Göçmen işçiler

Artık bu ülkede göçmenler vardır ve artık geri gitmeyeceklerdir. Sevin ya da sevmeyin, bu bir olgudur. Bari göçmen karşıtı olmayı, faşistlere bırakın lütfen,. Çünkü çığlık atan çocuklara ve ‘Sol’ un hayal gücüne ihtiyacımız var!

En çok tepki çeken yazılarımdan biri göçmenler üzerineydi ve bu tepki tabii ki göçmenleri savunduğum içindi. Bu yüzden başlığı da, özellikle biraz belirsiz attım. Çünkü başlıktaki ‘Göçmen İşçiler’ Avrupa’daki Türkiyeliler olunca başka, Türkiye’deki mesela Suriyeliler olunca başka bir şey zannediliyordu. Bizim kendimize ilişkin bile ortadan kaldıramadığımız musibet ‘İki yüzlülük’ devreye girince, akan şeyler duruyor, ‘ama’lı cümleler peş peşe yağıyordu.

David Harvey ile söyleşileri okurken, tam olarak buna ilişkin söylediklerini gördüğümde, bir daha, bu konuya ilişkin yazmak istedim; ‘2006’da Amerika Birleşik Devletleri’ndeki göçmen hakları hareketini ele alalım. Fabrikada olmaksızın göçmenler, önerilen yasaların bir kısmını protesto ettikleri için bir gün işe gitmemeye karar verdiler. Bunun yüzünden Chicago, San Francisco, Los Angeles kapatıldı. New York kısmen kapatıldı. Belgesizler de dahil olmak üzere, göçmen nüfus bir günlüğüne işe gitmeyi reddetti ve tüm şehirler durdu! Bu muazzam bir güç. Bence Sol’un hayal gücü olmalı ve ‘bütün şehri nasıl örgütleriz’ diye sormalıdır.’* diyordu Harvey.

Benim o yazıda söylemek istediğim de tam buydu ve ‘Sol’ içindi tabii ki. Yoksa, yazıda, ‘Herkes göçmen olmak ister, herkes göçmen düşmanıdır.’ Dediğim için ne kirli kelimelerle dolu mesajlar gelmişti, üstlerine sahipleri yapışmış ve bulaşık mülkiyet.

Halbuki hayatımda hiç rastlamadığım, insanların, nedense coşkulu küfürlerini, ancak futbolculuk zamanlarımda, o zamanların resmi küfür mevkileri, tribünlerden başka yerde pek duyduğum söylenemezdi ya da en azından koro halinde değildi.

Münferit işkencecileri, saymazsak tabii ki…

Artık göçmen olmanın nedenlerini bile ileri sürmek, abesle iştigaldir. İster kabul edin ister etmeyin, bu ülkede göçmenler vardır ve artık geri gitmeyeceklerdir. Sevin ya da sevmeyin, bu bir olgudur. Bu yüzden onlar için, bizim herkes için talep ettiğimiz, eşit yurttaşlık haklarını savunmazsanız, her şey bir yana, şüphesiz işçi sınıfının en kötü koşullardaki, en alt kesimini görmezden gelirsiniz.

Harvey devam ediyordu; ‘Hemen göze çarpmayan başka şeyler de var. Ev hizmetlerinde çalışanların bir gün zenginlerin çocuklarına dadılık etmeyi reddedeceğini düşünüyorum. Sonrasında ne olacağını göreceğiz. Ama çığlık atan çocuklar evde yalnız kalamayacağı için muhtemelen Wall Street kapanmak zorunda kalacaktır!’ diyordu.

Yani bari göçmen karşıtı olmayı, faşistlere bırakın lütfen, yeterince varlar zaten…

Çünkü çığlık atan çocuklara ve ‘Sol’ un hayal gücüne ihtiyacımız var!

*David Harwey ile söyleşiler: Kapitalizmin coğrafyası/ Umut Mekanları/Sınıf projesi olarak Neoliberalizm- Çev- Yener Çıracı- Hayalci Hücre yayınları.


Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Metin Yeğin Arşivi