Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

Bozkurt işaretinin versiyonları üzerine...

Belçika'da seçimler yaklaşırken bir Ecolo adayının bozkurt işaretli resminin açığa çıkması sol partilerin tutumunu tartışmaya açtı.

Büyük ölçüde küresel ısınmadan kaynaklanan alışılmamış sıcakların hüküm sürdüğü uzun yaz tatilinin son iki haftasında Belçika, yazılı ve görsel medyada birdenbire ön plana çıkan kurt haberlerini tartışmakta…

Belçika'da uzun süredir varlığına rastlanmayan kurtların son zamanlarda Almanya sınırını aşarak Belçika'ya girmekte, karınlarını doyurmak için sığır ve koyun sürülerine saldırmakta olduğu haberleri birbirini kovalıyor. Kasaplık hayvan üreticileri panikte… Her yıl belli mevsimde geyik ve yaban domuzu avına çıkan silahendazlar şimdiden "kurtlarla nasıl baş ederiz" hesabında… "Korumalı hayvanlar" kategorisinde yer aldıkları için kurtları öyle aklına estikçe vurmak da olası değil… Çevre korumacıları, kasaplık hayvan üreticileri ve bilumum kırsal alan sakinleri şimdiden kurtlarla nasıl baş edilebileceğinin tartışması içinde…

Kurtlar benim İçanadolu bozkırındaki çocukluk günlerimin unutulmaz anısı…

2. Dünya Savaşı yılları… 1942 Kışı… Niksar-Erbaa Zelzelesi’ni yeni atlatmışız… Tüm bozkır kar altında… Trenyollarını da kar kapladığından, babamın görevli olduğu istasyonun tüm çevreyle tren bağlantısı kesilmiş. Kar telgraf direklerini nerdeyse tamamen yutmuş, tellerin bağlandığı porselenlerin beyazını yalıyor. Öyle ki, köylüler çarıklarının gevşeyen bağlarını direklerin tepesinde bağlıyor.

Kar dinip de yollar biraz açıldığında, biz, istasyonun beş bacaksız bebesi birbirimize sokulmuş, kara bata çıka, suratımıza kırbaç gibi inen, ellerimizi şerha şerha yaran, dudaklarımızı donduran rüzgarla boğuşa boğuşa çok uzaklardaki köy okuluna bir an önce varmaya çabalıyoruz.

Uçsuz bucaksız beyazın derinliklerinden gelen kurt ulumalarını duydukça korkudan birbirimize daha bir sokuluyor, kenetleniyor, birbirimizi yüreklendirmeye çalışıyoruz. Korkunun ecele faydası yok. Daha çabuk, daha çabuk... Köye bir an önce varmalıyız.

Öğleden sonra dersler bitince, kutup seferimiz yeniden başlıyor. Yine karla boğuşarak, uzaktan gelen kurt ulumalarını dinleyerek, düşe kalka istasyonumuza kavuşuyoruz.

***

O günlerin üzerinden tam 76 yıl geçtikten sonra bugün Belçikalıların kurt telaşını büyük bir merak ve ilgiyle izliyorum…

Ama Belçika'nın kurtlarla dansı bununla da sınırlı değil… Türkiye'de yerel seçimlerin gelecek yıl mı yapılacağı, yoksa Tayyip'in makyavelik hesaplarına göre öne mi alınacağı tartışıla dursun, Belçika 14 Ekim 2018'de yapılacak olan belediye seçimleri için şimdiden seferber olmuş durumda…

Kesin aday listeleri Eylül'ün ortalarında açıklanacak… Ancak Belçika başkentinde göçmen kökenlilerin yoğun bulunduğu Brüksel Anakent, Schaerbeek, Saint-Josse, Molenbeek ve Saint-Gilles belediyelerinde bu seçmenlerin şimdiden başını bağlamak için listelerde yer alacak Türkiye, Fas ve Afrika çıkışlı adayların isimleri şimdiden büyük şamatayla açıklanmaya başladı.

Bizim kuşağın 70'li ve 80'li yıllarda verdiği mücadele sonunda yabancı kökenli vatandaşlara da siyasal hakların tanınmasından bu yana Belçika'nın federal, bölgesel ve yerel meclislerine hangi yabancıların gireceği zaten onyıllardır büyük merak ve tartışma konusu.

Türkiye çıkışlılar "çifte vatandaşlık" hakkına sahip oldukları için hem Türkiye, hem de Belçika seçimlerinde oy kullanabiliyor. Üstelik, Belçika seçimlerinde aday olma ve yeterince "tercih oyu" elde edebilirse bu meclislere doğrudan girme hakkına sahip… Seçildikten sonra da belediye başkanı ya da başkan yardımcısı olmaları işten değil…

Belçika Türkleri daha iki ay önce, 24 Haziran'da Türkiye erken seçimleri için sandık başına gitti… Oy kullananların yüzde 75'e yakını oylarını cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan lehine, Meclis seçiminde de AKP-MHP ittifakı lehine kullandı.

İnanılmaz ama gerçek, bu seçmen kitlesi şimdiye kadar Belçika'nın tüm seçimlerinde AKP ve MHP türünden sağcı ve ırkçı partilere değil, onlara karşı sosyalist ya da hristiyan partilere oy verdi.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

Çok açık… Türk diplomatik misyonları, onların emrindeki Türk Diyanet Vakfı, Türk camileri, dinci ve milliyetçi dernekler, Türk medyası bu ülkedeki dokunulmazlıklarını ve faaliyet serbestliğini ancak "düşünce, inanç ve örgütlenme özgürlüğü" savunucusu partiler sayesinde sürdürebileceklerinin bildikleri için Türk adayları da, Türk seçmenleri de bu partilere yönlendirdiler.

Yıllardır Brüksel'deki Ermeni Soykırımı'nı inkar kampanyalarına katılmış, Türkiye'deki baskı rejiminin muhaliflerine ve Kürt ulusal direnişine karşı her türlü komploya alet olmuş, Tayyip diktasının Belçika'daki siyasal, diplomatik ve sözüm ona kültürel girişimlerine destek vermiş olan belli isimlerin Sosyalist Parti'de baş tacı edilmesine alışılmıştı.

Ne ki bu yıl aday açıklamada erken davranan yeşil parti Ecolo'nun Türk yoğunluklu Saint-Josse belediyesinde gösterdiği Türk adaylardan birinin de bozkurt işareti yaparken seçilmiş bir fotoğrafının Belçika medyasına yansımasıyla kıyamet koptu….

Şimdi dikkatler tüm partilerin bu yaklaşan belediye seçimlerinde hangi Türk adayları gösterecekleri üzerine yoğunlaşmış bulunuyor.

Ecolo'nun bile bozkurt işaretçisini aday göstermesi tartışıla dursun, Sosyalist Parti'nin halihazır Türk kökenli Saint-Josse belediye başkanı Emir Kır seçim kampanyasını Türk göçmenlerin yoğun olarak geldikleri Emirdağ'dan başlatmış durumda… Üstelik bu kez Emirdağ'a gittiğinde MHP'li belediye başkanı Uğur Serdar Kargın'ı ziyaret ederek Belçika seçimleri için destek istemeyi de ihmal etmedi.

Saint-Josse belediyesine son yıllarda Bulgaristan'dan da yoğun Türk göçmen akımı olduğundan, Emir Kır bu kez propaganda yelpazesini daha da açık tutarak o ülkenin Kırcalı başta olmak üzere Türk yoğunluklu bölgesinde de bir propaganda turu yapmaktan geri kalmadı.

***

Kurtlar Belçika ormanını ve kırsalını zamanla işgal eder mi? Bilmiyoruz… Ama bozkurtların giderek Belçika siyasal arenasını büyük bir hızla işgal etmekte oldukları kesin… Özellikle de Tayyip'in iktidarını sürdürebilmek için Devlet Bahçeli gibi gözü dönmüş bir bozkurta boyun eğmesinden sonra…

Yeşiller Partisi'nin bir bozkurt işaretçisine aday listesinde yer vermesinden sonra MHP'nin ve onun sembolü bozkurtun ne olduğu üzerine yazılanların ardı arkası kesilmiyor. Sosyal medyada da polemikler cabası…

Bu polemikleri izlerken Türk faşolarının sembolü olan, sadece Bahçeli, Erdoğan ve Akşener tarafından değil ana muhalefet Kılıçdaroğlu tarafından da kullanılmış olan "bozkurt" işareti üzerine Belçikalı insan hakları savunucusu bir dostumun yaptığı bir yorum dikkatimi çekti:

"Bu işaret İtalya'da boynuzluları nitelemek için kullanılır…" Yani evlilik yaşamında aldatılma bedbahtlığına uğramış olanları…

Tarihsel belgelere daldım… Gerçekten de bizdeki belli siyaset erbabının çok benimsediği bu işaret kadim Yunan'da da kullanılırmış. Girit Kralı Minos'un karısı Pasiphae'nın bir boğayla çiftleşerek Minotor adında boynuzlu bir çocuk doğurmasından ötürü bu işaret zinanın bir simgesi olarak benimsenmiş… İtalya'nın güney bölgeleri ve Sicilya'da da "cornuto" adıyla hâlâ kullanılmakta...

Ancak bu işaretin Heavy Metal topluluğu tarafından olduğu gibi eski Fransız cumhurbaşkanı Sarkozy ve eski İtalyan başbakanı Berlusconi de dahil birçok siyasal kişi şöhret tarafından farklı nedenlerle kullanıldığı da biliniyor.

Ama tüm bunlar, bozkurt işaretinin Türkiye'de ve Türkiye kökenli Türk göçmenler arasında "hamasi" şekilde kullanılmasına engel değil.

Nasıl engel olsun ki, ta cumhuriyetin başından beri yetişen kuşakların beyni bozkurt efsanesiyle yıkanmamış mı?

Çok değil, daha dün... Bahçeli'nin önerisiyle Reis-ül cemahiriye Tayyip Anadolu'nun Bozkurt'tan inmeler tarafından fethinin 947. yıldönümünü Hollywood özentisi törenlerle kutlamadı mı, 2071'e denk gelecek 1000. yıl kutlamaları için Ahlat'ta şimdiden otağ-saray inşa ettirme emri vermedi mi?

Ana muhalefet liderinin dahi bozkurt işareti yaptığı Türkiye'nin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamında daha bir çok kurt görürüz.

Sadece Türkiye'de mi?

Türk-İslam senteziyle beyni yıkandığı için yüzde 60-70'iyle Tayyip'i destekleyen Türk göçmenlerin bulunduğu Almanya, Belçika, Hollanda ve Fransa gibi Avrupa Birliği'nin merkez ülkelerinde de...

Belçika'da belediye seçimlerine çok az kaldı... Gelecek yıl da Federal Meclis, bölge meclisleri ve Avrupa Parlamentosu seçimleri…

Kurtlar şimdiden sahnede…

Ben yine de çocukluk günlerimde karları çiğneyerek uzaktaki köy okuluna giderken dinlediğim kurt ulumalarını nostaljiyle anımsıyor, Belçika'ya dönüş yapan kurtların katledilmemesini, ama insan kisvesindeki demokrasi ve özgürlük düşmanı kurtlara "hayır" denmesini diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi