Borsanın düşüşü, Metin Akpınar ve Erdoğan’ın anlayamadığı

Metin Akpınar, Türkiye’de her yaştan, her partiden herkesin çok sevdiği bir isimdir, Akpınar’a 'sanatçı müsveddesi' denmesi siyasi bir serencamın sonu olabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Maliye Bakanı Albayrak ekonomide işlerin çok iyi gittiğini söylüyor.

Neden öyle söylüyor, muhtemelen, döviz krizinin bittiği yönünde işaretler, faizlerin Hazine'nin müdahaleleri sayesinde tırmanışını şimdilik durdurması ve Kasım 2018 bütçesinin bir kerelik, olağan kamu gelirlerinden bağımsız gelirler nedeniyle fazla vermesi ve 2018 bütçesinin öngörülen açık oranını yakalama ihtimalinin yüksekliği.

Döviz krizinin bittiği yönünde işaretler var çünkü düşen büyüme oranları nedeniyle enerji, aramalı ve sermaye malı ithalatı düştü, cari açık azaldı, düşen büyüme oranları nedeniyle şimdilik kaydıyla sorun aşıldı gibi duruyor.

Faizler de büyük atak durdu çünkü döviz baskısı azaldı ve Hazine teori dışı müdahalelerde bulunuyor.

Bütçe ise bir kereye mahsus gelirler nedeniyle 2018’i başlangıçta öngörülen çerçeve içinde kapatacak ama bu sınırsız teşviklerle nereye kadar gidilir bilinmez ama galiba gidilecek yer 31 Mart 2019.

Ancak, bu arada, borsada düşüşler sürüyor, bugün (dün) borsa yine düşüşle kapandı.

Kurlarda, faizlerde, bütçede sorunlar ertelenmiş ya da Albayrak’ın (Erdoğan) iddiaları doğrultusunda çözümlenmiş ise borsa neden kendini toparlayamıyor ve 90 binin de altına doğru meylediyor?

Kanımca bu sorunun bir tek cevabı var, bu da, Erdoğan Türkiye’sinden sermaye çıkışlarının sermaye girişlerinden çok yukarıda seyretmesi.

Sermaye hareketlerinin genel eğilimi çıkış yönünde ise kronik ve yapısal tasarruf açığı problemi olan ülkemizde sürdürülebilir bir büyüme yakalamak, şekilde görüldüğü gibi olanaksızdır.

Yapılması gereken ilk iş doğrudan sermaye yatırımlarını, sermaye çıkışlarının çok üzerine çekmektir.

Bunun da nasıl yapılacağı bellidir.

Aynı zamanda ne yapılırsa sermaye çıkışlarının hızlanacağı yani büyümenin düşeceği daha da bellidir.

Fransa, 2018 senesinde Avrupa ortalamasının çok üzerinde doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekmiştir.

Mesele belki bunun nasıl başarıldığı değil, bu ülkede neyin yapılmadığıdır.

Bizdeki Metin Akpınar’ın Fransa’daki karşılığı kim olabilir, tam kestiremiyorum ama Fransa’da savcılar, bir siyasi açıklama nedeniyle mesela Isabelle Huppert’i, Daniel Auteuil’ü evlerinden alıp hâkim karşısına çıkarırlar ve adli kontrol şartıyla serbest bırakırlarsa, emin olunuz, 2019 senesinde Fransa’ya gelecek doğrudan yatırımlarda büyük düşme yaşanabilir.

Metin Akpınar meselesi bir hukuk faciası ama bir de işin AKP için siyasi facia boyutu var, kanımca AKP ve Erdoğan büyük yanlış yaptılar. Metin Akpınar, Türkiye’de her yaştan, her partiden herkesin çok sevdiği bir isimdir, Akpınar’a "sanatçı müsveddesi" denmesi siyasi bir serencamın sonu olabilir; bir dönem, AKP’nin hâlâ iyi işler yaptığı bir dönem, bir CHP’li Erdoğan’ı destekleyen Sezen Aksu için "Sazan" ifadesini kullanmış ve yaklaşan muhalefet mağlubiyetinin sinyalini vermişti. Çünkü Sezen Aksu ile uğraşan muhalefetin yenilmesi kaçınılmazdır, tıpkı bugün Metin Akpınar’a "sanatçı müsveddesi" diyen iktidar gibi.

Maliye Bakanı Albayrak mı diyeyim, yoksa doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan mı diyeyim, tam bilemiyorum ama bu grubun anlayamadığı temel iktisadi konu Türkiye’nin temel sorununun dış kaynak sorunu olduğu ve bu sorunun aşılması için de hukuk devletini evrensel standartlarda inşa etmemiz mecburiyeti.

Metin Akpınar’ı, Müjdat Gezen’i soruşturmaya tabii kılarak da bu işin olamayacağını nasıl anlamadıklarını da ben anlamıyorum.

Başka örnekleri, çok daha fecilerini, çünkü şimdi hapis yatıyorlar, yazmak bile istemiyorum.

Evrensel standartlarda hukuk devleti, tasarruf açığı olan ülkeler için büyümenin ön koşuludur.

Dilimizde tüy bitti ama anlatamıyoruz galiba.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi