Aris Nalcı
Diasporayı satıp, Ermenistan'ı kurtarmak
Bu yazım daha çok Ermenilere ancak diaspora ve Ermenistan arasında son dönemde olan biteni merak edenlere ve Erdoğan'ın yemin töreni, Karabağ savaşı ve Aliyev, Erdoğan, Putin, Paşinyan dörtgeni üzerinde düşünenlere biraz fikirsel açılım verebilir.
PAŞİNYAN’IN ERDOĞAN GÖSTERİSİ
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemin törenine katılmak için Türkiye'deydi. Ermenistan için bu çok büyük bir adım. Daha doğrusu Ermeni bir lider için önemli bir adım. Bu Ermenistan devlet erkanının ilk kez bir Türkiyeli liderin seremonisine katılımı değil ancak Ermenistan Azerbaycan savaşı sonrasında yenilen taraf olarak katılım gösterilmesi büyük cesaret.
Bakmayın Paşinyan'ı destekleyenlerden ya da köstekleyenlerden değilim. Nihayetinde siyaset kirli bir iş ve daha devrim zamanında Paşinyan'ın gazeteci kökenli olduğunu ve diplomat olmadığı için çok sorun yaşayacağını yazanlardandım.
Paşinyan Uluslararası alanda Putin ve Aliyev ile pazarlık masasına oturduğu 'barış' zirvelerinde bu eksikliği çok çekiyordur. Gazeteci olmak anında soruyu yapıştırmayı ve hazırcevaplığı getirdiği gibi bu özelliklerin siyasette pek de olumlu kazanımlar getirmediğini görmek gerek. Mesela Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında Putin'in sözünü kesmesi büyük hata.
Erdoğan'ı kapıda bekleten Putin günü gelir bu söz kesmenin de hesabını sorar...
Neyse Paşinyan'ın eksikleri bir yana attığı adımlarla siyasi intihara doğru gittiğini görüyoruz. Bir konuşmasında “politik kariyerimi bitirmek pahasına bu barışı sağlamaya hazırım” demişti savaş sonrasındaki meclis görüşmelerinden birinde.
Bu planını uygulamaya koyuyor gibi.
Öncelikle Nemesis Anıtı'nı sahiplenmeyerek ve topu yerel yönetimlerin özgürlüklerine atarak Türkiye ile arasını bozmamayı bildi. Hava sahası kapansa da sonrasında açıldı.
Öte yandan bölgede barışın sağlanması için kendisine suratına tükürmekten beter eden liderlerle görüşmeye de devam ediyor.
Mesela Aliyev ile yan yana olmadıklarında birbirlerine demediklerini bırakmıyorlar ama kameralar karşısında pek samimi bir görüntü de sergileyebiliyor Paşinyan. Mesela Erdoğan'ın yemin töreni sırasında Aliyev ailesi ile karşılaştılar ve Nikol Paşinyan ile Aliyev'in gülerken bir pozu Anadolu Ajansı tarafından servis edildi.
Paşinyan'ın Erdoğan'ın yemin törenine katılması büyük cesaret gerektiren bir adımdı. Zira Paşinyan ülkesindeki muhalefetin kendisini bu katılım nedeniyle ipe çekti. Çekmeye de devam edecek.
Paşinyan'ı Türk ilan etmek bir yana Aliyev'den para aldığı da konuşuldu.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan, İsmailağa Cemaati'nden Adem Şener ile konuşurken de görüntülendi.
Bunların hepsi sosyal medyada ve bazı muhalif medyada hatta bazı Ermenistanlı muhalif milletvekillerinin youtube kanallarında bile dile getirildi
Paşinyan'ın işi zor. Ama yemin törenine katılarak büyük bir şov yaptı ve bu aslında bir güç gösterisi idi. “Ne olursa olsun gelirim de görüşürüm de...” mesajıydı.
SOYKIRIM TANINMIŞTIR İŞİMİZE BAKALIM
Paşinyan'ın bu yemin törenine katılmadan bir hafta önce Ermenistan'ın Dışişleri Bakanlığı'na bağlı çalışan diaspora temsilcisi Zareh Sinanyan da, bir basın toplantısı ile gelecek siyasi programlarını anlattı. Bu program çerçevesinde düzenlenen oturumda gazeteciler ve muhalefet milletvekilleri kendisini 2 saat 30 dakika boyunca soru yağmuruna tuttular.
“Diaspora neden Karabağ konusunda üzerine düşeni yapmıyor?” gibi sorular birkaç kez soruldu.
Fransa'daki Ermeni toplumunun başkanlarından birinin Ermenistan'a girişinin yasaklanması da sorular arasında idi. Paşinyan'ın diaspora ile ilgili önyargıları olduğu çokça konuşulur. Hatta Fransa, Belçika’da ve Avrupa Parlamentosu çevresinde kendisinin buradaki lobi yapılarına karşı olduğu da konuşuluyor.
Ancak Zareh Sinanyan, doğrudan diaspora konferansına kendi dönemlerinde kurumlar yerine yurtdışındaki önemli insanların kişisel olarak çağrıldığını ve bundan sonra da bu şekilde olacağını söyledi.
Bu şu demek: Mesela Taşnaktsutyun ve Ermeni Hayırseverler Birliği, Amerikan Ermeni Asamblesi, Avrupa Ermeni Birliği gibi kurumların devre dışı bırakıldığı söylenebilir.
Bu diasporayı çok kızdırdı. Birkaç haftadır diaspora medya organlarında bunlar konuşuluyor.
“Paşinyan diasporayı satıyor” diyenler bile var.
Bu adım da Türkiye'nin. Ermenistan'ın soykırımın tanınması taleplerini bırakmasına bir karşı atak olarak görülüyor.
Paşinyan savaştan sonra ikinci kez seçildiğinde, Ermeni soykırımın tanınması ve inkarına karşı mücadeleyi diasporaya bırakmak ve Ermenistan devletinin kalkınması ve bölgesel güvenliği için uğraşmanın Paşinyan hükümetinin hedefi olabilir demiştim.
Sanırım bu şekilde ilerliyor.
Diaspora ile ara açmak bunun bir göstergesi.
Diaspora temsilcisi Sinanyan, ayrıca toplantı çıkışında gazetecilerin bu yöndeki bir sorusuna “Ermeni soykırımı tanınmıştır. Bundan sonra diasporadaki kurumlar Karabağ ve oradaki mücadeleye odaklanmalıdır” dedi.
Bu cümlede tehlikeli olan, Ermeni soykırımının inkarı ile mücadeleyi politik gündemine koymuş olan Ermeni diasporasının boşa düşürülmesi olarak algılanmasıdır. Ancak Sinanyan bunu kastetmedi.
Sinanyan, soykırımın tanınmış olmasından ABD Başkanı Biden'ın sözlerini kastediyor. Daha önce ABD'de valilik yapmış biri olarak ABD'yi düşünerek bunu dediğini kabul edebiliriz.
Aslında 2 buçuk saatlik basın toplantısında, diaspora, bu alanda bugüne kadar yaptığı yatırımları ve harcamaları Karabağ ve Ermenistan'ın güvenliği için harcamış olsaydı çok daha iyi bir durumda olurduk demeye getirdi.
Haklılık payı var.
Unutmayalım ki Ermeni milletinin dünya üzerindeki nüfusunun %80'i diasporada yaşıyor. Bu da aslında millet iradesinin devlet iradesi ile farklı olması.
Diasporanın istediği ile Ermeni devletinin istediğinin aynı olmasına gerek yok. Kaldı ki aynı da değil. Tamamen farklı kaygılar ve farklı gelecekler üzerine kurulan politik görüşler var.
Ermenistan bir yandan nüfus erimesini durdurmak, diğer yandan da ekonomik yükselişini sürdürmek derdinde. Diasporadan gelen yatırımların bugüne kadar süreklilik getirici bir ekonomi kuramadığı ortada. Oysaki bölgesel işbirlikleri ve ülkedeki eğitim politikalarındaki değişiklik onları son iki yıldır savaştan çıkmış olmalarına karşı büyütüyor. Ermenistan'ın son çeyrekteki büyüme oranı %12'nin üzerinde.
Peki bu ne demek?
Diaspora kurumları tabii ki soykırımı inkar karşıtı mücadelelerine devam edecek, bunu engellemek devletin işi değil. Ancak Ermenistan devleti büyük bir ihtimalle artık lobicilik faaliyetleri ile doğrudan ilgilenmeyecek.
Bu da devletin bölgedeki istikrarını sağlayabilmek yolunda önemli bir adım.
Öte yandan tüm bunların gerçekleşebilmesi için bir savaşın daha gelmemesi, Türkiye'nin ekonomik gücünün altında ezilmemesi gerek.
Dedik ya Paşinyan'ın işi zor.
Bu arada diaspora temsilcisi Zareh Sinanyan, Belçika'daki bizim Ermeni radyosuna da bir röportaj verdi, orada da bu politikalarını anlattı, Fransızca dinlemek isteyenler için linki şuraya bırakayım...
Bakalım diasporaya sırtını dönerek Paşinyan, Ermenistan'ı kurtarabilecek mi?
Aris Nalcı: 1998'de Agos'ta, Hrant Dink ve arkadaşlarıyla çalışmaya başladı. Haber müdürlüğü, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. İMC televizyonunda programlar sundu ve bir süre haber müdürlüğü görevini üstlendi. Aynı dönemde Türkiye'de azınlıklarla ilgili ilk program olan Gamurç - Köprü'nün editörlüğünü ve sunuculuğunu yaptı. Programa halen ARTI TV'de devam ediyor. Birçok sivil toplum örgütünde azınlık hakları ile ilgili çalışmalar yaptı, sergi ve raporlar hazırladı. 1965 kitabının editörlerinden biridir, Evrensel ve Kor yayınlarından çıkan Paramazlar adlı kitabın ise çevirmenidir