Bunu da gördük

Memlekette hak aranacaksa, onu da müteahhitler arayabiliyor. İşçilere yasaklanan grev hakkını kapitalistler kullanıyor.

İşçilerin greve çıkamadığı, hemen her işçi grevinin iktidar eliyle yasaklandığı ülkemizde, müteahhitler greve çıktı!

Yani grevi de kapitalistler yapıyor artık!

Erdoğan patronlara birçok kereler söylediği gibi, "OHAL yetkilerini kullanarak işçi grevlerini engelliyor".

Fakat İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu’nun (İMKON) 9 Eylül’den itibaren 15 gün iş durdurma kararını engellemedi.

Memlekette hak aranacaksa, onu da müteahhitler arayabiliyor. İşçilere yasaklanan grev hakkını kapitalistler kullanıyor.

Aslında "OHAL yetkilerine" gelene kadar. 12 Eylül’ün getirdiği sendikal yasalar, grev hakkının önüne zaten pek çok engel dikiyor. Dayanışma grevi, hak grevi, genel grev zaten yasak. Grev sadece toplu sözleşme süreçlerinde, patron tarafıyla anlaşma olmazsa yapılabiliyor yasalara göre.

Yani işçilerin sendikalı olması, dahası patronun sendikayı tanıması ve onunla toplu iş sözleşmesi yapmak için masaya oturmuş olması gerekiyor.

Bu ise, işçi sınıfının çok küçük bir azınlığının (belki 7.1 veya 2’sinin) grev hakkına sahip olacağı anlamına geliyor. İşte bu grevleri de iktidar, "OHAL yetkilerini kullanarak" engelliyor.

Oysa grev, demokratik bir haktır. Kapitalistlerin sürekli işçileri yoksullaştırmasına bir frendir. Bakın, grevlerin yasak olduğu 2020’de pandamı şartlarında, gelir dağılımı nasıl bozulmuş:

TÜİK’in 2021 2. Çeyreği "Büyüme" verilerine göre; "işgücü ödemelerinin katma değer içindeki payı", 2020’nin 2. Çeyreğinde yüzde 37 iken (pandeminin başlangıcında ), 2021’in ilk üç ayında yüzde 35,5’e düşmüş, 2021’in ikinci üçüncü ayında ise yüzde 32,9’a kadar gerilemiş. Buna karşılık, patronların cebine giren "net işletme ortağı" aynı dönemde yüzde 42,8’den yüzde 49,8’e yükselmiş. (Aktaran Hayri Kozanoğlu, Birgün, 07/09/21)

Demek ki, son bir yılda, emeğin aldığı pay en az yüzde 11 azalmış. ("En az" diyorum, çünkü işlerin aldığı ücret kağıt üzerinde kalsa dahi fiiliyatta Kısa Çalışma Ödeneği’ne talim ettiler.)

Patronların aldığı pay ise yüzde 14 artmış.

Demek ki gelir bölüşümünde işçiler aleyhine, patronlar lehine 11/14 =% 25’lik bir bozulma olmuş.

İşçiler pandeminin en kötü dönemlerinde "çarklar döneli" ölüm riski altında çalıştırılmış, ama yine de kaybeden işçiler olmuş. Özellikle sanayi patronları ise pandemi zengini olmuşlar.

Gelir dağılımındaki bu bozulmayı işçileri ancak grevlerle düzeltebilirler. 12 Eylül darbesinin yarattığı gelir kayıplarını işçi sınıfı 1989 Bahar Grevleri’yle ancak düzeltebilmişti

Oysa AKP iktidarında işçilerin grev hakkı zorla bastırılıyor. Bu baskıları aşmak için sendikalara büyük görev düşüyor.

Kapitalistlerin grevi ise, emeğin en örgütsüz, sigortasız çalıştırmanın en yaygın olduğu, iş cinayetlerinin en çok görüldüğü inşaat sektöründen geldi. 45 ilde inşaatlar durduruldu.

Müteahhitler çimento fiyatlarının düşürülmesini istiyorlar. Çimento fabrikatörleri pek oralı değil). Ticaret Bakanlığı ise çimento ihracatını sınırlayarak, meseleye müteahhitlerden yana müdahil oldu.

AKP’nin en "gözde" sektörünün inşaat olduğu, iyi bilinen bir gerçek. Ama müteahhitler bile, yüzde 45’lik inşaat maliyeti enflasyonu ile AKP’nin ekonomi yönetiminden maddi zarar görüyor.

Ayrıca yüzde 19’luk Merkez Bankası politika faizi, ucuz konut kredilerini engelliyor. Sadece zenginler peşin parayla konut alabilirken, ipotekli konut satışları dibe vurmuş durumda. Çok teşvik edilen inşaat sektörü, oluşan konut balonunu nasıl eriteceğini bilemiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi