Ragıp Duran
Gazeteci ve Bahçıvan
Seçim nedeniyle Artı TV'de çok yoğun çalışıyoruz. Bu sebeple bu sefer bölük pörçük hızlı ve tefsirli bir çeviri yazısı olacak. Fransa'da Le Monde'un eski yönetici ve çalışanları bir araya gelip haftalık ''Le Un'' (Bir) gazetesini çıkarmaya başladı. Reklam almadan sadece okurların parasıyla çıkan bağımsız bir gazete. Her sayısında sadece bir tek konuyu ele alıyor. İşin medyatik, siyasi, sosyolojik, psikolojik... bütün yönlerini uzmanların kalemiyle deşiyor. Gazetenin manifestosunda şunlar yazılı:
Yavaşlatmak ve Düşünmek için Bir Gazete
- Medya evreni olağanüstü bir devrim yaşıyor
- Haber sürekli olarak akıyor ama çok dağınık bir şekilde akıyor, bu nedenle de olayın anlamını bozuyor ve okurun perspektif sahibi olmasını engelliyor.
- Çağlayan gibi üzerimize gelen bu haber akımına karşı ''Bir'', değişik bir basın deneyimi sunuyor.
Herkesin her şeyden bir parça anladığı/öğrendiği bir gazetecilik yerine, okurun bir konuda derin, çok boyutlu bilgi sahibi olmasını sağlayan bir gazetecilik. Haberin anlamsız süratine karşı ''Yavaş Gazetecilik''. ''Bir'', her Çarşamba o haftanın güncelliğine uygun en önemli haberin çok farklı açılarını, farklı görüşlerini sergiliyor.
''Bir''in medya özel sayısında yazar Patrick Besson'un ''Gazeteci ve Bahçıvan'' (Nisan 2017) yazısından alıntılardan önce Besson'u kısaca tanıyalım. 1956 doğumlu, Parisli, babası Rus yahudisi, De Gaulle'cü, annesi monarşist bir Sırp. Besson çok velut bir yazar, şimdiye kadar öykü, roman, belgesel, film senaryosu 100'e yakın esere imza atmış. Edebiyat çevrelerinde sıkı polemikçi Gençken Fransız Komünist Partisinde militanlık yapmış. Şimdilerde kendisini, ''Vecibelerini yerine getirmeyen bir komünist'' olarak tanımlıyor. Gazete ve dergilerde düzenli olarak makale yayınlamaya devam ediyor.
''Hangi rejimde olursa olsun medyanın imkansız bir misyonu var: Haber vermek. Demokrasilerde, gazeteci sermayenin emrindedir. Diktatörlüklerde iktidarın. Birkaç kahraman hala boyun eğmiyor. Bu tür vakaların yüzde 95'inde, diktatörlüklerde gazeteci hapsi boylar, demokrasilerde İş ve İşçi Bulma Kurumuna gider.'' (...)
''Gazetecilik imkansız bir meslektir. Bir tek kötü gazetecilik yaparsanız mümkündür. Ya da siyasi haberlere bulaşmayacaksınız. Çünkü siyasi haberler, demokrasilerde patronun, diktatörlüklerde Enformasyon Bakanının sıkı denetimi altındadır. Çünkü bir gazetede siyasi haberler, ya gazete patronunun ya da hükümetin görüşlerini yansıtır.'' (...)
''Güney Amerika ülkelerinde ve Kuzey Kore'de gazetelerde çalışan gastronomi uzmanlarının ortak bir yanı vardır: Onlar hala hayatta kalmayı başarmış durumda. Bir de kültür-sanat sayfaları var ki aslında o sayfalar da öyle çok sağlam, güvenli sayfalar değildir'' (...)
''Egemen ideolojiye karşı bir görüş ya da mazlumlardan yana bir fikir beyan ederseniz, üstünüze gelirler. Demokrasilerde sms'lerle diktatörlüklerde coplarla.''(...)
''Spor sayfaları da iyi sığınak sayılır. Çünkü dingolar dahil herkes sporseverdir. Çünkü herkes bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Bir gol çok tartışılmaz, hakem yanlış karar verdiğinde bu pek politik bir tutum sayılmaz.''(...)
''Medyayı eleştirmek, çarmıha gerilmiş Hazreti İsa'yla alay etmeye benzer'' (...)
''Büyük bir saat firması ya da bir tekstil şirketi, Brezilya ya da Kenya'ya gazetecileri götürdüğünde, bu geziye katılan gazeteciler, vakitlerinin büyük bir kısmını vakti zamanında bir saat firmasından ve bir tekstil şirketinden pahalı bir saat ve lüks bir takım elbise almış olan eski bir Başbakan'ın dedikodusunu yapmakla geçirir.(...)
''Fransa'da son seçimlerde medyanın, oluşan bu yeni anarşik siyasi manzaranın ortaya çıkması konusunda hiçbir etkisi olmadı. Medya sadece gelişmeleri izlemekle yetindi. Medya olayları sadece öylesine izledi. Hiçbir şey yapmadı. Hiçbir olay yaratmadı, hiç gizli bir şeyi ortaya çıkarmadı. Karınca sürüsü gibi siyasilerin peşine takıldı. Dünyada, medya hariç, her şey önemlidir. Bir bahçıvan, bir gazeteciden daha fazla iktidar sahibidir. Çünkü bahçıvan tohum eker, çapalar, sular ve çiçek yetiştirir''. (...)