Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

HDP Meclis Grubu yekvücut kalmalıdır

Meclis çatısı altında bir başka partiye temsil olanağı sağlamak için HDP Grubu'nu sayısal olarak zayıflatmak milyonların iradesine saygısızlıktır.

CHP'nin İyi Parti ve Saadet Partisi'yle işbirliğini tercih ederek HDP'yi demokrasi ittifakından dışlamış olmasına ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın Tayyip diktası tarafından zındanda tutsak edilmiş olmasına rağmen, direnişçi Kürt halkının kurduğu ve Türkiyeli tüm devrimci ve gerçek demokratların desteklediği Halkların Demokratik Partisi (HDP) Meclis'e gerçek bir ana muhalefet partisi olarak 67 milletvekiliyle girmiş bulunuyor.

Ne ki, birkaç gündür Türk medyasında bu 67 milletvekilinden bazılarının HDP Meclis Grubu'ndan koparak yasama çalışmalarını TBMM'de bir başka parti adına sürdüreceklerı söyleniyor.

Öncelikle bir saptama… Geçen seçimlerde olduğu gibi 24 Haziran 2018 seçimlerinde de HDP yönetimi, toplumun tüm demokratik kesimlerini temsil amacıyla parti üyesi olmayan bazı adaylara da listelerinde yer vererek bir bölümünün Meclis'e girmesini sağlamış bulunuyor.

HDP'ye yakın Özgür Politika Gazetesi'nin bu konuda verdiği bilgi şöyle:

"Halkevleri eski Genel Başkanı Oya Ersoy, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Kurucu Meclisi Üyesi ve sanatçı Barış Atay, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, Devrimci Parti (DP) Genel Başkanı Musa Piroğlu, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) eski Genel Başkanı Rıdvan Turan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) kurucu üyelerinden Dilşat Canbaz Kaya, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanı Murat Çepni, Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkan Yardımcısı Nusrettin Maçin, gazeteci Ahmet Şık sol düşüncenin temsilcileri olarak Meclis’te yerlerini aldı." (Özgür Politika, 29 Haziran 2018)

Farklı siyasal parti veya gruplardan gelen bu milletvekilleri Meclis'in açılışında HDP Grubu üyesi olarak yemin ettiler.

Son resmi listeye göre, AKP, CHP, HDP ve MHP dışında yüzde 10 barajını aşamadıkları halde "ittifak" avantajından yararlanan İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Büyük Birlik Partisi de TBMM'de temsil ediliyor.

Eğer "Türkiye İşçi Partisi" adı altında Eylül ayında resmen kurulacağı bildirilen bir partinin iki üyesi HDP Grubu'ndan ayrılacak olursa, Meclis'te temsil edilen siyasal parti sayısı 9'a yükselmiş olacak, buna karşılık HDP Grubu'nun üye sayısı 65'e düşecek.

Üyelerini HDP listelerinden aday göstererek milletvekili seçtirmiş olan SYKP, DP, SDP, ESP ve ÖSP'den bu üyelerini HDP Grubu'ndan çekecekleri yolunda şimdilik herhangi bir sinyal yok.

"TİP"'e gelince, bir tarihsel anımsatma:

1962'de sendikacılar tarafından kurulan ve başta Mehmet Ali Aybar olmak üzere sol aydınların ve Kürt direnişçilerin katkısıyla büyük gelişme gösteren tarihsel Türkiye İşçi Partisi (TİP) 1965-69 arası Meclis'te 15 milletvekiliyle, 1969 seçimlerinden sonra da milli bakiye sisteminin kalkmış olmasına rağmen 2 milletvekiliyle temsil edilmiş,12 Mart 1971 darbesinden sonra Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştır.

1974 genel affından sonra 1976'da Behice Boran liderliğinde kurulan 2. Türkiye İşçi Partisi de 12 Eylül Cuntası tarafından 1980'de kapatılmıştır. İllegal mücadelesini yurt dışında bir süre Demokrasi İçin Birlik adı altında sürdürebilen 2. TİP'in örgütsel varlığı da, sürgündeki parti yöneticilerinin Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) adı altında birleşme kararı vermesinden sonra 1988'de fiilen sona ermiştir.

12 Eylül darbesi sırasında kapatılmış olan siyasal partilerin yeniden örgütlenmesine sonradan izin verilmiş olmasına rağmen, TİP'in son Merkez Yürütme Kurulu'nun bazı üyeleri partinin TBKP adı altında TKP ile birleşmiş olduğu gerekçesiyle 13 Temmuz 1992'de TİP'in yeniden faaliyete geçirilmemesine karar vermişlerdir.

3 Şubat 2010'da tarihsel TİP'le hiçbir bağı olmayan 8 kişi Ankara'da "Türkiye İşçi Partisi" adı altında yeni bir parti kurmuşsa da, bu parti siyasal yaşamda herhangi bir varlık gösterememiştir.

1988'de TBKP'yi oluşturarak örgütsel varlığına son veren Türkiye Komünist Partisi (TKP)'nin adı ise son onyıllarda çeşitli gruplar tarafından legal ya da illegal olarak kullanılagelmiştir. Bunlardan Türkiye Komünist Partisi (TKP) 2011 seçimlerine katılmış ve ülke genelinde oyların binde 8'ini almıştır.

Ancak bu parti daha sonraki yıllarda ikiye bölünmüş, bir kesim Komünist Parti (KP), diğer kesim ise Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) adı altında varlığını sürdürmüştür.

Bugün medyada sözü edilen yeni "Türkiye İşçi Partisi", bu gruplardan ikincisinin, yani HTKP'nin girişimiyle kurulmaktadır. Ancak yeni "Türkiye İşçi Partisi" kurulduktan sonra HTKP'nin örgüt olarak`yaşamını sürdürüp sürdürmeyeceği bilinmemektedir.

"Türkiye İşçi Partisi" adı altında yeni bir parti kurulmakta olduğu haberleri çıktığı zaman tarihsel TİP'in milletvekillerinden ve merkez yöneticilerinden ikisi, Tarık Ziya Ekinci ve Şaban Erik, 30 Nisan 2018'de "TİP'in ismi tarihteki yerinde kalmalı, sosyalistlerin ortaklaşa sahiplenmeleriyle koruma altına alınmalıdır" uyarısında bulunmuşlardı. (Çağrı metni)

Ekinci daha önce 3 Nisan 2018 tarihinde yayınlanan "Demokrasi savaşımcısı aydınlara açık mektup" başlıklı yazısında da "Evrensel nitelikte bir demokrasi için savaşım veren aydınlarımızın tümünü HDP’ye katılmaya, bu olanaklı değilse yazıları ve konuşmalarıyla destek vermeye davet ediyorum" diyordu.

HDP yönetimi de bu çağrının özüne uygun bir tutumla SYKP, DP. SDP, SMF, ESP ve ÖSP'nin yanısıra HTKP'nin de iki üyesini 24 Haziran seçimlerinde milletvekilliğine aday göstermiştir.

Ancak medyada HDP listelerinden milletvekili seçilen iki HTKP üyesinin Eylül ayında yeni "TİP"'in resmen kuruluşundan sonra HDP Grubu'nu terkederek Meclis'te bu partiyi temsil edecekleri bildiriliyor.

Bu söylentiler üzerine "TİP Kurucu Meclisi" imzasıyla yapılan bir açıklamada "'TİP' ve HDP arasında yapılan seçim ittifakına göre 'TİP Kurucu Meclis' üyesi yoldaşlarımızın, seçimlerden sonra 'Türkiye İşçi Partisi’'nin kuruluş çalışmalarında sorumluluk alması için gerekli tasarruflarda bulunmak konusunda karşılıklı uzlaşı sağlanmıştır" deniyor.

Son seçimlerde iktidarın tüm baskılarına ve CHP ile müttefiklerinin tüm dışlama çabalarına rağmen HDP'yi ve onun cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ı destekleyen, onlara oy veren milyonlar böyle bir uzlaşmadan haberdar edilmiş midir?

Üyeleri 24 Haziran seçimlerinde aday gösterilen diğer partilerle de HDP yönetimi böylesi uzlaşmalar yapmış mıdır?

HDP'nin zındandaki lideri Selahattin Demirtaş bu konuda bilgilendirilmiş midir?

HTKP'lilerden sonra diğer partilere üye milletvekillerinin de HDP Grubu'ndan ayrılarak onu sayısal olarak zayıflatmaları ihtimali var mıdır?

Ve de buna hakları var mıdır?

Anımsatalım: Bugün ismini tevarüs etmeye kalkıştıkları tarihsel Türkiye İşçi Partisi 1965'te kitlesel bir seferberlikle Türkiye genelinde oyların yüzde 2.96'sını almış, tüm iç sorunlarına ve milli bakiye sisteminin kalkmış olmasına rağmen 1969 seçimlerinde Mehmet Ali Aybar'ın ve sendikacı dostumuz Rıza Kuas'ın yüzde 2.68 oyla Meclis'e girmesini sağlamıştı.

Tarihsel TİP'in 1965 seçimlerinde 15 milletvekiliyle grup kurmuş olması, Türkiye işçi sınıfının, tüm emekçi sınıf ve tabakaların ve de Kürt halkının ortak iradesinin tecellisidir. Seçim pazarlıklarıyla elde edilmiş bir sonuç değildir.

Gerçek bu iken milyonlarca Kürd'ün, Türkiye genelinde işçilerin, köylülerin ve demokrasi savaşçılarının aktif desteğiyle yüzde 10 barajını yıkarak Meclis'e girmiş olan HDP'nin emsalsiz bir dayanışma ile aday göstererek Meclis'e soktuğu tüm milletvekillerinin, parti mensubiyetleri ne olursa olsun, bu ortak iradeye saygı göstermeleri ve HDP grubunu sayısal olarak zayıf düşürecek herhangi bir "transfer" operasyonuna girmemeleri gerekir.

Tarık Ziya Ekinci ve Şaban Erik'in "TİP'in ismi tarihteki yerinde kalmalı, sosyalistlerin ortaklaşa sahiplenmeleriyle koruma altına alınmalıdır" uyarısını sadece bu ismi kullanmaya kalkanlar değil, HDP yetkili organları da dikkate almak zorundadır…

Meclis çatısı altında bir başka partiye temsil olanağı sağlamak için HDP Grubu'nu sayısal olarak zayıflatmak milyonların iradesine saygısızlıktır… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi