Düzgün davran tutarsızlık

Herkes kendi arabasını yaksın, budur bizi bugün uslu yapan ve sessiz, isyansız, kendi benzininizi, kendi lastiklerinize dökün, paslarımız silinsin üstünden, parıldasın cüretler, şenlikli mülkiyet koksun sokaklar, kaldırımın altında kumsal var…

Madem ki devrim yapamadık, meğer ki çok istemişsek bile. Bırakın kalsın yerli yerinde. Artık küçük küçük devrimlerimiz olsun kızıl panjurlu, belki kara ya da karakızıl filan. Bırakın anılar, 20-30 ya da 40-50 yıllık, yerlerinde dursun, masadakilere göre değişe değişe, evrilip, serpilip, güzel kadın, güzeldi kadın, hesap çok ama, hayat pahalandı ve safra kesesinden bir türlü düşmeyen taş ama abartma kumdu sadece, bırak da abartayım ağrı benim sızı senin olsun, peki ama bırak anılar yerlerinde anma günlerini beklesinler, onların ne kabahati var bizim beceriksizliğimizden mahşere sarkmış zulüm, ah benim iki gözüm, bırak da bugün yeniden başlayayım, yenilgiler masamızda çerez olsun, yılgınlık dedikleri, kahverengi lekeli taharet bezi…

Pehlivana bağırıyorlar; ‘Pehlivan, pehlivan kolunu al, kolunu al’ diye. ‘Alabilsem canını alacağım’ diyor pehlivan…

Anılar gri ise bugün yeşildir…

Biz kendimizi anılara gömdük diye bugünün iktidarlarının oldukça muktedir pervasızlıkları. Biz belki küçük çapta, mesela 7.65, el yapımı namlu, laz, iki atıp bir şişen, dünün gençleri, çocukları, ama cüretleri ceplerinde, harca harca bitmez o günlerde, abartmıyorum bu doğru, yeminler ederim ateşler üzerine, ‘Mohikanlar gibi ateşler yaktık sokaklarda’, ama hikmetinden sual edilmez ama cüretinden sual sual edilmeli büyük şefler, kendi anıları içinde boğulsun…

Amin ulu manitu…

Öldürülmeye cüret edilmeyen diktatörler, yakmadılar bile Roma sokaklarını, aksine bulaştılar az kullanılmış kafalara, bel soğukluğundan bile daha sıcak, bulaşıcı ve yapışkan, iktidar böcekleri, Ferrari tozu Başkan gölgesi her gün faşistleri, ortalığı boş buldu. Büyük bayraklara sarmalanmış küçük iktidar müsveddeleri, aptallık şahikası zirvelerin zırvalığı, sokak başlarında bizi bekliyor koparmak için başlarımızı.

Biz bir şey yaptığımızdan değil, yapmadığımızdan olacak ölümümüz!

Herkes kendi arabasını yaksın, budur bizi bugün uslu yapan ve sessiz, isyansız, kendi benzininizi, kendi lastiklerinize dökün, paslarımız silinsin üstünden, parıldasın cüretler, şenlikli mülkiyet koksun sokaklar, kaldırımın altında kumsal var…

Ah aman telaşlanmayın canım metafor yaptım…


Metin Yeğin kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi