Ragıp Duran
Haysiyet ve şahsiyet erozyonu
Bozkırda doğmuş, belki gecekonduda ya da lüks bir semtte, farketmez. Ailesinden ahlaki bir katkı alamamış maalesef. Çevresi de ahlak timsali değil. Hatta, ‘’Hırsızlık babadan oğula geçer’’, derler. Kur’an kursuna ya da özel okula gönderilmiş, yine farketmez. Son 20 yıl içinde çocuklarımızı eğitim kurumlarına mı gönderiyoruz yoksa dini merkezlere mi belli değil. Erkek çocuklar için okuldan sonra askerlik ve bir işe girme telaşı. Kız çocuklarına genelde verilen öğüt ise, sosyal kökenine, dünya görüşüne göre değişebiliyor: ‘’Benim kızım okuyup öğretmen, doktor olacak’’ ya da ‘’Bir an önce doğru dürüst bir koca bul, çocuklarını doğur, evine bak, bizi de ihmal etme ha!’’.
Çocuklar ya da gençler için sunulan/gösterilen rol modeller kelimenin gerçek anlamıyla felaket bu memlekette: Televizyoncu Acun, müteahhit Cengiz mesela. Hatta mafya babası kılıklı adamlar.
Yurttaş kültürü çok çok az gelişmiş bu topraklarda. 1923’den sonra bir takım çabalar vardı, ama şimdi yeniden döndük Yavuz Sultan, Kanuni güzellemelerine. Altı asır kul olarak yaşamış insanlar, öyle bir günde yurttaş olamıyor, olamadı zaten. Yurttaş demek, birey demek. Sürü, cemaat, tarikat, grup ya da bizimkiler anlayışı, yurttaşı öldürür/öldürüyor. Kimse farklı olmasın, herkes bir olsun, Vatan-Millet- Sakarya, Türklük, birlik beraberlik deyip sık sık, onları bilahare topluca biatperver hale getirelim, diyor iktidar. Sürüden ayrılanı kurt kapar ya da her kafadan bir ses çıkmasın diyen atasözleri, deyişler, birey karşıtlığını garantiye almak için yaygınlaştırılmış. Duyarsızlık, farkındasızlık adım adım yeşertilip kök saldı bu diyarda. Komşusu, karısını kızını dövüyor, çığlıklardan darbe seslerinden belli, adam kılını kıpırdatmıyor. Neden? Çünkü zaten o da iki gün önce karısını dövmüş. Maçoların dayanışması. Şimdi bu dingolar mı karşı çıkacak TSK’nın Suriye, Irak ya da Libya’daki saldırganlığına?
Eğitim şart diyenlerden değilim ama diyene de karşı çıkmam. Ama ahlak şart. Biliyorsunuz evrende resmi, gayrı resmi onlarca din var, bir sürü de Peygamber. Ama dünyada, Çinli de olsan, Kanadalı da olsan, bir tek ahlak var.
Balık baştan kokunca, kuyruğunda misk amber arayanlar bahtsız değil aptal.
Bir devletin en üst düzeyli yetkilisi şimdi böyle konuşursa:
"Bizim medeniyetimizde fethetmek, işgal etmek, yağmalamak değildir. Fethetmek, Allah'ın emrettiği adaleti o beldede hakim kılmaktır. Eğer ele geçirdiğiniz bir yerde adaleti tesis edemediyseniz, zulme engel olamadıysanız orayı fethettik diyemezsiniz. Her zaman söylediğimiz gibi asıl olan gönüllerin fethedilmesidir. Milletimiz fethettiği beldelerde evvela zulmü ortadan kaldırmıştır, adaleti tesis etmiştir. Bunun için bizim medeniyetimiz bir fetih medeniyetidir"
Bir başka üst düzey devlet yetkilisi de altta kalmaz tabi:
"81 ilimizde 7 kez okul çevrelerinde huzur uygulamaları yaptık. Okulun çevresinde bir uyuşturucu satıcısını gördüğümüz zaman beni ne kadar kınarlarsa kınasınlar, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir. Benim ülkemin gencinin canına mal olacak bir kişiye gereğini yerine getirme görevidir. Suçunu bana atsın. Bunun suçu neyse, 5 yıl içeride yatmaksa yatarız, 10 yıl içeride yatmaksa yatarız, 20 yıl içeride yatmaksa yatarız. Çok net söylüyoruz. Bu 2018 yılında bunların kafasına çökeceğiz ve milletimizi bu illetten kurtaracağız. Ben bir buçuk yıldır bu talimatı veriyorum arkadaşlara. Bulduğunuz zaman gereğini yerine getirin"
Bilgi olmayınca, kültür olmayınca, vicdan ve ahlak da olmayınca geriye tek çare kalıyor, şiddet. Bana karşı mı geliyorsun, benim dediğimi yapmıyor musun, o zaman atarım seni içeri, o zaman döverim seni!
Bu zihniyet medya yoluyla yaygınlaştırılıp meşrulaştırılmaya çalışıldığında, hayatta kalabilmek için tek çarenin iktidara biat etmek olduğunu sanan sıradan insanlar ve görevliler de birer küçük canavar kesiliyor haliyle. Üstelik de cezasızlık açık ya da örtülü şekilde garanti edilmişse. Her hâlükârda süren duruşmalarda ayan beyan sağlanmışsa.
Haysiyet yani onur, bağımsız bireylerde oluşur, yetişir, gelişir. Şahsiyetin yani kimliğin önemli bir parçasıdır. Haysiyetsiz şahsiyet olunamaz.
Haysiyet ve şahsiyet yoksunu bir yönetim, bilerek isteyerek haysiyetsiz ve şahsiyetsiz insanlar ister. Çünkü ancak onlarla yönetimlerini sürdürebilir. Haysiyetsizlik ve şahsiyetsizlik, tepeden tabana yayılan, bulaşan bir virüs gibi. Taban müsaitse, hızlı ve yaygın bir şekilde bulaşır.
Bütün memlekette bir Tek Adam var. O memleketin bütün birim ve hücrelerinde de birer minik Tek Adam’lar var. Ve memlekette haysiyetle şahsiyet, vicdanla ahlak samanlıkta iğne.
İşimiz zordur zor!