athena.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi