Cahil, aptal, küstah ve saldırgan

Bir cinnet hali yaşadıklarımız. Mesele sadece bir-iki yetkilinin yel değirmenlerine saldırması değil. Kitlesel bir psikozdan geçiyoruz. Gerçek, mizahı çoktan aştı, şimdi kabus kapısındayız. Avrupa sokaklarında yine ağzı bıçaklı, sakallı bıyıklı adamlar dolaşıyor.

Ragıp DURAN

Şu son bir-iki hafta içinde olup bitenleri alt alta koyup üzerinde biraz düşünsek ne kadar vahim bir tablo ile karşı karşıya kaldığımızın resmidir.

Bütün ülkelerde üst düzey eğitim almış, bilgili, kültürlü, nazik, işini iyi yapan, çapı ülke sınırlarını aşan insan sayısı her zaman küçük bir azınlıktır. Elit dediğimiz bu kesim, medeni ülkelerde, halkın geri kalan kısmı ve çoğu zaman devlet tarafından el üstünde tutulur, aileler bu şahsiyetleri çocuklarına rol model olarak tanıtır.

Burada ise özellikle son 10-15 senede bu nadir insanlar, toplumun iktidarperver kesimi ve bizzat devlet yöneticileri tarafından sürekli olarak aşağılanıyor. Diplomatlarla ‘Mon Cher’ diye alay ediliyor. Dünya çapındaki piyaniste ‘Vatan Haini’ deniyor. Kitapları onlarca dile çevrilmiş yaşlı başlı romancılar mahkemelerde süründürülüyor. İdealist devlet adamları ‘Sarhoş’ diye hakarete uğruyor. ‘Okumuş yazmış insanlardan memlekete hayır gelmeyeceğini’ söyleme cüretinde bulunabiliyor bir eğitim yetkilisi. Yüzlerce akademisyen sorgusuz sualsiz üniversitelerden ihraç ediliyor. Televizyonlara uzman diye çıkartılan, ‘Profesör’ ünvanlı bir takım insanlar, ipe sapa gelmez, gayrı ciddi sözler sarfedebiliyor: 3. Köprüyle, 3. Havalimanı yüzünden oluyormuş bunlar! Batı bizi kıskanıyormuş! Oysa ki istatistiklere göre, eğitim ve kültür düzeyinin yükseldiği bölgelerde iktidar partisinin oyları azalıyor. Dolayısıyla cahil kalabalığın daha güçlü olması gerekiyor bu iktidarın iktidarını sürdürebilmesi için.

Hayatında Avrupa’ya gitmemiş, Avrupa Birliği’nin ne olduğu konusunda en küçük bilgisi olmayan, Batı medeniyeti, kültürü ve zihniyetinin yanından geçmemiş kravatlı ve kırmızı plakalı arabalara binen bir zevat, Brüksel ya da Berlin bir de Amsterdam hakkında ahkam kesiyor.

Yukarıdan, medya aracılığı ile gaz verince, aşağıdaki kul sürüsü de, Hollanda’ya karşı eylem yaparken portakal bıçaklıyor. Meyve sadistleri! Ya da ineğini keseceğini açıklıyor. Hayvan katilleri! Bu cenahın sözümona okumuş kısmından bir Profesör de ‘Erasmus Programlarını’ iptal ettiğini açıklıyor kasılarak. Tüm bu akılalmaz yaptırımlar karşısında Hollanda’nın içine düştüğü korkunç durumu tahayyül edebilirsiniz: Portakallar gazi, inek sizlere ömür, Erasmus’tan Türk öğrenci gelmeyecek. Bitti Hollanda!

Bunlar yalancı. ‘Özay Gönlüm’ü Anma Gecesi’ yapacağız deyip salon tutuyorlar, sonra da orada Bakan’ın propaganda konuşmasını organize ediyorlar. Bir başka bakanı konsolosluğun arabası ile gizlice bir başka ülkeden getirip yine propaganda konuşması düzenlemeye kalkıyorlar. Kendileri aptal, tamam. Ama karşısındakini de aptal yerine koyuyor.

Bunlar küstah. Bir bakan Berlin’de uluslararası bir fuarın açılış töreninde ortaokul ingilizcesi ile konuşurken ‘Bullshit’ sözcüğünü telaffuz edebiliyor. Dahası kahve muhabbetinde bile kullanılmaması gereken ‘Nazi’ suçlaması havalarda uçuşuyor en üst düzey yetkililerin açıklamalarında.

Sonra tarih bilgisi ve perspektifi Emin Oktay’ın kitabıyla sınırlı bu yetkililer, ‘Hollanda, Konya kadar bir yer’, ‘Bütün nüfusu bizim bir şehrimiz kadar’ diyerek böbürlenip horoz gibi kabarıyor.

Hollanda'nın ekonomisi, tarım üretim kapasitesi, nüfusunun eğitim ve kültür düzeyini gösteren somut bilançolara bakmak bile istemiyor bunlar.

Üzülüyor insan. Çünkü öyle çok parlak, çok başarılı bir ülke olmasa da burası, bugünkü iktidar sahiplerine layık değil bu memleket. Yakın geçmişte bile bunlardan kat be kat üstün Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Dışişleri Bakanları görev yaptı bu ülkede.

Bilginin yerine inancı, bugünün ve yarının yerine geçmişi, efendiliğin yerine kabadayılığı koyduğunuzda, devlet yönetemezsiniz. Kimse ciddiye almaz sizi. Almıyorlar da nitekim. Dar iktidar çıkarları uğruna kamuyu, devleti feda edemezsiniz. Ederseniz kendi sonunuzu hızlandırırsınız.

Özgüven diyorlar bunlar. Yanlış. Çünkü Türkçe de bilmiyor bunlar. Bu yapılanlar sadece haddini bilmemektir. İktidarı yitirme paniği her türlü çılgınlığı yaptırabiliyor.

Hem sonra illeri ilçeleri yakıp yıkan, yüzlerce insanı katleden, binlerce memuru işinden eden, gazete, radyo ve televizyonları yasaklayıp kapatan, kendisinden başka hiç kimseye hiç bir hak hukuk tanımayan devlet Almanya mı yoksa Hollanda mı?

Yıllar önce söylemişti Mitterrand: Milliyetçilik savaştır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi