Bir eşitlik simgesi olarak yeşil parka

Nerede özel üniversite açılırsa, orada artık, isyandan söz edemezsiniz. Çünkü toplumun son eşitlik alanı, parsellenip patronlara satılmıştır. Bu yüzden bizim zamanların eşitlik simgesi yeşil parka da, korsan miting alanlarından, moda vitrinlerine düşer.

Dudaklarının kenarında alaycı bir edayla söylerler; ‘Herkes o zaman yeşil parka giyerdi’ diye. Sizin cevabınızı beklerler. ‘Ben de giyerdim, tabii ki’ derseniz. Genellikle yan çizerler. ‘ama abi öyle değil sizin gibi değil yani, hayatından devrimcilik filan yapmamış, yeşil parka giymiş sadece’ filan diye devam eder. Yeşil parka sanki tuğgeneral üniforması, rütbesiz ve rengi ile kifayetli ya da Ümit Burnu'nu dolaşan gemici misali, tek kulağı küpeli kaptan ve yahut illaki bir zulüm ile mükafatlandırılmış; biraz falaka ve suda yürütme betonda, manyeto ucu bedende dolaşan, iyice kavramış bir askı filan, sonra indirip ya da şişleri betonda terbiyelenmiş su toplanmışları veya kablo uçlarında birikmiş yanık ciltler sonrası, ‘hadi şimdi giyebilirsin yeşil parka’ diyerek, modern dışı kabilelerin ergenlik töreni benzeri, bir ritüel ile kavuşuyorsun sanki yeşil parkana…

Bu yazdıklarımdan sanki ‘Yeşil Parka’yı küçümsediğim anlamı çıkmasın tam aksine bunu sadece bir ‘devrimci simge’ olarak değil bir eşitlik simgesi olarak önemsiyorum. Çünkü yeşil parka, özel üniversitelerin olmadığı bir dönemde hangi sınıftan gelirse gelsin, bu toplumsal tarih için tek, neredeyse eşitlik alanı olanı üniversitelerde, bir isyan potansiyelini gösterir. Hangi sınıftan gelirsen gel, üniversite bahçesinde yeşil parkan ile şöyle salındığında, isyanın kenar mahallesine çoktan dahil olmuşsundur demektir. Bu yüzden, yeşil parka değil, özel üniversite olmadığı için o zamanların birçok üniversitesinin verimli kantinleri, koridorları ya da yakın kahvelerinde ortaya çıkan devrimci hareketlerin içinde her sınıftan insan vardır. Yeşil parkasını çekti mi sırtına, birinci en güzel sigaradır, ‘iç birinci ol devrimci’dir.

Oligarşi iktidarda bir avuç zorba ya da faşist diktatörlük filan vız gelir tıraş gider ve faşizme geçit vermez yeşil parka….

Neoliberalizmin başarılı olmasının en önemli nedeni, özelleştirme kanserini ilk yaydığı yerlerin üniversiteler olmasıdır. Nerede özel üniversite açılırsa, orada artık, uzun bir süre isyandan söz edemezsiniz. Çünkü toplumun son eşitlik alanı, parsellenip patronlara satılmıştır. Bu yüzden bizim zamanlarımızın eşitlik simgesi, yeşil parka da, korsan miting alanlarından, moda vitrinlerine düşer ve aynı zamanda ‘sol’ hareketler de sınıflara bölünür! Mesela şu anda, 1980 öncesinden farklı olarak, bir sol hareketin içinde, mesela hem orta sınıftan, hem ‘gecekondu’ mahallesinden hem de aynı zamanda, büyük bir coşkuyla yoksulların yanında yer almış zengin çocuklarını göremezsiniz…

Yani herkes kendi saflarındadır, Yeşil parkasız….


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi