Eser Karakaş
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün ve Kılıçdaroğlu’nun Türkçesi
Haberi bir basın kuruluşunun internet sitesinden indiriyorum.
Özel olarak da nötr bir ifadeyi tercih ediyorum.
Yazımda da sakin bir üslubu sürdürmek için elimden geleni yapacağım.
"Ankara'da bir grubun saldırısı nedeniyle İncek Mezarlığı'na defnedilmesinden vazgeçilen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesi, memleketi Tunceli'de toprağa verildi."
Bu korkunç haber duyulduğu zaman Cumhurbaşkanlığı, iktidar ve muhalefet çevrelerinden de eleştiriler yükseldi, iyi ki de yükseldi.
Ama;
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın da bu çirkin olaya ilişkin şöyle bir ifade kullanmış:
"Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesinde yaşanan hadiseyi, Cumhurbaşkanlığı adına en net şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu gayri insani tutumu kabullenmek, mümkün değildir. Bu, bizim inanç, kültür ve medeniyet değerlerimizle asla bağdaşmayan bir tutumdur. Çirkin bir yaklaşımdır."
Olayın kendisi çok iğrenç, midem bulandı bu aşağılık faillerle ilgili bir yorum dahi yapmak istemiyorum doğrusu.
Ancak, bu iğrenç olaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın’ın açıklaması da başka bir açıdan, mesela Türkçenin kullanımı, çok şaşırtıcı bir açıklama.
Sayın Kalın’ın açıklaması, Cumhurbaşkanlığı adına yapılıyor, ilk okuduğunuzda sıradan, normal bir eleştiri gibi gözüküyor ama durum gerçekten öyle mi acaba?
Bu açıklamayı teşrih masasına bir yatıralım bakalım; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü şöyle bir ifade kullanıyor: "Bu gayri insani tutumu kabullenmek, mümkün değildir."
Bu ne demektir Allah aşkına?
Böyle bir barbarlığın kabullenilmesi ihtimali mi vardır ki, Sayın Kalın "Kabullenmek mümkün değildir" diyebiliyor?
PKK böyle bir iğrenç eylem yapsa aynı Sayın Kalın bu aynı ifadeyi kullanır mı acaba?
Burada, maalesef Cumhurbaşkanlığı sözcülüğü kurumu eleştiri mecburiyetinin mahcubiyeti altında kaldığını kötü bir Türkçe ile itiraf etmektedir.
Sayın Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine karşı girişilen bu eylem aslında bir tür latent nebbaşlık ve nekrofili eylemidir.
Sayın Kalın nasıl bir mantıkla bu mide bulandırıcı eylem ve failleri için "Bu, bizim inanç, kültür ve medeniyet değerlerimizle asla bağdaşmayan bir tutumdur." diyebilmektedir?
Böyle bir ihtimal, değer ortaklığı ihtimali mi vardır ki Sayın Kalın kendini böyle bir ifade kullanmak zorunda hissetmektedir?
Gelelim Sayın Kalın’ın ifadesinin en korkunç noktasına.
Sayın Kalın, yaptığım küçük alıntıdan da görüleceği gibi, "Çirkin bir yaklaşımdır." biçiminde bir ifade kullanıyor.
Allah aşkına, böyle bir iğrençlik, nebbaşlık, nekrofili için "yaklaşım" kelimesi nasıl kullanılır?
Bu ifadeyi kullanan kişi herhangi biri olsa çok sorun etmeyeceğim ama Sayın Kalın Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü sıfatını taşıyor.
Türkçesine ve seçtiği kelimelere maksimum özeni göstermek mecburiyetinde olan bir kişinin bir eski milletvekilinin annesinin defnedilmesine engel olma eylemi yapan, defin gerçekleşir ise meselenin nebbaşlık düzeyine uzanacağını söyleyen bir grubun barbarlığı için "yaklaşım" kelimesini kullanır ise ortada nebbaşlığı, nekrofiliyi de aşan başka bir mesele var demektir.
İşimiz gerçekten çok zor.
Yaklaşım kelimesi için sözcükler şu tanımı kullanıyor: "Bir konuyu, sorunu ele alış, inceleyiş, ona bütünsel olarak bakış biçimi."
Nebbaşlık da, cenazeye saldırmak da demek, bir sorunu ele alış, inceleyiş, ona (soruna) bütünsel bakış biçimi imiş.
Yaşayan görürmüş, öğrenirmiş.
Hele Türkiye’de yaşayan.
Sayın Kalın, lütfen biraz Türkçe özeni.
Ama, muhtemelen sorun Türkçeden de öte başka bir mesele.
Konu Sayın Kalın ile de sınırlı değil.
Sayın Kılıçdaroğlu da meseleye şöyle yaklaşmış: "Bu olayı tasvip etmek, kabullenmek mümkün değildir".
Bu nasıl bir Türkçedir, lütfen biri bana açıklasın.
Böyle bir ifade ancak alternatif olarak meselenin tasvibinin de meşru olduğu bir çerçevede kullanılabilir.
Nebbaşlığa, cenazeye saldırıya karşıyız ama bir açıdan da meşru mu görüyoruz yoksa?
Yoksa bilinçaltımız, Cumhurbaşkanlığından CHP’ye, Kürt meselesinde bambaşka bir ortak paydaya mı tekabül ediyor?
Devletçi genlerimiz her meselenin, her zaman önünde anlaşılan.