Mehmet Altan
Binali Yıldırım'ın Üstü...
AK Parti'nin 4'üncü Olağanüstü Büyük Kongresi 7 Ekim Cumartesi günü yapıldı...
Ardından AKP Merkez Yürütme Kurulu'na girenler -girmeyenler üzerinden yorumlar başladı.
En çok da Binali Yıldırım konuşuldu.
"AKP Merkez Yürütme Kurulu'nda (MYK) üstü çizilen Binali Yıldırım..." cümlesi sanki kongre sonrasının popüler mottosu haline geldi.
TV programlarında da uzun değerlendirmelerin konusu oldu.
xxxxxxx
Yaygınlaşan bir iddiaya göre, "Binali Yıldırım'ın, 25 milyon dolarlık bir usulsüz komisyona aracılık ederek devleti zarara uğrattığı gerekçesiyle tutuklanan eski Varlık Fonu Başkanı Mehmet Bostan ve Mineks adlı yatırım danışmanlığı şirketinin patronu Bülent Göktuna'nın ifadelerinde isminin geçmesinden dolayı" Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan çok kızmıştı.
Binali Yıldırım o dosyalarda "şüpheli" değildi ama üstü bundan çizilmişti.
Kısacası, Basın Tarihi yazmaya oturduğumda etrafta bir Binali Yıldırım adı dolanmaktaydı.
xxxxxx
Ben önce Basın Tarihi'nde kendisinden söz edip etmediğimi kontrol ettim.
Basın Tarihi'nin Silivri Notları kısmında söz etmişim. O dönemde de Sedat Peker'in açıklamaları nedeniyle Binali Yıldırım gündemdeymiş.
Zaten yazıya da söyle başlamışım:
"Oğlunun 'uyuşturucu kaçakçılığına' bulaştığı iddiaları karşısında Binali Yıldırım'ın sanki dünyanın en sıradan konusu konuşuluyormuş gibi televizyonda yaptığı o tuhaf açıklamalarına rastlamasaydım, muhtemelen bu yazı yerine sırada bekleyen yazımı yazacaktım."
xxxxxxx
Kendisi ile ilgili yakıcı anımı da şöyle nakletmişim:
"İlk derece mahkemenin AYM Genel Kurul Kararını ve Anayasayı yok saymasına ilk kez rastlanılıyordu. Ortalık karman çormandı. 12 Ocak 2018 günü, televizyonda Başbakan Binali Yıldırım'ı Cuma namazı çıkışı ayak üstü soruları cevaplamak için geçtiği kameraların önünde gördüm. Suçsuz insanların yaşamını hiçe sayan aldırmaz ve gevşek bir tavırla muhteşem bir palavra salladı:
'Dosyayı Anayasa Mahkemesi bilmiyor... Doğru kararı verecek olan Birinci Derece Mahkemedir.'
Halbuki AYM Genel Kurulu ihlal kararının 3. sayfasında, incelemenin dosyanın en son hâli üzerinden yapıldığını yazıyordu.
Başkalarının yaşamlarını yok sayan bu gayretkeşliğe, devletin en yüksek mahkemesini kameralar önünde yalanlamasına şaşırıp kaldım. Yaklaşık 3.5 yıl sonra oğlunun 'uyuşturucu kaçakçılığı' iddiaları karşısındaki halini görünce, 12 Ocak'ta Cuma namazından sonraki fütursuz tavrını ve profesyonel hukuk saldırısını anımsadım."
xxxxxxx
Binali Yıldırım basında sık gündeme gelen bir isim. Daha önce söz ettiğim Hürriyet Gazetesi yayını olan "O Manşetler" kitabında da Yıldırım'la ilgili 28 Kasım 2005 tarihli bir haber var.
"Bakan eşinin içe işleyen yalnızlığı" haberi o tarihte gündem olmuştu.
Sadece erkeklerden oluşan protokol masasında Binali Yıldırım, iki metre uzağında bir masada da tek başına yemek yiyen eşi...
Hürriyet o haberin hikayesini de kitaba almış. Fotoğrafı çeken Şenol Çakır haberin hikayesini kitapta şöyle anlatıyor:
"Ben bu sırada protokol masasına yüzüm dönük şekilde bir masaya oturup dizüstü bilgisayarla Bakan Yıldırım'ın inceleme ve cenaze töreniyle ilgili haberi yazıyordum. Ayrıca çevremi de izliyordum. Bakan beyden yaklaşık beş dakika sonra eşi Semiha Yıldırım, iki kadın korumayla birlikte lokantaya girdi. Semiha Hanım, garsonların protokol masasının iki metre uzağına koydukları tek kişilik masaya yöneldi. Kendisi protokol masasına bakmadan ve kimseyle konuşmadan tam önümdeki masaya oturdu. Ardından kadın korumalar lokantadan çıktı.
Ben gördüğüm bu manzara karşısında oldukça şaşırmıştım. Haber yazmayı bırakıp Semiha Yıldırım'ı izledim. Çünkü Bakan'ın eşi protokol masasına oturmamıştı. Bu gariplik karşısında yan tarafı ve arka tarafımı başka kadın var mı diye kontrol ettim. Daha sonra kimseye fark ettirmeden nasıl fotoğraf çekerim diye düşündüm. Çünkü korumalar da bu garipliğin farkına varmıştı ve lokantada tek gazeteci olduğum için benim hareketlerimi takip ediyorlardı.
Yaklaşık beş dakikalık bir tereddütten sonra masanın üzerinde duran fotoğraf makinesini elime aldım. Sanki makinede bir problem varmış gibi sağını solunu incelemeye başladım. Semiha Yıldırım ile aramdaki mesafeyi göz karan ölçüp arkamı döndüm. Objektifle o mesafeye yakın bölümü netledim. Sonra yine önüme dönüp oturduğum yerden makineyi aniden havaya kaldırıp vizöre dahi bakmadan saliselerle ölçülen zaman diliminde denklanşöre bastım. İki kare fotoğraf çekmiştim."
xxxxxxxx
Basın, daha sonra "tarih" olacak olayların günlük hikayesini yazar derler.
Binali Yıldırım'ın, eğer ilerde yazılacak tarihte adı anılırsa, bu adın nasıl anılacağını bu haberler ve yazılar gösteriyor.
"Üstü neden çizildi" tartışmalarını görünce, bu portrenin geneline de basın üstünden bir bakalım dedim.
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.