Ceren Gündoğan

Ceren Gündoğan

ZÎD Û HAN

Kürtçe tiyatronun çok özel örneği Dubare Kumpanya’nın son oyunu, Bawer Karahancı’nın yazıp yönettiği Zîd û Han, Kürtçenin ahengine kapılıp gittiğim kaçırılmayacak bir absürd tiyatro deneyimi.

Zîd û Han du hevalên dijber ên piştî mirinê dîsa vegeriyane jiyanê û bibûn mehkûmê çerxekî bûn. Gava hatin ba hev û li ser huner, serwerî, eşq û mirinê xeber didan (diaxiviyan) tecrûbeya wan ya jiyana wan a ewil (berê) tê bîra wan.

''Zîd ve Han, öldükten sonra tekrar hayata gelip karşılaştıkları bir döngüye hapsolmuş birbirine zıt iki arkadaştır. Tekrar bir araya geldikleri mevcut hayatlarında sanat, otorite, aşk ve ölüm üzerine konuşurlarken önceki hayatlarında yaşadıkları deneyimleri hatırlarlar.' -ZÎD Û HAN Jiyanên wan ên bere.

Her şey geçer. Mutluluğun zirvesi de çaresizliğin dibi de. Bu geçiciliği biliriz de asal duygu durumunun içindeyken dışında olma halinin yakınımız(da) olduğunu, “o anda” görmezden geliriz. Hissettiğimiz teslimiyet andaki duyguya aittir.

Adı konmamış, tanımlanmamış bir küskünlük hikâyesi bu. Kime, neye… Cevabı belirsiz sorularla ilerleyelim. El yordamıyla inşa ettiğimiz, olmak istediğimiz kişi, personamız aynadadır. Hayranıyızdır onun. O olmak için benzetmekten yılmadığım, “kulaç attığımız engin deniz”dir, kendimiz denizizdir. O olmak yolunda çaba göstermediğimiz ya da çabalasak da geriye düştüğümüz zamanlar vardır. İnsanız. Kusur bizim göbek adımız. Ermişlik makamı ne hadde, kusurlarımızı ararken çeşitli yöntemlerimiz vardır elbette; hamız, çiğiz, şanslıysak pişeceğiz… Kabulleniriz, inkâr ederiz, yok sayar veya düşman kesilip uzlaşmacı bir ikilikle içimizde taşırız gölgemizi. İlki dışında hepsinin evreleri benzer kanımca. Barışçıl bir ortamda durduk yere en cüruf cümleleri sarf etme halidir bu.

ZAMANDA BİR AN

Tarif etmeye çalıştığım şey zamanın bir kesiti. Hepimizin sorumlu olduğumuzda hemfikir kalacağımızı düşündüğüm bir an. Onun biricikliği, dışındaki zamanlara hiçbir müdahale hakkımızın olmamasından ileri gelir. Dersler, mesajlar onda alınır. Hisler onda-orada birikir. Hızla deneyim havuzundaki yerini alır da yine hep bizimle yaşar. Unutmayız onu. Doğu felsefesi şifalı meditasyonlarla on binlerce yıldır ona işaret eder, onda durabilmemizi sağlamaya çalışır durur. “Hı hı” deriz, “evet, öyle”… Deriz de gelmez bir türlü ele avuca. Unuturuz onunla iç içe olduğumuzda ahengi. Tüm yaşantıyı kontrol etme sevdamıza rağmen belki de işlevli bir kontrolü sağlamakta zorlanırız. Anı ıskalarız. Sonra ömür biter. mi?

Zınar Ataman’ın yazıp oynadığı Stalin’in Köpeği oyunlarıyla tanıdığım ve sanatsal içerik zenginliğiyle Kürtçe tiyatronun çok özel örneği Dubare Kumpanya’nın son oyunu, Bawer Karahancı’nın yazıp yönettiği Zîd û Han’ı Moda Sahnesi’nde izledim. Erhan Mîr ve Zidan Akgül’ün oynadığı Zîd ve Han zamanlar arasında bir yerde biz izleyenle rastgele karşılaşmış gibi, komik, dokunaklı, düşünme eyleminin başlı başına bir iş olduğunun hakkını vererek 60 dakikalık enfes bir performansla sergiliyor. Kim bilir hangi zamanların tanığı bu iki ruh, diktatörlerden, hayalî sevgililerden, bitimsiz çilemiz/korkumuz/başlangıcımız/sonumuz olan ölümden konuşup dururlar. Birbirlerini azarlar, alaya alır, geçiştirip giderken bu zamanlar arası iki ruhla biz ŞİMDİ’de buluşuruz. Kürtçenin ahengine kapılıp gittiğim kaçırılmayacak bir absürd tiyatro deneyimi, Zîd û Han…

Tiyatro tutkunları bilir, ilk aşkı tiyatro olanlar, onsuz yapamayanlar, ne pahasına olursa olsun sürdürenler, onsuz da olur-muş diyenler, küskün ayrılanlar, denedik olmadı’cılar, sızısı olanlar, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü (bir tek canım babam kutladı günümü) kısık gözlerle septik bir koltuktan izleyenler, eski heyecanı bulamayanlar, arayanlar bilir. Şimdi ve Burada’ya eşsiz bir çağrıdır tiyatro. Toplumsal yazgımızın etkileriyle yorgun da olsak, deniz orada. Kulaç atıyoruz lodoslu denizde, kıyıdaki kendimize. İşimiz bu… Portekiz atasözünü cesaret sözümüz bilmişiz; “Denizcinin pısırığı tanrıya, cesuruysa rüzgâra seslenir.”

Nivîskar û Derhêner/ Yazan-Yöneten: Bawer Karahancı

Wergêr/ Çeviri: Tuncay Özel Erhan Mîr

Lîstikvan/ Oyuncular: Erhan Mîr - Zidan Akgül

Teknîk: Onur Yıldız - Yasin Güngör

Mûzîk : Bawer Karahancı - Diyar Başaran

Afîş : Selin Yılmaz


Ceren Gündoğan: 1983 İstanbul doğumlu. İBBŞT TAL'de ve Akademi İstanbul Tiyatro bölümlerinde oyunculuk, Kocaeli Üniversitesi GSF/ Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık bölümlerinde öğrenim gördü. İstanbul Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve reji asistanlığı, Asis Yapım'da proje tasarım asistanlığı ile dizi ve belgesel senaristliği yaptı. İlk romanı Yaralı Rüzgâr, 2022 Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayınlandı. Artı TV'de Artı Sahne programı sürdürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ceren Gündoğan Arşivi