Ragıp Zarakolu

Ragıp Zarakolu

'Bir halkın kendi kaderini belirlemesinden' sana ne...

Şimdi milletvekillerine yeniden ilkokul talebesi muamelesi çekilerek, Ermeni soykırımından ve Kürdistan diye hayali bir ülkeden bahsetmeleri halinde ceza uygulanacak.

Uğur Dündar, "Bilge Diplomat" diye nitelediği Şükrü Elekdağ ile yaptığı röportaja, gazetesinde, "Barzani’nin bağımsızlık ilanı savaşa yol açar" başlığı, Sözcü  gazetesi, 1. Sayfanın sol üst köşesin kendi başlığının da üstünde yer verdi.

Şükrü Elekdağ, artık parlamentoda değil, ama hala dışardan akıl vermeye devam ediyor. 

2003 yılında kırmızı çizgi daha aşağıdaydı. O zaman da böylesi "bilge" diplomatların verdiği akıl ile, "Irak’da federe devlet ilanı, causa belli’dir" açıklaması yapmıştı Ankara. Yani Savaş Nedeni! Ben de "Sana Ne!" diye yazı yazmıştım da, askeriyeyi sinirlendirmiş,  kendimi DGM’de bulmuştum. Neyse AKP’nin cicim aylarıydı da, beraat etmiştik.

Gel de şimdi, Şükrü Elekdağ’a da "Sana Ne" deme!

"Şimdi de Barzani, Türkmen coğrafyasını gasp etmek, Türkmen kimliğini yok etmek" istiyormuş.

Sana ne, Irak Türkmenlerinden sayın diplomat. Onlar da Kürtler gibi TC değil Irak Cumhuriyeti yurttaşı!

Kaç defa belaya verdiniz Irak Türkmenlerinin başını. Bir defa, Türkmenler Şia ve Sünni olarak zaten kendi içlerinde kavgalı.  Çoğunluğu da Kürtlerle yüzyıllar boyunca olduğu gibi birlikte yaşamaktan yana. Ve Irak Kürt federe devleti içinde de temsil ediliyorlar. Sizin Ankara’dan fişeklediğiniz sözde Türkmen cephesine Türkmenlerin desteği falan da yok. Irak Türkmenleri bir iki defa dolduruşunuza gelmiş de Saddam öncesi dönemde çok ağır bedel ödemişlerdi. Onlar Kürt komşuları ile barış içinde yaşamak istiyorlar. 

Suriye’nin kadim Kürt dağını, Türkmen dağına çevirip, oradan desteklediğiniz çetelerin, 1915’ten bile az zararla çıkmış, Kesebi düşürmesini, oradaki Ermenileri tehcir ettirmeyi  sağlamıştınız.  Daha sonra, oradaki çetelere Rus uçağını düşürtmüş, sonra da şapa oturmuştunuz. Az takla atmadınız sonra arayı düzelteceğiz diye.

Şimdi de, çok etnili, çok inançlı Musul ve Kerkük üzerinde hak iddia ediyorsunuz.

"Bilge diplomatın" az marifeti yok zaten. 2005 yılında onun verdiği akıl ile, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Avam Kamarası ile Lordlar Kamarası’na yazdığı 550 imzalı açık bir mektupla, 1915 soykırımının ilk raporlaştırması olan Mavi Kitap için İngiltere’nin  Türkiye’den özür dilemesini istedi. 

Daha sonra son derece kibar olan İngiliz parlamenterleri, "tamam, gelin ortak bir komite kurup tartışalım" deyince, ara da bul "bilge diplomat" ve diğerlerini. 

550 milletvekili 2005 yılında, daha ne olduğunu bile bilmedikleri, okumadıkları bir kitaptan dolayı Birleşik Krallıktan özür dilemesini talep ediyordu, AKP ve CHP milli cephesi olarak.

Taner Akçam Birikim dergisinde, "yapmayın, Türkiye’yi rezil ediyorsunuz" diye yazınca da, hem onu hem Birikim’i, hem aynı yazıya yer veren Agos’u, Mavi Kitabın Türkçe tercümesinin yayıncısı Pencere Yayınlarından yüklü para cezalarına mahkum ettirdi "bilge diplomat"ımız ve "strateji uzmanı"mız.

İlk hakaret davaları modasını RTE mi başlattı sanıyorsunuz? 

Mahkemeler acaba hangi dönem bağımsızdı ki?

Muhbirler şimdi sayısız dava açtırırken, Ergenekoncuların ihbar ve suç duyuruları da, aralarında Orhan Pamuk, Hrant Dink, Elif Şafak da dahil az yazar ve gazeteciye dava açılmadı o zamanlar, daha 10 küsür yıl önce.

2009 yılında Gomidas Enstitüsü Mavi Kitap’ın mufassal, kaynakçalı yayınının Türkçesini çıkardı ve 550 adet kitabı parlamenterlere yollayarak, peşinen mahkum ettikleri kitaba bir göz atmalarını istedi.

Kitaplar yollandıktan sonra yeni bir skandal olmasın diye, önce IHD genel merkezinde bir toplantı yaptık. Dışarda nereden haber aldılarsa (!) ulusalcıların toplantımızı protesto ettiklerini duyduk sonradan. Biz 8. Katta olduğumuz için duymadık.  Ayrıca Meclis’te Akın Birdal’ın yardımı ile bir basın toplantısı yapıp, "aman, parlamenterlerin bilgi edinme özgürlüğü engellenmesin" diye çağrı yaptık. O zaman Meclis idare heyetinde yer alan Sırrı Sakık ile de görüşüp, "bir rezalet olmasın" dedik, önceden bilgilendirerek. Ne yazık ki kendisinden destek alamadık. Meclis başkanı Çin’de bilgisini alabildik sadece. Kendisine ulaşamadık. Ama bizim başaramadığımızı "bilge diplomat" başardı. Doğrudan Meclis başkanı ile bağ kurup, kitapların milletvekillerine verilmesini engellemeyi başardı : helal olsun!

Hiçbir milletvekili de kalkıp,"siz 2 kişi kalkıp, bizim bilgi edinme hakkımızı nasıl engelleye bilirsiniz" demedi, muhalifi, muvafıkı dahil!

"Bilge diplomat" Hürriyet’e böbürlenmese, bu olayın nasıl gerçekleştiğini  de öğrenemeyecektik.

Ondan şüphelensek bile.

Hürriyet gazetesi muhabiri Sefa Kaplan’ın 5 Ağustos tarihinde, "Mavi Kitap’ı Meclis’e sokmadı"  üst başlığı ve "Her şey CHP milletvekili emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ ın  İngiltere Parlamentosu’na yazdığı bir mektupla başladı" alt başlığı ile çıkan haberinde şöyle deniliyordu: 

"Elekdağ,  TBMM üyelerinin tamamının imzaladığı mektubunda, "Bir savaş propaganda imalatı olarak" nitelediği ‘Mavi Kitap / Blue Book’un "mesnetsiz ve asılsız olduğunun açıklanmasını" talep ediyordu. Elekdağ’a göre, tarihçi Arnold Toynbee tarafından hazırlanan ve orijinal ismi, ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilerin Uğradığı Muamele, 1915-1916’ olmakla birlikte ‘Mavi Kitap / Blue Book’ olarak bilinen kitap, "Ermeni tarihçilerin iddialarını kanıtlamak için kullandıkları en önemli kaynaklardan birini" teşkil etmekteydi. 

Bunun üzerine, merkezi Londra’da bulunan Gomidas Ensititüsü Genel Direktörü tarihçi Ara Sarafian ve Lordlar Kamarası üyesi Lord Avebury, ‘Mavi Kitap’ın sansürsüz baskısını, kaynakları göstererek İngilizce ve Türkçe hazırladılar. 26 Haziran’da Ankara’da her iki ismin de katıldığı bir basın toplantısı ile kamuoyunun bilgisine sunulan kitap, aynı gün TBMM ’ndeki bütün milletvekillerine isim isim gönderildi. Ancak kitapların tamamı bir süre sonra iade edildi. 
Kitapların milletvekillerine ulaşmasını engelleyen ismin  CHP milletvekili Şükrü Elekdağ olduğu ortaya çıktı. Elekdağ, "Ben Mavi Kitap’la ilgili girişimi haber alır almaz TBMM  Başkanı Köksal Toptan’ı (al enteresan bir isim daha!) uyardım ve kitabın dağıtımını engelledim" (demek bizim ulaşamadığımız TBMM başkanına, Elekdağ taa Çin’de ulaşmayı başarmış, alarm zilleri çalarak!) dedi. 

Elekdağ, şunları söyledi: "Yalan dolu olduğu itiraf edilen bir kitabın dağıtımını önlemenin bir görev olduğu bilinciyle böyle hareket ettim. Bunun sansür olduğunu filan düşünmüyorum. Propaganda kitabının yayılması ve dağıtılması doğru olmaz." Hey gidi Adaletten ve Düşünce Özgürlüğünden yana olan CHP!

O zaman "bunun milletvekillerinin iradesine el koymak" anlamına geldiğini belirtmiştik. 

Toptan da Elekdağ da artık TBMM’de değil ama derin ruhları oralarda geziniyor. 

Şimdi daha da ileri bir adım atıldı, milletvekillerine yeniden ilkokul talebesi muamelesi çekilerek, Ermeni soykırımından ve Kürdistan diye hayali bir ülkeden bahsetmeleri halinde uygulanacak bir disiplin cezası tesis olundu.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Zarakolu Arşivi