Eser Karakaş
Eski Türkiye’nin kralına geldik
Eski Türkiye hiç de özlenecek bir yer değildi.
AKP 2002-2008 arası yaptığı reformlar ve AB süreci ile eski Türkiye defterinin kapanacağı işaretlerini vermişti.
Yeni Türkiye ideali aklı başında insanlar için bir umut olmuştu.
Sonra bir şeyler oldu o AKP ve o Erdoğan gittiler, yerlerine ise eski Türkiye geldi.
Hem de ne geliş.
Eski ve o berbat, vesayetçi, hukuk devleti ve demokrasi zafiyeti olan Türkiye’yi mumla aratacak bir Türkiye’ye geri gelindi.
Rahmetli Çetin Altan’ı anacağım bu gün, Çetin Bey Türkiye’nin geri vitesinin hız limiti yoktur derdi, üstelik bu korkunç günleri görmeden demişti bunu.
Çetin Bey bir şey daha derdi; gazetecilerin, sözde entelektüellerin ne dediğini anlamak için yazdıklarına, dediklerine kulak asmayın, yazmadıklarına, demediklerine bakın derdi.
Ne kadar haklı olduğunu bugün çok iyi görüyoruz.
Genelkurmay Başkanı’nın (!) Cumhurbaşkanlığı sözcüsü ile Gül’e yaptıkları ziyaret hakkında o yalaka gazeteciler bir eleştiri yazısı bile yazamadılar, yuh olsun; destekliyorsan bu inanılmaz kepazeliği, açıkça destekle ahlaklı bir adam gibi ama içine sinmiyorsa da açıkça eleştir.
Bunu dahi yapamayana ne denir, yazabilirim ama aile terbiyem uygun olmayabilir.
Genelkurmay’ın siyasi olaylara bu tür müdahalesi tam de eski Türkiye günleri idi, şimdi ise yeni Türkiye diyen bir ahlaksız güruhu konuyu sessiz geçiştirdi.
Eski Türkiye demek imar affı demekti, vergi affı demekti.
Şimdi ise o günlere balıklama atladık yeniden.
12 milyon imar affı dosyasından yani haneden bahsediliyor.
Ortalama aile büyüklüğü ile çarparsanız ortaya aşağı yukarı Türkiye nüfusu çıkıyor.
Bu manzara 16 yıllık bir iktidar için tam bir utanç görüntüsüdür ve başka şey de değildir.
Ve bu çirkin aflarla kaçak bina yapanlar ve vergi kaçıranlar açık teşvik görmüş oluyorlar.
Ne adına?
Muhafazakarlık adına.
Seçime gidiliyor, üstelik bir erken seçime ve tam bir seçim ekonomisi mantığıyla.
Kim yapıyor bunları?
Erken seçim ve seçim ekonomisi Türkiye’nin gündeminden sonsuza dek çıkmıştır diyen bir kadro yapıyor.
Üstelik ahlak lafı dillerinden ama sadece dillerinden düşmeyen bir kadro bu.
Erken seçime de OHAL ile gidiyoruz, yüzde on dolayında bir oyu olan, son parlamentoda MHP’yi hem oy, hem de milletvekili sayısı olarak geride bırakan bir partinin genel başkanını hapiste tutarak.
Ve bunu yapan kadro da ahlak, fırsat eşitliği, adalet gibi kavramları dilinden düşürmeyerek yapıyor bu işleri.
Cumhurbaşkanı OHAL sayesinde grevlere izin vermediklerini söyleyebiliyor ama başka bir ortamda da emeğe saygıdan falan bahsedebiliyor.
Tam bir eski Türkiye manzarası.
Genelkurmay 23 Nisan’da internet sitesinden içinde "Cumhuriyet kuruldu, Padişah kovuldu" mealinde bir söz geçen çocuk şarkısını çıkartıyor.
Ne korkunç bir durum TSK için.
Aynen Genelkurmay Başkanı’nın Gül’ü ziyareti (!) gibi.
Yine 23 Nisan törenlerinde bir okulda ilkokul çocuklarının kıyafetleri ahlaka evet ahlaka uygun bulunmuyor ve velilerin itirazına rağmen program kaldırılıyor.
İlkokul çocuklarının kıyafetlerini ahlaka uygun görmeyen bu tuhaf adamlar kimler?
Bu gelinen nokta, yukarıda belirttiğim gibi eski Türkiye’den de çirkin, geri bir nokta.
AKP’li bir belediye başkanının kızı üniversitede galiba bir uzmanlık kadrosuna tüm geleneklere aykırı bir biçimde atanıyor ama YÖK’ten ses yok.
YÖK ne ile mi uğraşıyor?
Fransız dili ve edebiyatı bölümlerine öğrenci aldırmamak için gerekli düzenlemeleri yapmakla.
Babasının kızının merkezi sınavla alınan objektif ALES puanı düşükmüş, ne gam, üniversitede yapılan sınavla durum düzeltilir ve uzmanlık kadrosuna atanır bu becerikli kızımız.
Buna çirkin bile diyemeyeceğim çünkü gerçekten çok komik bir durum, Türkiye’nin geldiği noktayı da çok iyi gösteriyor.
Başbakan milli ittifak için şer ittifakı ifadesini kullanabiliyor mesela bu ortamda.
Şer ittifakı bir eleştiri bile değil, sadece uygunsuz, ayıp bir ifade ama mevcut yönetimin kalitesinin tam bir göstergesi.
İş kazalarında dünya şampiyonuyuz ama Başbakan bu durumdan sadece işçileri sorumlu tutabiliyor.
Peki, 2015 yazında madenlerle ilgili o yönetmeliği kim çıkardı?
Ve muhtemelen sonra da gidiyor namaz kılıyor mesela.
Yeni dindarlık böyle bir şey herhalde.
AKP İstanbul’da il kongresi yapıyor ve yollar saatlerce kapatılıyor.
Eski Türkiye’de bile böyle şeyler bu ölçüde olmazdı.
24 Haziran AKP ve muhalefet partileri için değil Türkiye için bir imtihan niteliğinde.