‘Gerisin geri ileri!’

Covid-19 salgını için 17 günlük tam kapanma kararının içine 'alkol yasağı' da eklenince Orhan Duru’nun 'fantastik' öyküsünün içine düşmüş gibi oluverdik.

''Bu sabah erkenden kalkarak boy aptesimi aldım, namazımı kılıp Ulu Tanrı’ya şükranlarımı sundum. Bugün büyük ve tarihi bir gün olacak.''

...

"Tanrının yolunda hep birlikteyiz, koparamaz artık kimse bu toplumu bu gidişten. Zaten bütün mahalleler tekke ve zaviyelerle doldu.

Yine de insanı rahatsız eden görüntülerle karşılaşıyoruz. Mesela Atatürkçülerin kökü kazınamadı bir türlü. Daha geçen gün TV’lerde yakalanan Atatürkçüleri gösterdiler. Yakalandıkları hücre evinde ele geçirilen yasa dışı ve sakıncalı kitapları önlerine koyup, Atatürkçülerin ya da Atatürkçü olduklarından kuşku duyulanların en yakın karakola bildirilmeleri istendi."

"Namazı bitirmiştim ki, karımın kahvaltıyı hazırlama seslerini duydum. Görücü usulü evlendik, annem eşimi hamamda inceleyip kusursuz olduğuna emin olduktan sonra benim için istemişlerdi babamla birlikte. Evlendiğimiz sırada çıkan devrim yasalarıyla başörtüsünü ve mantosunu çıkarıp kara çarşaf ve peçe taktığını da bugün gibi hatırlıyorum."

"Eşimle ben çok mutluyuz. Ne istersem yapıyor. İstesem ikinci, üçüncü eş alabilirim. Ama almıyorum. Bu yüzden adım Atatürkçü’ye çıkıyor."

"Kaygılıyım. Bakanlıkta yakın çalışma arkadaşım Hacı Ahmet Efendi ile sohbet ediyorduk. Atatürkçüler konusunda kaygılarımı anlattım. Bana korkmamak gerektiğini söyledi. Tüm heykelleri kırılmış, ve yok edilmişken Atatürkçülerin etkili olabilmelerinin mümkün olamayacağını izah etti. Ayrıca güvenlik güçlerimiz çok güçlü nerede bir Atatürkçü bulsalar hemen yakalıyorlar!"

"Bu arada ana muhalefet partisi sözcülerinin söyledikleri geliyor aklıma. Onlara bakarsanız rüşvet salgın halinde. Yükselmek isteyenler güçlü tarikat ve tekkeleri seçmek zorunda. Pek çok yüksek yöneticinin İsviçre banklarına paralarını kaçırdıkları söyleniyor. Ellerinde bir kanıt yok ama yoğun bir söylenti bu."

"Bugün çok heyecanlıyım. Yüreğim çarpıntılı. Toplumumuz için bir dönüm noktasına yaklaşıyoruz. İşten çıkıp limana doğru iniyorum. Herkes benim gibi limana koşuyor. Kurtuluşumuz yakın. Uzaktan yeşil ve kara sarıklılar, beyaz ve mor takkelileri görüyorum. Yeşil bayraklar sallanıyor. Polis müthiş önlemler almış."

"Değişik bir gün işte. Her şeyi görmek istiyorum. Yarın tüm gazeteler yazacak. Mehter takımı çalmaya başlıyor ve heyecan doruğa yükseliyor. İşte toplumumuzun beklentisi oldu. Aradan bunca yıl geçtikten sonra Halife Hazretleri coşkun sevgi ve saygı gösterileri, tekbir sesleri arasında rıhtıma ayak bastı.

Bu kadarla kalmadık. Aynı gün meclisin aldığı bir kararla yeni bir devrim yasası daha yürürlüğe girdi. Latin alfabesini yasakladık. Arap harflerine döndük."

Yukarıdaki metin, 2009’da kaybettiğimiz gazeteci-yazar ağabeyimiz Orhan Duru’nun 1980’lerin ilk yarısında yazıp 1989’da yayınladığı "Şişe" adlı öykü kitabının "Gerisin geri ileri" başlıklı öyküsünden özetleyerek aldığım satırlardan oluşuyor.

Geçtiğimiz hafta 21 Nisan 2021 tarihinde Mersin Çamlıyayla İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Bakkal, öğrencilere Atatürk’ün Nutuk eserini dağıtmak isteyen Çamlıyayla Ülkü Ocakları’na izin vermedi. Gerekçe olarak Atatürk’ün son Osmanlı Padişahı Vahdettin için "soysuzlaşmış alçak" demesini gösterdi.

Covid-19 salgını için 17 günlük tam kapanma kararının içine "alkol yasağı" da eklenince Orhan Duru’nun "fantastik" öyküsünün içine düşmüş gibi oluverdik. Öykünün adı da 20 yıla yaklaşan iktidarın icraat özeti oldu:

Gerisin geri ileri!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nazım Alpman Arşivi