Deniz Derinsu
Futbolun nankör dünyası!
Hafta içerisinde Ali Koç’un başkanlığa gelişinin 2. yılı tamamlandı…
Aziz Yıldırım’ın başkanlığının özellikle son döneminde kendisini sevenlerle sevmeyenler arasında uçurum giderek büyümüştü. Ali Koç’un bu noktaya Yıldırım’dan daha hızlı koştuğunu söyleyebiliriz…
Kimilerine göre başarılı, kimilerine göre başarısız… Kimilerine göre devraldığı tablo sonrası iyiye gidiyor, kimilerine göre gitmiyor…
Bir spor kulübü başkanı için başarının kıstası nedir?
Ali Koç için bir grup soru koyalım ortaya 2 yılı değerlendirmek için…
- Ana amaç sportif başarıyken 2 yıl içerisinde bu hedefe hangi branşlarda ne kadar ulaşılabildi?
- Geleceğe yatırım doğrultusunda altyapıya çok önem verileceği söylendi. Bu konuda yatırımlar doyurucu mu?
- Tesisleşmede verilen sözlerde atılan adımlar yeterli mi?
- Geçmiş dönemde kulüp içinde ilişkiler çok kopmuş, gerginleşmişti. Koç göreve gelirken camia içi büyük bir barış ve elele tutuşma sözü vermişti. Şu an camianın iç ilişkilerinde mutlu olduğu, aile içi barışın sağlandığı söylenebilir mi?
- Yine seçilmeden önce Ali Koç, Fenerbahçe’nin kulüp dışı çevrelerle toplu gerginlik yaşadığını, tüm diğer camiaların adeta düşman gibi kendilerine tavırlı olduğunu hatırlatarak bunu aşacağını, Fenerbahçe’yi tüm ülkede sevilen bir noktaya getireceğini iddia etmişti. Bu sağlandı mı?
- Ve muhtemelen en önemli soru: Ali Koç isminden beklenen mali yapılanmada başarı yakalandı mı?
Bu soruları düşünüp tartıştan sonra sanırım herkes kendi adına Ali Koç‘un 2 yılı hakkında bir karara varır…
Bir gerçek var ki Ali Koç kürsüden, ekranlardan, platformlardan hiç eksik olmuyor. Aziz Yıldırım arada çıkıp ortaya bomba tartışmalar bırakırken Ali Koç bunu daha sık yapıyor…
Aziz Yıldırım için zaman zaman ‘Niye çıkıp konuşmuyor’ denirdi…
Ali Koç tam tersi, sürekli her konuda konuştuğu için eleştiriliyor.
Ancak konuların merkezinde futbol olup onda başarı yakalanamadıkça Ali Koç’un diğer konulardaki demeçleri bazen Fenerbahçelileri de rahatsız ediyor…
‘Yakın zamanda teknik direktör konusunda önemli adımlar atıp bunu paylaşacağız’ diyeli 2 haftayı geçti. Liglerin başlamasına ise 1 haftadan az kaldı ve Aurelio dışında bir hamle olmadı. Hadi ligi bu sezon kenara bırakalım… Fenerbahçe 16 Haziran’da Trabzonspor ile kupa maçı oynayacak. Kupa belki de Sarı Lacivertlilerin gelecek yıl Avrupa’ya gitmeleri için en garanti yol.
Hadi Avrupa’yı da kenara bırakalım… Yıllardır başarı hasretindeki Fenerbahçe taraftarına bir kupa hediye etmek için büyük bir şans bu karşılaşma…
Ve Fenerbahçe hala teknik direktörsüz!
Aslında bana göre hoca belli… Erol Bulut’un sanal ortamlarda attığı mesajlar, Fenerbahçe övgülü sözler camiaya ‘Geliyorum’ mesajı ama teknik direktör sahada olmadıktan sonra eksiklik yaşanır…
Emre Belözoğlu’na güvenilmesi beni şaşırtıyor. Tamam, Emre büyük futbolcu, futbolu çok iyi biliyor ve yakın geleceğin en ciddi teknik direktör adaylarından biri olabilir. Ama hiç staj yapmadan, sadece futbolculuk kabiliyeti doğrultusunda Fenerbahçe gibi büyük takımlar Emre gibi isimlere emanet edilmez… Emre gibi isimlere de yazık olabilir!
Futbol nankördür… Herkesi kullanma süresi bitince kenara koyuverir. Ve futbol dünyasında yaşanan örnekler, kimseyi camiaların vazgeçilmezleri arasına koymamak gerekliliğini gösterir…
‘Yazıklar olsun Nihat Özdemir’
Bu haber başlığı Fenerbahçe’nin internet sitesinde yer aldı…
Nihat Özdemir’i çok insan bilir…
15 yıl önce böyle bir başlığın Fenerbahçe internet sitesinde yer alacağını iddia edene doğrudan sarhoş muamelesi yapılırdı.
Gazeteci olarak bizler Nihat Özdemir aleyhine o yıllarda bir haber yaptığımızda anında linç noktasına getiriliyorduk…
O Fenerbahçe’nin ‘Nihat ağbisi’ idi… Kibar, ılımlı, sevecen…
O dönemlerde haberlerimiz yüzünden gazetecileri linç etmeye çalışanlar şimdilerde Nihat Özdemir’i ihraçtan söz ediyorlar…
Meğer ülkenin genel hastalığı doğrultusunda ‘yanılmışlar’…
İster misiniz…
Gün gelsin…
Fenerbahçe’ye bir yandan cebinden bu kadar para verirken yanlış transferlere, boşa giden yıllara büyük para akıtmak zorunda kalan Ali Koç için de ‘Senin vizyonun bu muydu Ali Koç’ başlığı atılsın…
Olur mu?
Olmaz herhalde diyemiyoruz…
Futbol dünyası nankör…
Gidene kolay kolay acınmıyor…
Formayı giyen ise kral…
Gelsin Caner ile Gökhan…
‘Zaten onlar Fenerbahçe’nin evlatlarıydı’ diyenler de olacaktır…