UEFA Avrupa Konferans Ligi’nde Fenerbahçe’nin olası rakipleri belli oldu. Sarı Lacivertliler yaklaşık bir ay sonra ya San Marino ya da Moldova temsilcilerinden biriyle karşı karşıya gelecek.
Fenerbahçe’nin oldukça erken açacağı sezon öncesi dertleri de büyük. Nasıl bir kader ise, Fenerbahçe, Fenerbahçeli bir türlü rahat nefes alamıyor, gönül rahatlığıyla sezona giremiyor.
Erkenden Ryan Kent transferi açıklandı. Bu arada Jesus gitti, konuşulan onca teknik direktör adayından hangisi olacağı giderek artan bir merakla bekleniyor. Başkan Ali Koç ve yönetim sert bir şekilde eleştirilirken mali genel kurulda yaşananlar herkesin malumu. Başkan Koç’un sert şekilde eleştirdiği eski başkan Aziz Yıldırım ise önce Habertürk’te yer alacaktı, sonra olay cuma günü düzenlenecek bir basın toplantısına dönüştü. Takımın sezona hazırlanması gereken dönemde ana gündem Koç - Yıldırım çekişmesi oldu. Her iki tarafı eleştirmek de, övmek de çok kolay. Ama olan Fenerbahçe’ye oluyor, koca çınarın üzerindeki bulutlar eksik olmuyor.
KOÇ-YILDIRIM ÇATIŞMASI
Kabul etmek gerekir ki eski başkan Yıldırım, döneminde en şikayet ettiği tavrı kendi gösteriyor. Kulübün kurullarına katılmayıp, dönem dönem dışardan yorumlarda, açıklamalarda bulunuyor. Oysa kendisi derdi: ‘Fenerbahçelinin konuşma yeri kulübün içidir.’
Ancak başta futbol takımı olmak üzere sportif başarısızlık konusunda yaptığı eleştirilerde haklı gözüküyor. Kendi zamanında yapılan flaş transferlerin neden olmadığını sorgulamak bir Fenerbahçeli olarak onun da hakkı. Ali Koç’un zamanında yaptığı kendisine yönelik söylemlere de cevap veriyor.
Başkan Ali Koç ise biten beşinci yılın ardından yarattığı düş kırıklığının farkında. Ancak kendini savunurken ifadeleri daha da tepki topluyor. Jesus görevdeyken, kulüp sitesinden önümüzdeki yıla yönelik çalışmaların başladığını duyurmuştu. Sezon bitti, Jesus gitti, ortalık karma karışık. Kongrede Fenerbahçe yakışmayan garip tablolar oluştu, oturuma ara verildi. Tekrar başladığında başkan Koç’un daha birleştirici bir tavır takınması beklenirken, daha ilk cümlesinde kendisini protesto eden bölüme yönelik ‘Orada eski çalışanların olması da manidar’ demesi gerginliğin sürmesine neden oldu.
Kimse sormuyor, Fenerbahçeli ne istiyor diye…
Fenerbahçeli, Fenerbahçe çatısı altında birlik istiyor, beraberlik istiyor, dinginlik istiyor, somut hamleler görmek istiyor, sezona futbolda fişek gibi bir takımla başlayıp eskilerden kim varsa, futbolcu olsun yönetici olsun, kol kola görmek istiyor…
Ama bu bir rüya oldu sanki Fenerbahçe için. Neredeyse her dönem bitmeyen çileler yaşanıyor…
Genelde bu dönem teknik direktör konusu bitmiş, transferler merak edilir hale gelirdi. Şimdi merak edilen, cuma günü Aziz Yıldırım ne diyecek, Ali Koç buna cevap verecek mi?
Aziz Yıldırım’ın adaylığını koyacağı da güçlü şekilde iddia ediliyor…
Duyumlar teknik direktörlük için İsmail Kartal isminin beklemede tutulduğu, Ali Koç’un daha flaş bir isim ihtimalini zorladığı…
FENERBAHÇE BUNLARI HAK ETMİYOR
Zaten İsmail Kartal’a bir ayıp yapılmıştı, durum böyleyse bir ayıp daha kapıda!
Camianın bölünmüşlüğünde Aykut Kocaman rafa kaldırılmış durumda, ancak yönetimin değişmesi ile bir gün belki yine göreve soyunur. Gelecekte Fenerbahçe’nin evlat teknik direktör adaylarından Volkan Demirel bu dönem gelirse ki zor, onun da harcanması içten değil…
Abdullah Avcı, Lucescu zaten olası ihtimal bile olamazlar…
Sergen kapalı kutu…
Transferler ve gidecekler ayrı bir sorun…
Arda deseniz, apayrı bir soru işareti…Bu satırları yazarken bile her an bir açıklama olabilir ama şimdiden bazı şeylere geç kalındığı aşikar…
Başkan Koç takımın Rusya’da kamp yapacağını söyledi. Teknik direktör kim olacak, acaba isteyecek mi… Bunlar bile belirsiz…
Fenerbahçeli bunları hak etmiyor. Kombine fiyatları açıklandı, formalar tanıtıldı. Ama kombineyi alıp formayı giyecek taraftar hangi takımı izleyeceğini bilmiyor…
İzlediğimden beri Fenerbahçe’nin bu kadar garip kaosları peşi sıra yaşadığını görmemiştim…
İstediği 3-4 transfer yapılıp, Arda konusu kapatılmış bir halde Jesus yola devam etseydi, sanırım çok Fenerbahçeli şimdikinden daha keyifli olurdu…
Bu kadar sıkıntıyı bu büyük camiaya yaşatanlar hiç olmazsa şimdiden sonra el ele tutuşmayı başarsalar… Bir anda her şey unutulur, her yer süt-liman olur…
Herhalde bu bazı insanlara çok zor geliyor…
Deniz Derinsu: 1968 İstanbul doğumlu. Saint Joseph Fransız Lisesi ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Basın Yayıncılık bölümü mezunu. Cumhuriyet ve Sabah gazetelerinde uzun yıllar spor muhabirliği ve yazarlığı yaptı. 2011 yılından beri çeşitli internet siteleri, TV programları ve dergilerde spor yazarlığını sürdürüyor. Evli, 1 kız çocuk babası
