Buenos Aires’de havuzlu oda, sahibinden

Bir arkadaş evi Buenos Aires’in bir mahallesinde, arka bahçesinde bir oda, sırtını yaratıcılığa dayamış, sonradan eklenmiş işçi evine, önünde üç metreye iki metreye bir havuzu bile var, plastik havuz. Dün çocuklar ve kahkahaları vardı içinde, ağzına kadar

Hep geçmiş zamanı yazıyorum aslında. O sırada başka yerde oluyorum, dünyanın öte ucunda filan ya da zamanın öte yanında. Yazılarımda isyanlar patlıyor, mesela başkanlık sarayının balkonundan başkanlar kaçıyor cehennemin dibine, ah darısı keşke, ben o sırada, bir kumsalda dalga sayıyor olabiliyorum, başka bir zamanın kıyısında, Kaptan Flint’in korsan şarkısı vardı, onu söylüyorum yazı sonrası; ‘Her yedi dalgadan biri büyük olur ve üç şişe rom’,

Her yedi dalgadan biri büyük olur ve dört şişe rom…

Ya da tam aksine, sakin bir Pazar yazısının geldiği yer, ortasından kesilip, kısa boylu dinamit lokumlarının yanı olabiliyor ve biraz sonra Bolivyalı bir madenci, bunu insanlık yararına kullanıyor sokaklarda, şenlikli bir yıkıcılığın ateşi oluyor, kısa boylu kesilmiş dinamit lokumları. Onların yanı başında doğmuş yazı ise günlük koşturmaların, patron suratının, ödenememiş bir kredi kartının, her ay hızla gelen bir kiranın ve kovulamamış bir başkanın, sınıf başkanının, 141-142 manasında bu sınıf, cehennemin dibine gönderecek kadar unutturabiliyor, kısa bir süre en azından belki, sanırım, umarım…

Bu yazı ise şu andan, bir arkadaş evi Buenos Aires’in bir mahallesinde, arka bahçesinde bir oda, sırtını yaratıcılığa dayamış, sonradan eklenmiş işçi evine, önünde üç metreye iki metreye bir havuzu bile var, plastik havuz, bütün gece yağan yağmurla ağzına kadar dolu, dün çocuklar ve kahkahaları vardı içinde, ağzına kadar neşe…

Biraz sonra arkadaşlar gelecek, 20 yıl kadar önce bir barikatta tanışmıştım mesela birisiyle, Kuzey Arjantin’de. Öğrenciydi o zaman, anarşist, şimdi öğretim üyesi aynı üniversitede. Bir ada kiralamışlardı nehir üstünde, küçük bir ada ve hiçbir şeydi kirası. Silahla atış talimi yapmak içindi, balık da tutulabiliyordu nehirden ve sigara saran başka arkadaşlar da vardı, adaya iner inmez, sık sık. Şimdi iki çocuğu var, mutlaka ki bir sürü kredi kartı borcu, balkonunda saksıda Marihuna yetiştiriyor, sol Peronistlere oy veriyor, ne yani faşistler mi gelsin…Ah ehven, ah şer…

Mangal yapılacak benim odanın önünde. Klasik Arjantin işçi mahallesi tatil günü, bu sefer ki nedeni benim, ben olmasaydım başka bir şey olurdu ya da nedensiz. Zaten bu günleri çıkartırsak ne kalıyor ki hayatta, 20 yıl okul, 30 yıl iş, kenarından hep kesilerek kısaltılmış uyku saatleri ve çeşitli kılıklarda otorite.

Ve bu yüzden sınıf sınıf kokuyor hayat…


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi